10026
zaha ya da kerem'den birinin gitmesi gerektiğini düşünüyorum. özellikle barış sol kanat oynayabildiğini düşünürsek, sağ taraf için de ziyech, yunus, yusuf var. fena olmayan bir kanat rotasyonumuz var. keşke zaha gitse, kerem kalsaydı ama kerem ve zaha konusu hocanın elini bağlıyor.
ayrıca icardi konusunda da hocanın rahat olduğunu düşünmüyorum. icardi, bathshuayi değişikliği yerine, mertens ile değişimi bana sadece 2 forvete dönme çabası gibi gelmiyor.
takım gerideki bek ve 8 eksikliğinden oyun kuramıyor. biz çözümü ilerideki oyuncuları değiştirmekte arıyoruz. kerem çıktı, zaha girdi ne değişti. ziyech çıktı yunus girdi ne değişti. beşiktaş maçı özelinde demiyorum değişiklikler böyle değildi zaten. ben genel olarak söylüyorum. kötü olduğumuz maçlarda yine en kıpırdayan oyuncu kerem oluyor.
takımın gerisindeki sıkıntılar ve yönetimin beceriksizliklerini ilerideki oyunculara yıkmamalıyız. kadrodaki net eksikliklere nokta atışı transfer yapamayınca, 10 tane bek değiştik hala bek arıyoruz. tüm kanatları yerin dibine sokuyoruz, yine bir şey değişmiyor.
rekor puan toplayan takımı yerin dibine sokmanın ne manası var bilmiyorum.
1) kopenhag ilk maç, ilk 30 dakikada 3-0 oluyordu. sadece ikinci maç bir şey üretememek hezimet.
2) prag maçına boey'i satıp, düzgün bek transferi yapmadan gittin. prag'dan 4 yediler denilen takımın sol beki berkan, sağ beki kaan ayhan. kaan şanssız bir şekilde ayağı kaymasa belki yine turu verirdik, fakat 4 gol yemezdik. bu maç için oyunculara, hocaya suç bulmanın ne manası var.
3) içerdeki fener maçı. bu benim için gerçek bir hezimet. beşiktaş maçından çok daha büyük rezillik.
4) beşiktaş maçı skor olarak saçma sapan bir şekilde bitti. fakat bu maç 80. dakikada 2-0'dı. ilk 30 saniyede kendi kalene gol attırdın. maç 2-0'dan bile dönebilirdi. ilk yarı topla oynama bizdeydi hatta. nelson 1 gol kırmızı yedi. apo anlamsız bir penaltı yaptırdı. skor rezil ama oyun rezilmiydi, bilmiyorum. maç 2-0 bitse, kimse böyle konuşmazdı.
sana bedelsiz gelip, kerem kadar katkı veren son oyuncu kim acaba? tüm sezon bu oyuncunun üstüne gidildi. benim keremde de eleştirdiğim noktalar var. ben gittiğim her maçta kerem için bağırdım, destek oldum. gol atıp tribünlere küfür ede ede gelmenin ne manası var? orada seni ıslıklayan 1000 tane kendini bilmez varsa, onların 40 katı senin adını haykıran taraftar var. agresif, küfürlü şekilde geleceğine, gel armayı öp kardeşim. o dengesizlere en büyük cevap bu olur.
haberin çıkması, teklifin çıkması bence çok çirkin bir olay örgüsü. fakat bu kerem için uzun zamandır işleniyor. taraftarın daha fazla uyanık olması gerekiyordu. kerem oyundan çıkıyor diyelim. sallantılı bir maç. ıslıklamak, homurdanmak için birlik olmak gerekmiyor. o 1000 kişi tribünde çok rahat uğultu çıkarabiliyor. ben kerem'i o an desteklemek istiyorum. fakat merkezi bir yerden tezahürat çıkmazsa, olmuyor kardeşim. ıslık ile tezahürat aynı şey değil ki. organize olman gerekiyor. burada da tribünün saha ile iletişimin olması, maç okuma yapması gerekiyor.
kerem ıslıklandı denilen maçlar varsa bir iki tanedir, o da saniyelik uğultu aslında. çok zor geçen maçlarda, taraftar kendini kaybediyor. tribünde muslera'ya, okan hocaya küfür eden kendini bilmezler mevcut. ne yapalım varlar yani. twitter kitlesini ayırıyorum. fakat sanki galatasaray taraftarı kerem'i ıslıkladı, yuhladı, bezdirdi tarzı bir şey, galatasaray'ın tribün taraftarına haksızlık olur.
