1
nba'de egoları tavan yapmış iki oyuncu.
gittikleri hiçbir takımda takım ruhunu oluşturacak bir karaktere sahip olmadıkları için playoff eşleşmelerinde 1-2 maç kaybedildi mi ya da elenmenin kıyısına gelindi mi oynadıkları takım egoları yüzünden paramparça dağılabilecek düzeye kolaylıkla gelebilir. ikisindeki takım olma olgusu veya bilinci yerlerde sürünüyor.
2012 yılında oklahoma city thunder şampiyonluğu kaybettiğinde suçlanan bir numaralı kişi james harden'dı. final serisinde adeta hayalete bürünmüş ve sahada kaybolmuştu. yine de final serisi sona erdiğinde russell westbrook ve kevin durant'li takım için (ki serge ibaka'yı da çok önemli parça olarak ekleyebiliriz) "nba'de şampiyon olmak için artık onlar gibi (miami) yıldız oyunculara sahip olmanız gerekiyor" açıklaması yapıyor.
zaten bir ay sonra da oklahoma kararlı bir şekilde onu takımdan gönderiyor.
diğer tarafta ise dwight howard. orlando magic'in franchise oyuncusu iken kaybedilen finalden sonra takımın bir türlü eski gücünü bulamaması ile takımda huzursuzluk çıkarmaya başladı. her gün yeni bir açıklama ve gidiyorum, kalıyorum ifadelerinin arasında lebron james'in cleveland'tan ayrılışını aratmayacak bir hikayeyle orlando'dan kanlı bıçaklı şekilde los angeles lakers'a gidiyor. lakers'ta müthiş bir kadronun içine steve nash ile beraber dahil olmuş ama yine gelmiş en geçmiş en iyi takım olabilecek bir takımın adeta içine etmiştir. sezon boyunca yaşanılan sakatlık sorunları vs yüzünden takım tam performans veremeyince onun homurdanmalarını ve pau gasol savunma yapmıyor, sorun burada imalı açıklamalarını sık sık duyduk. o efsanevi olabilecek takımın amına koyduktan sonra son durağı houston rockets oldu.
burada da kendisiyle benzer karakterde bir oyuncu olan harden'ı bulması her ikisi için de rahatlama sağlamıştır. iyi geçen bir normal sezonun ardından sıçışlardan sıçış beğenilecek bir playoff performansıyla portland trail blazers'a elenince takıma bir yıldız daha eklenmeye çalışılırken bu ikilinin daha da cıvıklaşmaya başladı.
ilk olarak playoff serisine dönelim. ilk 2 maçtan sonra bir süper yıldız(!) olan james harden'ın şut istatistiği 47'de 14! ve bu adam takımın bir numaralı hücum silahı. 2012 yılında oklahoma'nın şampiyon olamamasında en büyük engel olarak gösterilen bu hali houston'da devam etmiş ve geçmişten pek bir ders almadığı da iyice ortaya çıkmıştı. 2. maç sonunda ona bu istatistiği soran houston'ın saygın gazetecilerinden birine "sen hiç hayatında kötü oynayan bir oyuncu görmedin mi" diye cevap veriyor. gazeteci playoff gibi önemli bir sahnede süper yıldızların takımı daha iyi sürüklemesi gerekmez mi diye sorunca harden bu sefer "sen basketbolu biliyor musun, hiç hayatında basketbol maçı izledin mi" diye bağırıp adamın adını öğrenmeye çalışıyor.
2. maçtan sonra harden'daki sıçış aynen devam ediyor ve houston eleniyor. harden'ın takıma verdiği zarar sadece hücumda tıkanması veya zorlaması da değil aynı zamanda defansif olarak inanılmaz büyük bir zaafiyet yaratması oluyordu.
aynı bu ikili gibi egoda sınır tanımayan ve yıldız oyuncu - yıldız olmayan oyuncu ayrımı kendisi için çok önemli olan genel menajer daryl morey 3. yıldız peşinde koştu. takımın eksik olduğu alanları bakmaksızın hatta hali hazırda olanları bile sikine takmadan oyuncu peşinde koştu. bunu yaparken takımının parlayan yıldızı (ama ona göre bir yıldız olmayan) ve neredeyse bedavaya oynayan chandler parsons'ın birebir aynı pozisyonuna carmelo anthony'i getirmeye çalıştı. bunu yaparken de carmelo'nun houston'ın 7 numaralı forması üzerinde billboard reklamları yaptı. üstelik bunu hali hazırda takımda 7 numaralı formayı giyen ve hala takımın sözleşmeli oyuncusu olan jeremy lin varken. carmelo olmadı. sonra chris bosh onlara bir şans gibi doğdu. bosh ihtiyaçları olan bir oyuncuydu ve carmelo'nun peşinden sadece bir yıldız olduğu için koşan takım tüm gücüyle bosh'u kapmaya çalıştı. bosh takımında kalınca burası da fos çıktı ve chandler parsons ile jeremy lin de takımdan ayrıldı.
