kendilerine özgüven verilen bazı oyuncular çok akıllıdır. örneğin melo, doğuştan kavgacı bir adamdı, taraftarın verdiği özgüveni neredeyse hatasız, rakiplerine ızdırap olacak seviyede kullandı. neredeyse diyorum çünkü riera ile olan kavgası var onun da. emre belözoğlu yine, bütün nefretleri üzerine topladı, defalarca sınırları aştı ama o da kurnazdı, genelde yanına kâr kalacak seviyede tutardı kendisini. diego lugano öyleydi. irfan can kahveci de öyle görünüyor. oosterwolde ise böyle bir oyuncu değil.
senenin başından beri ciddi manada agresif ve kavgacı bir tavır sergileyen bir futbolcuydu kendisi. her maç itici tavırlarını, kavga çıkartacak hareketlerini, rakip oyuncuları dövmesini ve sert girişlerini izledik.
fenerbahçe tarafından bu tavrı muhtemelen hiç uyarılmadı, ceza verilmedi. aksine pohpohlandı. her istediğini yapabileceği ve bunun bir karşılığının olmayacağı bir ortamda olduğunu hissetti, özgüven kazandı. sonuç olarak bu özgüven yanlış elemana yüklenmiş, bazı taraftarların gördüğü işaretleri, sinyalleri de kendi takımı görememiş ya da belki de olası bir durumda yaptırım olmayacağına inanmış.
kendisinin yere yatırılmış savunmasız bir insana tekme atacak kadar rahat hissetmemesi ve bunun olası sonuçlarını idrak edebilmesi gerekirdi. ama yaratılan, bulunduğu takımdaki "her şey mübah ve biz istediğimizi yaparız, güçlüyüz, bizim karşımızdakiler ise rakip değil, düşman" ikliminde bunu idrak etmek de zorlaşıyor. diğerlerinin karşısında otorite olduğunu hissetmek bu işte. alın size
das experiment.
türkiye'de soruşturma sonucunda oosterwolde'ye bir yaptırımda bulunulur mu, ne olur bilmem ama fenerbahçe bu nefret tohumlarını ve "istediğimiz neyse onu yaparız" özgüvenini oyuncularına
ilk defa aynı anda aşılayarak sağlam bir kumar oynamış olduğunu gösterdi. o tohumlar kendi topraklarında da çiçek vermeye başladı. bu seviyede bir ilkti bu. fenerbahçe kendisini felakete sürüklerken, gerilimi bu kadar yükseltirken bunun bir son olacağını düşünmüyorum. üstelik oosterwolde'nin ceza alması durumunda dahi, fenerbahçe'nin ders çıkarmak bir yana, gerilimi daha da arttırması çok daha olasıyken...
dünya tarihi bazı insanlar ve politikalarının kendi milletlerini felakete sürükleme hikayeleriyle dolu. biz de canlı bir yıkıma şahit oluyoruz.