kimseler bilmezken farkettiğim, herkes sırtını dönmüşken bile toz konduramadığım, hayatının en iyi maçını çıkarırken yere düşüp dizi parçalandığında da, euroleage kupasını kaldırırken de gözümden akan yaşlara mani olamadığım güzel insan.
taraftarın sevgilisi ünvanını sonuna kadar haketmesinden ziyade,
sahadaki biz olmak gibi muhteşem bir misyonun da hakkını vemektedir.
2007 yazında
hot prospect for the future ünvanıyla hayallerinin takımı galatasaray'a imza atmış, tam da "olmuş artık" denilen zamanda lanet diz sakatlıklarıyla boğuşmaya başlamıştır. 2009-2011 arasını neredeyse maç yapmadan sadece rehabilitasyon ve ameliyatlarla geçirmiş, bu kadar uzun sürenin ardından yine de eskisinden sağlam olarak dönmeyi başarmıştır. atış konusundaki eksikliğini kocaman yüreği ve delicesine kovaladığı ribaundlarla kapatmakta; inanarak çıktığı maçlarda özellikle fast breakleriyle o konuda da önemli işler yapıp nirvanaya ulaşmaktadır. buna ek olarak inanarak attığı vakit nba üçlüğü mesafesinden tek ayakla el üstünden topu sokmuşluğu da vardır.
iki ıslık yedi diye ortaokul çocuğu gibi küsüp gidenlerin aksine iki defa üst üste sakatlanan dizine, yıllar yılı hakem marifetiyle çalınan şampiyonluklara, bugünlerde kendini yere göğe sığdıramayanlar dahil camianın alakalı-alakasız tamamından yediği laflara, hatta ve hatta kapatalım gidelim bu şubeyi diyen monşerlere inat savaşmaya devam etmiştir. bütün bu inancının karşılığını da "kariyerimin başında tek bir dilek hakkım olsa bunu dilerdim" dediği şeyi yaşayarak elde etmiştir.
hakkında değil entryler, kitaplar, ansiklopediler falan yazılacak bir insandır. 1.70'lik bir vücuda sığabilecek en büyük yüreğe sahiptir. bu kadar sevilmesinin sebebi ne birilerine ettiği küfür/çektiği hareket, ne saçı, ne başı, ne tipi ne de başka bir yeriyle alakalıdır. rüyasında fenere, kartala gol atan çocukların büyümüş de bunu yapabilmiş halidir. bu sebepten candır, canandır.
(bkz:
gel gömelim seni tarihe desek sığmazsın)
(bkz:
seviyoruz seni seviyoruz)
ve son olarak;
(bkz:
sen başkalarına benzeme sakın)