1
her kadıköy deplasmanı öncesi düzenlenen, lisenin* kaşıklayanı yüz yaşına götüren mucizevi pilavının reçetesi ile birlikte bu camianın en gizemli iki olayından biri.
eski manuel zamanlarda maç sabahının köründe numaralı'nın önündeki meydanda başlayıp kah bir kahvehanede, kah bir okul bahçesinde, kah enteresan bir izbede bir tomar arasından uzatılan bir biletle son bulurmuş.
taraftar arasından karaborsa-x olarak anılan biletix döneminde dahi, güya biletlerin internet üzerinden satıldığı açıklanmasına rağmen, kadıköy bilet olimpiyatlarının yarışma formatında bir değişiklik yaşanmamıştır.
karaborsaya meraklı biletix gişecilerinin kendilerine yetecek kadar bilet kesmek için saatinden önce açtığı sisteme, azimle sıçan betonu deler diyerek girip bilet çekebilen birkaç manyak hariç...
bir tek haldun üstünel'in yönetimde olduğu senelerden birinde, sanırım bir mahsun mor menekşe ağlıyor mu ne senesinde, biletler ilan edilen saatte sadece numaralı'nın oradaki biletix gişesinden satılmış, karaborsacıların da bizzat yönetim eliyle gişeden püskürtülmesiyle kuyruğa giren herkesin bilet aldığı sürrealist derecede adil bir süreç yaşanmıştı.
sonra şike davası patladı ve uzun süre deplasman yasakları uygulandı. deplasman yasakları bittiğinde ise çoktan passolig dönemi başlamıştı. tıpkı rambo okan'ın 1997-98 sezonu antrenman eşofmanından güncel lisanslı ürünlere geçişi gibi, kadıköy bilet olimpiyatları da zamana yenildi ve şekil değiştirdi.
artık istanbul'u şahsına münhasır(!) semtlerinde arabayla dolaşan abilerin peşinde yaya olarak koşarak icra edilen olimpiyatların yerini whatsapp, telegram ve telefon trafiği ile günümüzün popüler tabiriyle "darlama" aldı.
o kadar ki bileti nasıl çözdüğünü sorduğum bir arkadaşın "telefona verdiğimiz parayla karaborsadan iki bilet fazla alırdık" şeklinde tarihe mal olmuş bir kar-zarar analizi vardır.
binbir koşturma sonrası "abi"nin elleriyle tomarın içinden ayırıp uzattığı biletin alındığı anın yerini ise telefona gelen bir bildirimin verdiği rahatlama hissi aldı.
bildirimi alanın aşağıdaki videoyu "kadıköy'e gidecek galatasaray tribünü" notuyla paylaşıp tatmin kovalamasından anlaşıldığı üzere, muhtemelen fiziki olarak emek azaldığı için manevi hazzın azaldığı yönünde psikolojik-sosyolojik çözümleme yapmak bile mümkündür.
https://youtu.be/1wF0nbxeQeA?si=mNdgDvSRSp_qe-fh
eski manuel zamanlarda maç sabahının köründe numaralı'nın önündeki meydanda başlayıp kah bir kahvehanede, kah bir okul bahçesinde, kah enteresan bir izbede bir tomar arasından uzatılan bir biletle son bulurmuş.
taraftar arasından karaborsa-x olarak anılan biletix döneminde dahi, güya biletlerin internet üzerinden satıldığı açıklanmasına rağmen, kadıköy bilet olimpiyatlarının yarışma formatında bir değişiklik yaşanmamıştır.
karaborsaya meraklı biletix gişecilerinin kendilerine yetecek kadar bilet kesmek için saatinden önce açtığı sisteme, azimle sıçan betonu deler diyerek girip bilet çekebilen birkaç manyak hariç...
bir tek haldun üstünel'in yönetimde olduğu senelerden birinde, sanırım bir mahsun mor menekşe ağlıyor mu ne senesinde, biletler ilan edilen saatte sadece numaralı'nın oradaki biletix gişesinden satılmış, karaborsacıların da bizzat yönetim eliyle gişeden püskürtülmesiyle kuyruğa giren herkesin bilet aldığı sürrealist derecede adil bir süreç yaşanmıştı.
sonra şike davası patladı ve uzun süre deplasman yasakları uygulandı. deplasman yasakları bittiğinde ise çoktan passolig dönemi başlamıştı. tıpkı rambo okan'ın 1997-98 sezonu antrenman eşofmanından güncel lisanslı ürünlere geçişi gibi, kadıköy bilet olimpiyatları da zamana yenildi ve şekil değiştirdi.
artık istanbul'u şahsına münhasır(!) semtlerinde arabayla dolaşan abilerin peşinde yaya olarak koşarak icra edilen olimpiyatların yerini whatsapp, telegram ve telefon trafiği ile günümüzün popüler tabiriyle "darlama" aldı.
o kadar ki bileti nasıl çözdüğünü sorduğum bir arkadaşın "telefona verdiğimiz parayla karaborsadan iki bilet fazla alırdık" şeklinde tarihe mal olmuş bir kar-zarar analizi vardır.
binbir koşturma sonrası "abi"nin elleriyle tomarın içinden ayırıp uzattığı biletin alındığı anın yerini ise telefona gelen bir bildirimin verdiği rahatlama hissi aldı.
bildirimi alanın aşağıdaki videoyu "kadıköy'e gidecek galatasaray tribünü" notuyla paylaşıp tatmin kovalamasından anlaşıldığı üzere, muhtemelen fiziki olarak emek azaldığı için manevi hazzın azaldığı yönünde psikolojik-sosyolojik çözümleme yapmak bile mümkündür.
https://youtu.be/1wF0nbxeQeA?si=mNdgDvSRSp_qe-fh