kerem geçmişindeki olumsuz olaylardan dolayı, olumsuz şeyleri çok kafaya takıyor ve onlara odaklanıyor. herkes yuhlanmayı konuşuyor. kaçırdığı penaltıdan sonra tüm stad kerem diye bağırdı. tekrar edilen penaltı için konuşuyorum. kimse gelip demedi o gün sosyal medyada, taraftara helal olsun, kerem'e penaltı kaçırmasına rağmen destek oldu diye.
biz arabesk şeylerden besleniyoruz. kerem ile taraftarın 500 tane güzel anısı var. 2 tane saçma sapan olayı, sad müzik editleriyle, video yapıp twitter'da etkileşim için ağlaşmayı bir halt sanıyoruz. tribün taraftarının çok ama çok büyük kısmı kerem'i seviyor. zorla bu arabesk kültürü yapıştırdınız çocuğun üstüne.
ben kerem'i hep iyi hatırlayacağım. fakat bugün yazdığım şeyi tekrar yazmak istiyorum. kerem transferi yönetimin namus testidir. bir oyuncuyu kötü gösterecek haber çıkıp, ertesi gün teklif haberi çıkarsa, kendi oyuncusunu medyada kötületip, ucuza satan yönetim olarak tarihe geçersiniz. böyle bir şey olmaz demiyorum. mevcut yönetimin yaşattığı rezilliklerin yanında, bu rezillik çok uzak bir ihtimal olarak gelmiyor.
kendisi inşallah kalır. fakat her ihtimale karşı bir iki konuyu da yazmak istiyorum. eğer illa kendinize bu rezilliği yakıştırıp, kerem'i satacaksanız. türkiye'ye gelme konusunda tazminat maddesi koydurun sözleşmeye.
rus kulüpler avrupa'dan oyuncu alamıyor. fakat ekonomik olarak çok kötü durumda değiller anladığım kadarıyla. eğer köhn, kerem teklifi yapıyorlarsa. köhn'ü tek almıyorlarsa, bari sergio'yu da ekleyin pakete. biz de zorunluluk olarak onu almalarını dayatalım. rusya ligi ne halde bilmiyorum ama fizik olarak kaldırırsa, sergio'nun pas kalitesi vs üst düzey bir oyuncu. en azından işlevsiz bir transferden çıkmış oluruz bu sayede.
ayrıca icardi konusunda da hocanın rahat olduğunu düşünmüyorum. icardi, bathshuayi değişikliği yerine, mertens ile değişimi bana sadece 2 forvete dönme çabası gibi gelmiyor.
takım gerideki bek ve 8 eksikliğinden oyun kuramıyor. biz çözümü ilerideki oyuncuları değiştirmekte arıyoruz. kerem çıktı, zaha girdi ne değişti. ziyech çıktı yunus girdi ne değişti. beşiktaş maçı özelinde demiyorum değişiklikler böyle değildi zaten. ben genel olarak söylüyorum. kötü olduğumuz maçlarda yine en kıpırdayan oyuncu kerem oluyor.
takımın gerisindeki sıkıntılar ve yönetimin beceriksizliklerini ilerideki oyunculara yıkmamalıyız. kadrodaki net eksikliklere nokta atışı transfer yapamayınca, 10 tane bek değiştik hala bek arıyoruz. tüm kanatları yerin dibine sokuyoruz, yine bir şey değişmiyor.
rekor puan toplayan takımı yerin dibine sokmanın ne manası var bilmiyorum.
1) kopenhag ilk maç, ilk 30 dakikada 3-0 oluyordu. sadece ikinci maç bir şey üretememek hezimet.
2) prag maçına boey'i satıp, düzgün bek transferi yapmadan gittin. prag'dan 4 yediler denilen takımın sol beki berkan, sağ beki kaan ayhan. kaan şanssız bir şekilde ayağı kaymasa belki yine turu verirdik, fakat 4 gol yemezdik. bu maç için oyunculara, hocaya suç bulmanın ne manası var.
3) içerdeki fener maçı. bu benim için gerçek bir hezimet. beşiktaş maçından çok daha büyük rezillik.
