1
özelde galatasaray teknik direktörleri, genelde bütün takımların teknik direktörleri için söylenen "güven" ama bir o kadar da "kaçış" cümlesidir. gelişen dünyada teknik direktörlük çok da matah bir şey değil. yani ekstra bir akıl, zeka gerektirmiyor. eski zamanlarda teknik direktörlerin yükü ağırmış: takımında istediği oyuncuları kendi seçer, gerekirse transfere bizatihi karışır, antrenmanları kendi yaptırır, hepsinin sorunlarıyla ilgilenir, rakibini analiz eder, hafta boyunca futbolcularını maça hazırlar v.s şimdilerde scout var, kondisyoner var, neredeyse her büyük takımda oynayan oyuncunun özel psikologu var, maç analiz ekibi var, var oğlu var. haliyle şimdiki zamanda teknik direktörlerin görevi, elindeki kadroyu etkin kullanıp maç içerisinde oyunu okuyarak gerekli müdahaleleri yapmaktan maada bir şey değildir.
futbol, dünyanın en büyük sektörlerinden biri olmasına rağmen haddinden fazla basit olan bir spordur. bu basitliğinden dolayı da çok büyük zeka gerektirmeyen, biraz futboldan çoğu kişi benzer ve doğru yorumlar yapabilir. işte iki senedir körü körüne okan hoca'ya güvenen kişiler hariç nerdeyse akıl baliğ bütün galatasaray taraftarları orta sahada torreira'nın yanına mutlaka defansif yönü kuvvetli bir oyuncunun olması gerektiğini söylüyor. okan hoca halinden memnun olacak ki baskı yapıp böyle bir oyuncuyu aldırmak için ısrarcı olmuyor. ilk senesinde oliveira, ikinci senesinde de aynı bölgeye benzer tipteki kerem demirbay'ı aldırmışsa kafasındaki sistem farklı demektir. peki o sistem iş yapıyor mu, hayır yapmıyor. iki sezon şampiyon olmak mesele değil, çünkü türkiye liginin anlamlı bir değeri yok. senin "üç büyükler" dediğin takımlardan biri sparta prag'dan 4, diğeri club brugge'den 5, diğeri google'a bakmadan adını yazamayacağımız takımdan 6 yedi. hem de aynı sezonda. o yüzden ölçüt bu ligde kazanılan şampiyonluk olamaz. geçen sezonki molde hatta zalgris maçından başlayarak, bir tek bayern münih maçının ilk 70 dakikasını saymazsak her maç benzer şablonda oynandı. geçtiğimiz sezonun maç başlıklarına tek tek bakın, hep benzer yorumlar: "biz ne oynuyoruz anlayan var mı", "hoca bitir artık", "oh be sonunda bitti" v.s... ve hedef maçı dediğimiz hiçbir maçı kazanamadık. eğer manchester united kalecisi onana,her iki maçta da fahiş hatalar yapmasa belki 1 puanla şampiyonlar ligini kapatacaktık. hatta molde, kaçırdıklarını atsa belki şampiyonlar ligine bile kalamayacaktık. geçen seneden ders almayan okan hoca aynı düzene devam ederek sezona başladı ve beşiktaş'tan 5 yedik, gene ders almayıp aynı sisteme devam etti, young boys maçında hezimetten kurtulduk. aynı şeyleri deneyip her seferinde aynı sonucu almak düpedüz saçmalık. ben bu fikrimi geçtiğimiz sezonda da şu entrymde yazdım (bkz: #3791922), en ofsayt entryim oldu. ben haksız çıkayım da, bütün yazdıklarım ofsayt olsun, dert değil ama ne yazık ki zaman hiç de haksız çıkartmadı. bir kere daha söylüyorum: hocanın bildiği bir halt falan yok...
futbol, dünyanın en büyük sektörlerinden biri olmasına rağmen haddinden fazla basit olan bir spordur. bu basitliğinden dolayı da çok büyük zeka gerektirmeyen, biraz futboldan çoğu kişi benzer ve doğru yorumlar yapabilir. işte iki senedir körü körüne okan hoca'ya güvenen kişiler hariç nerdeyse akıl baliğ bütün galatasaray taraftarları orta sahada torreira'nın yanına mutlaka defansif yönü kuvvetli bir oyuncunun olması gerektiğini söylüyor. okan hoca halinden memnun olacak ki baskı yapıp böyle bir oyuncuyu aldırmak için ısrarcı olmuyor. ilk senesinde oliveira, ikinci senesinde de aynı bölgeye benzer tipteki kerem demirbay'ı aldırmışsa kafasındaki sistem farklı demektir. peki o sistem iş yapıyor mu, hayır yapmıyor. iki sezon şampiyon olmak mesele değil, çünkü türkiye liginin anlamlı bir değeri yok. senin "üç büyükler" dediğin takımlardan biri sparta prag'dan 4, diğeri club brugge'den 5, diğeri google'a bakmadan adını yazamayacağımız takımdan 6 yedi. hem de aynı sezonda. o yüzden ölçüt bu ligde kazanılan şampiyonluk olamaz. geçen sezonki molde hatta zalgris maçından başlayarak, bir tek bayern münih maçının ilk 70 dakikasını saymazsak her maç benzer şablonda oynandı. geçtiğimiz sezonun maç başlıklarına tek tek bakın, hep benzer yorumlar: "biz ne oynuyoruz anlayan var mı", "hoca bitir artık", "oh be sonunda bitti" v.s... ve hedef maçı dediğimiz hiçbir maçı kazanamadık. eğer manchester united kalecisi onana,her iki maçta da fahiş hatalar yapmasa belki 1 puanla şampiyonlar ligini kapatacaktık. hatta molde, kaçırdıklarını atsa belki şampiyonlar ligine bile kalamayacaktık. geçen seneden ders almayan okan hoca aynı düzene devam ederek sezona başladı ve beşiktaş'tan 5 yedik, gene ders almayıp aynı sisteme devam etti, young boys maçında hezimetten kurtulduk. aynı şeyleri deneyip her seferinde aynı sonucu almak düpedüz saçmalık. ben bu fikrimi geçtiğimiz sezonda da şu entrymde yazdım (bkz: #3791922), en ofsayt entryim oldu. ben haksız çıkayım da, bütün yazdıklarım ofsayt olsun, dert değil ama ne yazık ki zaman hiç de haksız çıkartmadı. bir kere daha söylüyorum: hocanın bildiği bir halt falan yok...