bu iki oyuncu takımdan ayrılınca daryl morey "zaten parsons bir yıldız oyuncu değildi" açıklaması yapıyor, howard ise twitter'dan "hala ben harden varız. iyi olacağız merak etmeyin" açıklaması yapıyor. harden ise daha efsane bir açıklamayla "ben ve howard bu takımın ana parçalarıyız. gerisi rol oyuncularından ibaret" diye bir açıklama yapıyor.
hepimiz gerisinin, hatta yeni alınan traver ariza'nın dahil hiçbirinin yıldız olmadığını biliyoruz ama bir oyuncu, üstelik takımının playoff mücadelesinde epic fail'e imza atmış bir oyuncunun bu şekilde açıklama yapmaya ne kadar hakkı var orası ayrı bir konu.
aslında houston'ın takım olarak eksik bir iki parçası vardı. bunları iki oyuncuyla çok iyi kapatabilirlerdi. bunlardan biri pau gasol'du ve çok uygun bir miktara alınabilirdi. howard yüzünden adamla iletişime bile geçilmedi. son olarak da takımın guard ihtiyacını gidermek için neredeyse bedavaya oynayacak jameer nelson'a defalarca ulaşılmaya çalışılmış ama nelson, howard'la oynamak istemediği için reddetmiş.
yetenek olarak çok üst düzeyde olan bu ikili farklı özellikleri açısından da tencere kapak olmuş gibi görünüyorlar. başlarında da o tencereye yemeği pişirecek aynı onlar gibi biri olan daryl morey olunca transfer dönemlerinde daha çok sıkıntı çekerler gibi geliyor bana.
gittikleri hiçbir takımda takım ruhunu oluşturacak bir karaktere sahip olmadıkları için playoff eşleşmelerinde 1-2 maç kaybedildi mi ya da elenmenin kıyısına gelindi mi oynadıkları takım egoları yüzünden paramparça dağılabilecek düzeye kolaylıkla gelebilir. ikisindeki takım olma olgusu veya bilinci yerlerde sürünüyor.
2012 yılında oklahoma city thunder şampiyonluğu kaybettiğinde suçlanan bir numaralı kişi james harden'dı. final serisinde adeta hayalete bürünmüş ve sahada kaybolmuştu. yine de final serisi sona erdiğinde russell westbrook ve kevin durant'li takım için (ki serge ibaka'yı da çok önemli parça olarak ekleyebiliriz) "nba'de şampiyon olmak için artık onlar gibi (miami) yıldız oyunculara sahip olmanız gerekiyor" açıklaması yapıyor.
zaten bir ay sonra da oklahoma kararlı bir şekilde onu takımdan gönderiyor.
diğer tarafta ise dwight howard. orlando magic'in franchise oyuncusu iken kaybedilen finalden sonra takımın bir türlü eski gücünü bulamaması ile takımda huzursuzluk çıkarmaya başladı. her gün yeni bir açıklama ve gidiyorum, kalıyorum ifadelerinin arasında lebron james'in cleveland'tan ayrılışını aratmayacak bir hikayeyle orlando'dan kanlı bıçaklı şekilde los angeles lakers'a gidiyor. lakers'ta müthiş bir kadronun içine steve nash ile beraber dahil olmuş ama yine gelmiş en geçmiş en iyi takım olabilecek bir takımın adeta içine etmiştir. sezon boyunca yaşanılan sakatlık sorunları vs yüzünden takım tam performans veremeyince onun homurdanmalarını ve pau gasol savunma yapmıyor, sorun burada imalı açıklamalarını sık sık duyduk. o efsanevi olabilecek takımın amına koyduktan sonra son durağı houston rockets oldu.