4) beşiktaş maçı skor olarak saçma sapan bir şekilde bitti. fakat bu maç 80. dakikada 2-0'dı. ilk 30 saniyede kendi kalene gol attırdın. maç 2-0'dan bile dönebilirdi. ilk yarı topla oynama bizdeydi hatta. nelson 1 gol kırmızı yedi. apo anlamsız bir penaltı yaptırdı. skor rezil ama oyun rezilmiydi, bilmiyorum. maç 2-0 bitse, kimse böyle konuşmazdı.
sana bedelsiz gelip, kerem kadar katkı veren son oyuncu kim acaba? tüm sezon bu oyuncunun üstüne gidildi. benim keremde de eleştirdiğim noktalar var. ben gittiğim her maçta kerem için bağırdım, destek oldum. gol atıp tribünlere küfür ede ede gelmenin ne manası var? orada seni ıslıklayan 1000 tane kendini bilmez varsa, onların 40 katı senin adını haykıran taraftar var. agresif, küfürlü şekilde geleceğine, gel armayı öp kardeşim. o dengesizlere en büyük cevap bu olur.
haberin çıkması, teklifin çıkması bence çok çirkin bir olay örgüsü. fakat bu kerem için uzun zamandır işleniyor. taraftarın daha fazla uyanık olması gerekiyordu. kerem oyundan çıkıyor diyelim. sallantılı bir maç. ıslıklamak, homurdanmak için birlik olmak gerekmiyor. o 1000 kişi tribünde çok rahat uğultu çıkarabiliyor. ben kerem'i o an desteklemek istiyorum. fakat merkezi bir yerden tezahürat çıkmazsa, olmuyor kardeşim. ıslık ile tezahürat aynı şey değil ki. organize olman gerekiyor. burada da tribünün saha ile iletişimin olması, maç okuma yapması gerekiyor.
kerem ıslıklandı denilen maçlar varsa bir iki tanedir, o da saniyelik uğultu aslında. çok zor geçen maçlarda, taraftar kendini kaybediyor. tribünde muslera'ya, okan hocaya küfür eden kendini bilmezler mevcut. ne yapalım varlar yani. twitter kitlesini ayırıyorum. fakat sanki galatasaray taraftarı kerem'i ıslıkladı, yuhladı, bezdirdi tarzı bir şey, galatasaray'ın tribün taraftarına haksızlık olur.
kerem geçmişindeki olumsuz olaylardan dolayı, olumsuz şeyleri çok kafaya takıyor ve onlara odaklanıyor. herkes yuhlanmayı konuşuyor. kaçırdığı penaltıdan sonra tüm stad kerem diye bağırdı. tekrar edilen penaltı için konuşuyorum. kimse gelip demedi o gün sosyal medyada, taraftara helal olsun, kerem'e penaltı kaçırmasına rağmen destek oldu diye.
biz arabesk şeylerden besleniyoruz. kerem ile taraftarın 500 tane güzel anısı var. 2 tane saçma sapan olayı, sad müzik editleriyle, video yapıp twitter'da etkileşim için ağlaşmayı bir halt sanıyoruz. tribün taraftarının çok ama çok büyük kısmı kerem'i seviyor. zorla bu arabesk kültürü yapıştırdınız çocuğun üstüne.
ben kerem'i hep iyi hatırlayacağım. fakat bugün yazdığım şeyi tekrar yazmak istiyorum. kerem transferi yönetimin namus testidir. bir oyuncuyu kötü gösterecek haber çıkıp, ertesi gün teklif haberi çıkarsa, kendi oyuncusunu medyada kötületip, ucuza satan yönetim olarak tarihe geçersiniz. böyle bir şey olmaz demiyorum. mevcut yönetimin yaşattığı rezilliklerin yanında, bu rezillik çok uzak bir ihtimal olarak gelmiyor.
kendisi inşallah kalır. fakat her ihtimale karşı bir iki konuyu da yazmak istiyorum. eğer illa kendinize bu rezilliği yakıştırıp, kerem'i satacaksanız. türkiye'ye gelme konusunda tazminat maddesi koydurun sözleşmeye.
rus kulüpler avrupa'dan oyuncu alamıyor. fakat ekonomik olarak çok kötü durumda değiller anladığım kadarıyla. eğer köhn, kerem teklifi yapıyorlarsa. köhn'ü tek almıyorlarsa, bari sergio'yu da ekleyin pakete. biz de zorunluluk olarak onu almalarını dayatalım. rusya ligi ne halde bilmiyorum ama fizik olarak kaldırırsa, sergio'nun pas kalitesi vs üst düzey bir oyuncu. en azından işlevsiz bir transferden çıkmış oluruz bu sayede.
