aslında son derece doğal olan hal. doğal olmayan kısmı insanların o enerjiyi nereden buldukları. devam zorunluluğu varmış gibi, vardiya varmış gibi falan sektirmeden ve usanmadan yazılmaya hatta tartışmaya/kavgaya devam edilmesi...
herkes üzülüyor, herkes yıkılıyor, ne kadar ağız birliği mümkün olmasa da pek çok gerçeği herkes görüyor. ancak herkes bunu farklı şekillerde yaşıyor. kimisi daha sinirli hatta sivri olabiliyor, kimisi daha iyimser olabiliyor, kimisi daha kötü bir döneminde oluyor. ancak herkes genel anlamda bir sinir ve üzüntü sahibi olduğu için malesef işin dozu kaçabiliyor.
her ne kadar kabul edilmesi zor olsa da maçtan sonra yapılan kötü yorumlar, negatif yorumlar hatta hakaret harici linçler bile düşünce özgürlüğünün bir parçası. tıpkı aynı şekilde pozitif mesajların, "olur öyle" demelerin de bir özgürlük olduğu gibi. bizim fazlasını yaptığımız, maruz kaldığımız bir şekilde ortalığı karıştıran ve özgürlük olmayan kısmı ise gerek kişisel gerek bir fikir üzerinden karşılıklı hakaretleşmeler. galatasaray forması giyiyor olsun rakip takımda olsun kişilere edilen galiz küfürler. %99 ihtimalle yazdığını okumayacak birine bir rumuz arkasından ana avrat saydırarak rahatlamaya çalışmalar falan...
açıkçası çok uzun zamandır maç sonraları sözlüğe uğramıyorum, hatta moderasyonda görevli olmama ve aslında o dakikalarda sözükte mesai harcamakla yükümlü olmama rağmen. kötü giden bir maçtan sonra telefon ya da bilgisayarı açıp okuyacak/yazacak enerjiyi kendimde bulamıyorum. güzel bir sonuçtan sonra gelip burda milletin neden olduğunu anlayamadığım kavgalarını "çekecek" havam olmuyor. yine de göz ucuya bakıp çok sivri olaylara müdahale etmek zorunda kalıyoruz ama yazı yazabilmek kesinlikle mümkün değil benim için...
mesela son örnek
2 kasım 2018 galatasaray fenerbahçe maçı. çok farklı bir galibiyet istiyordum, hissediyordum. maç günü de epey bir sinerji faaliyeti yapmıştık, sol frame'i küfürlerle bezeme pahasına. hatta çok yakın olan birkaç yazar bilir bu sıralar yaşadığım başka bir heyecan verici olayla birbirine ataşlayıp totem bile yapmıştık. burdan farklı skor çıkacak o konuda da yüzümüz gülecek diye. o kadar yaklaşmışken yıkım bir şekilde 2-2 bitti maç. ben de herkese kızgınım, kırgınım, öfkeliyim. elinden oyuncağı zorla alınmış bir çocuk gibiyim, avcunun içine gelmiş olan hayallerini elinden kaçırmış haldeyim. benim de çatacak bir sürü insan ve konum var. maç cuma akşam bitti, bugün pazar ve ben anca oturup birşeyler yazabilecek hale gelebildim.
maç saatinden bu yana tonla şey yazılıyor, çiziliyor, tartışılıyor. şimdi şimdi okuyorum öfke patlamaları, kavgalar yaşanıyor...
dediğim gibi bu enerji nasıl geliyor, anlayamıyorum...