elbette ki hakemin oyunun seyrini baştan aşağı deiştiren kararları, bu maçın tamamını kendisi özelinde yorumlamayı yersiz ve belki haksız kılmakta. yine de futbol oyunu içinde kalarak, ligdeki yolculuğu sürdürüecek ve sonraki maçlar için dersler çıkaracaksak, oyunun 11'e 10 oynanan bölümü için gerekli değerlendirmeleri yapmak yararımızadır. zira bu eksik oynadığımız ne ilk, ne de son maç olacak. futbol içinde, tam da bu nedenle, her tür durum için planlar hazırlamak gerekmekte.
dünkü maça dönersek, maç başlangıcından kırmızı kart pozisyonuna kadar sergilenen oyun için okan hoca'yı kutlamak gerekir. elbette ki galatsaray takımı iç sahada her zaman baskılı maçlar oynuyor. ancak bu görece yeni oluşturulmuş kadronun ve yıldız isimlerin, ilk defa bir arada, takım olgusu içinde oynamya çalıştığını gördük. maç bu şekilde devam etse ne olurdu, skor çok mu açılırdı, biz bu baskılı oyunu 90 dakika sürdürebilir miydik, bunların hepsi tartışmaya açık konular. o nedenle şimdi maçta olana, yani maçın kalan bölümüne bakalım.
11-10 oynanan bölümde açıkça söylemek gerekir ki, birkaç cılız atak ve şut dışında alanyaspor baskılı gözükse de, pozisyon üretmekte zorlanıyordu. bununla beraber biz, başta icardi ile olmak üzere birkaç pozisyon bulabiliyorduk. bu noktadan sonra olan olaylar, oyunu bir kere daha başka bir yere götürdü. baskılı gözüken alanyaspor artık pozisyon üretmekte zorlanmazken, biz rakibi tehdit edecek atakları gerçekleştirememeye ve daha da kötüsü tamamen kendi alanımıza gömülmeye mahkum olduk. maç içinde oyunu bu denli aleyhimize çeviren kabul etmek gerekir ki maç içinde yapılan hamleler oldu.
mertens-dubois değişikliği tartışmaya açık olmakla beraber, yine de mertens'in fiziksel yorgunluğu ve oluşan sağ bek ihtiyacına bağlanabilir. keza kazımcan-berkan değişikliğini mecburi olarak gördük. ancak bundan sonraki ilk değişiklik olan rashica-midtjso değişikliği, hatalı müdahaleler zincirinin de ilk hamlesi gibiydi. her ne kadar midjtso gibi savaşçı bir oyuncunun oyun direncini yükselteceği düşünüldüyse de, rashica gibi rakip savunmayı tehdit eden, geniş alanarda etkili bir oyuncuyu kenara almak, hücumdaki tehditkar ataklarımızı dindiren ilk hamle oldu. 71'deki oliviera-emin değişikliği ise -bana göre- oyunculara tamamen "skoru yaslanarak koruyalım" mesajını vermekti. oliviera'nın çıkışı ile topa sahip olarak, oyunu tutma ihtimalimiz de büyük oranda ortadan kalktı. şu yanlış anlaşılmasın, bu noktadaki sorun bu oyuncuların çıkmasından ziyade onların yerine dahil olan oyuncu tipleri ve beklenen oyun kurgusundaydı. elbette ki rashica oyundan çıkabilir ancak yerine girecek isim, rakibi ileride çok daha rahatsız edecek
yunus akgün ya da
barış alper olabilirdi. böylece sergio, midtjso hatta oyuna akıl koymak için mata ile ikame edilebilirdi. bu değişikliklerden sonra takımda topa hükmedecek oyuncu kalmadığı için -üzülerek belirtmek gerekir ki- mahkum şekilde topu ileri vurarak savuşturan oyuncular izledik. ben şartlar ne olursa olsun, içerideki bir maçta bu oyun şeklini kabul edilebilir olarak değerlendiremeyeceğim. nitekim bu oyun şekli plansız ve bilinçsiz olduğu gibi, bir o kadar da yenilen gol için davetiye çıkarmaktaydı. bu davetiyenin cevap bulmasını hızlandıran diğer değişiklik icardi-sefer değişikliği oldu. bu çok tartışıldığı için uzun uzun bahsetmeyeceğim. ancak icardi yakaldığı pozisyonlarda, sürati ve gücü o an yeterli olmadığı için topu sürmek yerine kaleye vurmayı tercih ederken, o bölgeye alıp-gidecek süratli bir forvet düşünmemek, okan hocanın hanesine yazılması gereken çok büyük bir hataydı.
sonucunda oyuna tüm müdahaleler, oyunu iyileştirmek şöyle dursun, hakemin zaten baltaladığı takımı daha da geriye götürdü. gözüken ve okan hocanın saha kenarındaki duygusal tepkilerinden anlaşılan o ki, bu kararlarda da büyük ölçüde okan hoca'nın skoru tutma duygusu ve hatta tedirginliği belirleyici oldu. hücumu tamamen bir kenara bırakarak yapılan hatalı hamleler, bir ara ekrandalara %34-%66 topla oynama olarak yansırken, kısa süre içerisinde rakip adına pozisyon zenginliklerine de sebep oldu. sonuç olarak okan hoca, bana göre, her şeye rağmen kotarabileceği bir maçı berabere bitirmek durumunda kaldı. hepimizin hakem konusundaki tepkisini anlamakla beraber, işin bu boyutlarını da göz ardı etmemenin gerek kendisi, gerek takımın başarısı için önemli olduğu düşüncesindeyim.
(bkz:
23 ekim 2022 galatasaray alanyaspor maçı)