burada da kendisiyle benzer karakterde bir oyuncu olan harden'ı bulması her ikisi için de rahatlama sağlamıştır. iyi geçen bir normal sezonun ardından sıçışlardan sıçış beğenilecek bir playoff performansıyla portland trail blazers'a elenince takıma bir yıldız daha eklenmeye çalışılırken bu ikilinin daha da cıvıklaşmaya başladı.
ilk olarak playoff serisine dönelim. ilk 2 maçtan sonra bir süper yıldız(!) olan james harden'ın şut istatistiği 47'de 14! ve bu adam takımın bir numaralı hücum silahı. 2012 yılında oklahoma'nın şampiyon olamamasında en büyük engel olarak gösterilen bu hali houston'da devam etmiş ve geçmişten pek bir ders almadığı da iyice ortaya çıkmıştı. 2. maç sonunda ona bu istatistiği soran houston'ın saygın gazetecilerinden birine "sen hiç hayatında kötü oynayan bir oyuncu görmedin mi" diye cevap veriyor. gazeteci playoff gibi önemli bir sahnede süper yıldızların takımı daha iyi sürüklemesi gerekmez mi diye sorunca harden bu sefer "sen basketbolu biliyor musun, hiç hayatında basketbol maçı izledin mi" diye bağırıp adamın adını öğrenmeye çalışıyor.
2. maçtan sonra harden'daki sıçış aynen devam ediyor ve houston eleniyor. harden'ın takıma verdiği zarar sadece hücumda tıkanması veya zorlaması da değil aynı zamanda defansif olarak inanılmaz büyük bir zaafiyet yaratması oluyordu.
aynı bu ikili gibi egoda sınır tanımayan ve yıldız oyuncu - yıldız olmayan oyuncu ayrımı kendisi için çok önemli olan genel menajer daryl morey 3. yıldız peşinde koştu. takımın eksik olduğu alanları bakmaksızın hatta hali hazırda olanları bile sikine takmadan oyuncu peşinde koştu. bunu yaparken takımının parlayan yıldızı (ama ona göre bir yıldız olmayan) ve neredeyse bedavaya oynayan chandler parsons'ın birebir aynı pozisyonuna carmelo anthony'i getirmeye çalıştı. bunu yaparken de carmelo'nun houston'ın 7 numaralı forması üzerinde billboard reklamları yaptı. üstelik bunu hali hazırda takımda 7 numaralı formayı giyen ve hala takımın sözleşmeli oyuncusu olan jeremy lin varken. carmelo olmadı. sonra chris bosh onlara bir şans gibi doğdu. bosh ihtiyaçları olan bir oyuncuydu ve carmelo'nun peşinden sadece bir yıldız olduğu için koşan takım tüm gücüyle bosh'u kapmaya çalıştı. bosh takımında kalınca burası da fos çıktı ve chandler parsons ile jeremy lin de takımdan ayrıldı.
bu iki oyuncu takımdan ayrılınca daryl morey "zaten parsons bir yıldız oyuncu değildi" açıklaması yapıyor, howard ise twitter'dan "hala ben harden varız. iyi olacağız merak etmeyin" açıklaması yapıyor. harden ise daha efsane bir açıklamayla "ben ve howard bu takımın ana parçalarıyız. gerisi rol oyuncularından ibaret" diye bir açıklama yapıyor.
hepimiz gerisinin, hatta yeni alınan traver ariza'nın dahil hiçbirinin yıldız olmadığını biliyoruz ama bir oyuncu, üstelik takımının playoff mücadelesinde epic fail'e imza atmış bir oyuncunun bu şekilde açıklama yapmaya ne kadar hakkı var orası ayrı bir konu.
aslında houston'ın takım olarak eksik bir iki parçası vardı. bunları iki oyuncuyla çok iyi kapatabilirlerdi. bunlardan biri pau gasol'du ve çok uygun bir miktara alınabilirdi. howard yüzünden adamla iletişime bile geçilmedi. son olarak da takımın guard ihtiyacını gidermek için neredeyse bedavaya oynayacak jameer nelson'a defalarca ulaşılmaya çalışılmış ama nelson, howard'la oynamak istemediği için reddetmiş.
yetenek olarak çok üst düzeyde olan bu ikili farklı özellikleri açısından da tencere kapak olmuş gibi görünüyorlar. başlarında da o tencereye yemeği pişirecek aynı onlar gibi biri olan daryl morey olunca transfer dönemlerinde daha çok sıkıntı çekerler gibi geliyor bana.

