galatasaray taraftarı kendisini hak etmemektedir. elinde ingiliz anahtarıyla ayarlamalar yaparak türkiye’nin en büyük işvereni olan şirketin veliahtının başkan olduğu takıma karşı kafa kafaya mücadele veriyor.
o veliaht ki sağa sola ağzından köpükler sıçratarak tehditler savuruyor. adamın gücü o kadar ki tüm rakiplerinin reklam panolarına sponsor… ve hatta hakemi, gözlemcisi açıklama yapıyor, baskı altında kalıyoruz diye, kimse ona da çıkıp gık etmiyor.
bu mücadeleyi transfer konusunda şansı da yaver gitmemişken veriyor. elindeki en garanti oyunculardan biri gitmişken, takımı kalenin önüne otobüs çeken takıma karşı 5 tane direkten dönen topla, sol beksiz, sağ beksiz, sol stopersiz, bence 8 numarasız yapıyor. taşın suyunu sıkıp buradaki taraftarın çoktan arkasına teneke bağlayıp gönderdiği
halil dervişoğlu’ndan katkı alarak yapıyor.
ama çok üzgünüm hocam, senin taraftarların türk insanı ve türk insanının bir kısmı omurilikten hareket ediyor, evrimini tamamlayamamış.
o omurilik beyinliler gidip
kerem aktürkoğlu’nu ıslıklıyor. senin elindeki her oyuncudan nasıl verim aldığını, her birine ne kadar ihtiyacın olduğunu görmeden, onların suyunu sıkıp yağını çıkarttığın ortamda onlar göre göre ıslıklıyorlar. daha önce
berkan kutlu’ya yapıp sınandılar, anlamadılar…
yunus akgün’ü bezdirip gönderdiler, allah onlara sınanmaları için aynısının pahalısını gönderdi. şimdi sıra aynı mevkii ve tarz
tete’de, yine homurdanıyorlar… çünkü düşünmüyor, omurilikten hareket ediyorlar…
dün ilk kez maçtaydım, güney kale arkasındaydım. iyi ki yanımda, yakınımda değildi bunu yapanlardan herhangi biri. hayatında kavgaya karışmamış adamı yumruk yumruğa getirecekti bu durum.
hocam sana ben çok teşekkür ediyorum. bundan daha iyi yönetilemezdi takım. kötü transfer süreci ve hatta süreçleri (devre arası da amatör bir şekilde gidiyor), şampiyonlar ligi ve organize kötü bir rakip varken bunları yapabiliyor olman senden razı olmaya yeter…
