1
elbette galatasaray kaptansız kalmaz. bu başlığı biraz da kaptanlık konusuna dikkat çekmek için açtım aslında. tabi kaptansız demek için önce kaptan teriminin tanımını yapmak gerekir; ki o da bence aşağı yukarı şöyle bir şeydir:
futbol oyununu sahada en iyi oynayan kişi demek değildir her zaman kaptan, öyle olursa da mükemmel olur; ama asıl özelliği kulübe olan aidiyetiyle, taraftara ve kulüple ilgili tüm zihinlere simgeledikleriyle "saygı" duyulan, futbol oyun bilgisi ve zekasıyla gelecekte teknik direktör olabilecek nitelikte, taraftar, oyuncu, yönetim ve genel anlamda insan psikolojisini iyi bilen, yöneten, neşeli, yardımsever, sağduyulu, sporculuğuyla, disipliniyle, çalışkanlığıyla olması gerektiği gibi davranan ve gerçekte de öyle hisseden kişidir kaptan. zeki çevik ve ahlaklı olması zaten sporcu için önkoşul, o yüzden söylemiyorum.
demiyorum ki servet ya da sabri ya da takımdaki x bir futbolcu niteliksiz ve kötüdür. fakat bugün kimse bana galatasaray'da gerçek bir kaptan vardır diyemez. eğer arda kalsaydı 2-3 yıl sonra dünyada gerrard gibi puyol gibi ilk akla gelen kaptanlardan olacaktı kuşkusuz. her neyse, bugün artık takımda yok ve kapımızın önünde kocaman bir kaptanlık sorunu oluşmuş durumda. açıkçası şu takımda tavır ve duruşuyla, saydığım özelliklerin bana göre çoğunluğunu barındırmasıyla, aklıma kaptanlık yapabilecek tek bir isim geliyor, o da maalesef en başta bahsettiğim aidiyet ve simgesel anlamda ancak 4-5 yıl sonra bu göreve getirilebilecek olan selçuk inan'dır.
semih kaya ise takımda tutunmayı başarabilirse gelecekteki gönüllerin kaptanıdır. sabri ve servet konusuna dönersek, kimi zaman kendi taraftarlarının bile eğlencesi olan sabri'nin takıma söz geçirmesi çok zor. servet ise topu oyuna sokamayan, her ne kadar popülist ve faşizan bir bakış açısının ürünü olsa da fenerbahçe geçmişi bulunan, yani özetle herkesin içine tam olarak sinmeyen bir kaptan olur. ayhan zaten yedek. bakalım nasıl bir çözüm üretecek fatih terim; artık iyice takımın parçası haline gelmiş, kariyeri, performansı ve duruşuyla herkesin saygı ve sevgisini kazanmış milan baros'u aklının bir köşesinde tutuyor olabilir mi?
futbol oyununu sahada en iyi oynayan kişi demek değildir her zaman kaptan, öyle olursa da mükemmel olur; ama asıl özelliği kulübe olan aidiyetiyle, taraftara ve kulüple ilgili tüm zihinlere simgeledikleriyle "saygı" duyulan, futbol oyun bilgisi ve zekasıyla gelecekte teknik direktör olabilecek nitelikte, taraftar, oyuncu, yönetim ve genel anlamda insan psikolojisini iyi bilen, yöneten, neşeli, yardımsever, sağduyulu, sporculuğuyla, disipliniyle, çalışkanlığıyla olması gerektiği gibi davranan ve gerçekte de öyle hisseden kişidir kaptan. zeki çevik ve ahlaklı olması zaten sporcu için önkoşul, o yüzden söylemiyorum.
demiyorum ki servet ya da sabri ya da takımdaki x bir futbolcu niteliksiz ve kötüdür. fakat bugün kimse bana galatasaray'da gerçek bir kaptan vardır diyemez. eğer arda kalsaydı 2-3 yıl sonra dünyada gerrard gibi puyol gibi ilk akla gelen kaptanlardan olacaktı kuşkusuz. her neyse, bugün artık takımda yok ve kapımızın önünde kocaman bir kaptanlık sorunu oluşmuş durumda. açıkçası şu takımda tavır ve duruşuyla, saydığım özelliklerin bana göre çoğunluğunu barındırmasıyla, aklıma kaptanlık yapabilecek tek bir isim geliyor, o da maalesef en başta bahsettiğim aidiyet ve simgesel anlamda ancak 4-5 yıl sonra bu göreve getirilebilecek olan selçuk inan'dır.
semih kaya ise takımda tutunmayı başarabilirse gelecekteki gönüllerin kaptanıdır. sabri ve servet konusuna dönersek, kimi zaman kendi taraftarlarının bile eğlencesi olan sabri'nin takıma söz geçirmesi çok zor. servet ise topu oyuna sokamayan, her ne kadar popülist ve faşizan bir bakış açısının ürünü olsa da fenerbahçe geçmişi bulunan, yani özetle herkesin içine tam olarak sinmeyen bir kaptan olur. ayhan zaten yedek. bakalım nasıl bir çözüm üretecek fatih terim; artık iyice takımın parçası haline gelmiş, kariyeri, performansı ve duruşuyla herkesin saygı ve sevgisini kazanmış milan baros'u aklının bir köşesinde tutuyor olabilir mi?