---
alıntı ---
izmir futbolunun üç büyüğünden biri göztepe, geçen hafta kurulan yatırım şirketi
sport republic’e satıldı. bu anlaşmaya “satış” diyorum çünkü şirket hisselerinin yüzde 70’ini devralan
rasmus ankersen’in şirketi, alt yapılar dahil göztepe’nin tüm etkinliklerinde söz sahibi olacak. anlaşmayı gerçekleştirip sadece yüzde 30 hisseyi kendinde tutan başkan
mehmet sepil’e, “bu iş için ne kadar aldınız? anlaşma, yatırdığınız parayı karşılayabildi mi?” diye sordum. yanıtı hayret vericiydi. iş dünyasında kolay kolay örneği görülmemiş en azından benim bilmediğim bir alışveriş söz konusuydu: “1 dolar bile almadım. ne euro ne de türk lirasi.” mehmet sepil’in göztepe’ye adanmışlıkla hizmet ettiğini, kulübe bir evlat gibi baktığını bildiğimden yine sordum: ”harcadığın onca para n’oldu?” açık, seçik, kesin ve net konuştu: “ hepsi de helal olsun. asla pişman değilim. taraftarlarımız da, rakiplerimiz de bilirler: göztepe borçsuz bir kulüptür. kulübü devrederken rasmus ankersen de bizi kutladı.”
rasmus ankersen, 38 yaşında. danimarka’da futbol oynarken sakatlanmış, o günden sonra işin matematiğine kafa yormuş. yazdığı kitapta yaptığı anlaşmalarda temel olarak şu mesajları veriyor; hangi işte olursa olsun en az 10.000 (on bin) saat çalışmazsanız, öğrenemez, ustalaşamazsınız. her şeyin matematiği vardır. futbolun da. sport republic’i kurarken bu kriterleri öne aldık.” diyor. sepil’in anlattığına göre premier lig’in en çok oyuncu yetiştiren kulübü kabul edilen southampton’un yüzde 80 hisselerini satın almışlar. göztepe’yi yüzde 70’le sahiplenmeleri, böyle bakınca şanslı ve başarılı bir anlaşmaya dayanıyor. sport republic, sepil’in urla’da kurduğu antrenman tesislerinde artık futbol eğitimine de ağırlık verecek. alt yapıya ayırdıkları para 7-8 milyon dolar olacak. bu kaynak, tff 1.lig’de yarışan profesyonel a takım için ayrılan paradan fazlası.
peki göztepe’yi neden seçtiler? bunun üç önemli ayağı varmış:
1. türk halkının olağanüstü futbol sevgisi,
2. avrupa ölçülerinde “büyük şehir” olarak izmir’in canlılığı,
3. göztepe aş’nin yarattığı güven duygusu ve taraftar.
sepil, önemli bir vurgu yapıyor: “bakın bu olay spor kulüpleri yasası’nın açtığı önemli bir kapıdır. yasanın eksiklerine rağmen en azından yatırımcı çeken özelliğiyle yararlı olduğunu düşünüyorum. bir de şunu unutmayalım: yıllarca duygusal davranıp kulüpleri borca soktuk, batırdık. artık akıl yolunda ilerlemeliyiz!”.
---
alıntı ---
attila gökçe