gençler hatırlamaz, ılgaz üstad'la bugün vadi istanbul'un bulunduğu arsada ateş yakar, peynir tenekesi üzerinde karaköy'den toparladığımız midyeleri pişirirdik.
bir gün hafif toparlak, sakallı bir vatandaşla saçları rüzgarda dans eden bir abimiz peynir tenekemizi ödünç istediler. ılgaz başkan durdu, hafif mayyoşluğun verdiği o edayla, tabi güzel kardeşim kullanabilirsiniz dedi. adının
emre lob olduğunu öğrendiğimiz toparlak, sakallı abimiz siz bunları mı yiyorsunuz dedi... ben size güzelliği getireceğim diyerek saçları rüzgarda dans eden abimizin koluna girip uzaklaştı.
ılgaz başkan'a dedim, vaz geç abi şu meretten, gel sana hep termosumda taşıdığım çaydan vereyim. cebimde bulunan kıtlama şekeri de uzattım... başkan bana çok kötü baktı... az sonra
emre lob ve saçları rüzgarda dans eden abimiz yanlarında sarıyer'den çözdükleri boğaz lüferiyle geldiler.
hepsini eve ben bıraktım... çevirmeye takılmazdım öyle ben...
bu da böyle bir anım...