98
daha sonra başka maçta penaltı kullandığımda topu aynı yere atmaya çalıştım ama dışarı attım.
four four two dergisi’nin mart 2012 sayısında verdiği röportaj:
*biyografinizde “florya’ ya ilk geldiğimde her şey berbattı.” diyorsunuz. galiba galatasaray’daki ilk günleriniz pek iyi geçmedi. size, “yemekhanesi sanki komünizm dönemindeki üniversitelerin yemekhanelerine benziyordu” lafını söyleten neydi?
-önceki kulübüm barcelona ile burası arasında büyük fark vardı. gördüklerim karşısında şaşırmıştım. her yer darmadağınıktı. sonradan anladım ki geldiğim sırada tadilat varmış. tesisin restoranı kapalıydı alelade bir odada yemek yeniyordu. ilk zamanlar fatih hoca’yı tanıma fırsatım bile olmamıştı. bir süre sonra anladım ki fatih hoca olaya el koymuş, etrafı düzenlemekle meşgulmüş. zaten kısa süre sonra her şey yoluna girmişti
*barcelona’da ilk günleriniz zor geçmiş olmalı. ronald koeman gibi bir ismin ardından oraya gitmek nasıl bir histi?
-gittiğimde cruyff bana “barcelona’ya gelen yabancılar, ispanyol futbolculardan çok daha iyi olmalı.” demişti. üzerimde büyük bir baskı vardı ama hiçbir zaman baskıdan korkmadım. herhalde bu yüzden de kendimi barcelona gibi bir kulübe kabul ettirdim ve kaptanlığa kadar yükseldim.
*türk futboluna popescu tarzı savunma oyuncusu kavramını kazandırdınız. galatasaray uzun süre her transfer ettiği oyuncuda sizden bir şeyler aradı ama sizin gibisini bulamadı.
-galatasaray hiç dert etmesin ben çok iyi bir diyet programı uyguluyorum biraz da antrenman yapıp yakında geri döneceğim(gülüyor). tabi arkamdan böyle konuşulması beni sevindiriyor. demek ki burada çok iyi bir imaj yaratmışım ama bu başarının tek sebebi ben değilim. galatasaray’da çok iyi bir kadro yakalamıştık. iyi karakterli, kariyerli yabancılardan ve iyi bir yerli oyuncu grubundan kurulu, başarıya aç bir takımdık; ve tabi ki başımızda fatih terim gibi mükemmel bir hoca vardı. fatih hocanın kişiliği bütün futbolculardan üstündü. bu futbolcu grubunu elinde tuttu ve başarı geldi.
*bülent korkmaz sizinle oynadığı yıllarda futbolunu çok geliştirdi hatta bir bakıma yeniden doğdu. bunda önemli rol oynadığınızı düşünüyor musunuz?
- geldiğim dönemde sadece bülent’le değil, fatih ve filipescu ile de oynuyordum. hatırladığım kadarıyla 1998-99 sezonunun ilk yarısında bülent hiç 11’de forma şansı bulamamıştı. böyle olunca takımdan ayrılmak istedi; ama kendimi onunla birlikte oynadığımda iyi hissediyordum. o sırada fatih hoca’dan bülent’i tekrar oynatması için ricada bulundum. en iyi performansı onunla sergiliyordum. fatih hocanın bence çok önemli bir özelliği var: futbolcuların görüşlerini dinliyor ve doğrusunu yapıyor.
*sizi futbolculuk kariyerinizde soğukkanlılıkla tanıdık ama herhalde uefa kupası finalinde o penaltıyı atmadan önce mutlaka heyecanlanmışsınızdır.
-öyle bir anda ne kadar soğukkanlı da olsan heyecandan kanların fışkıracakmış gibi hissediyorsun. baskı o kadar büyük ki sadece tanrı’nın eli devrede. eğer topu direğin yanına vurmak istedim dersem yalan söylemiş olurum. galatasaray’dan gittikten sonra başka takımda penaltı kullandığımda topu aynı yere atmaya çalıştım ama olmadı, dışarı attım.
*top kaleye gider gitmez bir saniye bile geçmeden koşmaya ve sevinmeye başladınız. sanki atacağınızı biliyor gibiydiniz.
-topu kalenin içinde görünce süratlendim. o golden sonra bir maç daha çıkaracak kadar güçlü hissediyordum kendimi. hayatta bu tür şeyleri lafla anlatamazsınız. golü atar atmaz karımın ve arkadaşlarımın olduğu yere koştum. karım o sırada hamileliğinin yedince ayındaydı. kupayı ona ve doğacak çocuğuma armağan ettim.
*o gece yaşadığınız zaferi nasıl kutladınız?
-kaldığımız otelin altındaki bara indik. ben iki tane bira içtim, bir yandan da masaj yapılıyordu. ondan sonra erkenden yatmaya gittim. genç arkadaşlar benim yerime içmeye devam ettiler.
*hagi nasıl bir bacanak? bir araya geldiğinizde nelerden konuşuyorsunuz?
-aynı futbolculuğunda olduğu gibi çok iyi bir arkadaş, çok inatçı, her zaman yardımsever ve futbol delisi. futbol konusunda o kadar takıntılı ki bizi çıldırtıyor.
*aile ortamında çoluk çocuktan da mı bahsetmiyor?
-asla. futbol, futbol, futbol… kafamızı şişirdi! dokuz yaşındaki bir çocuğu da biliyor, 50 yaşındaki eski futbolcuları da.
*1986 yılında universitatea craiova formasıyla galatasaray’a karşı uefa kupası’nda mücadele ettiniz.
-o zaman taraftara hayran kalmıştım. bir gün o taraftar için oynayacağımı bilemezdim.
*1991 yılında gazetelerde galatasaray’ın sizi izlemeye geldiği yazıyordu.
-hayır öyle bir teklif gelmedi. psv’de oynuyordum ve hayatımdan memnundum.
*altı dil bildiğiniz, fazla uyumadığınız, italya ve ispanya’dan giyindiğiniz doğru mu?
-evet altı dil biliyorum. ayrıca lokantaya gittiğimde sipariş verebilecek, taksiciye derdimi anlatacak kadar türkçe de biliyorum. güzel giyinmeyi severim. ispanya’nın iklimine de yemeklerine de bayılıyorum. uykuyla aramın pek kötü olduğu söylenemez. her gün 7 saat uyuyorum.
*sizin menajer olarak aracılık ettiğiniz bratu, tamas ve petre transferleri galatasaray’da neden tutunamadı?
-o dönem romanya’da bizim jenerasyonun işi bitmişti ve bir dönüşüm vardı. tabi galatasaray da onlardan bizim gösterdiğimiz performansı bekliyordu; ama arada tecrübe farkı vardı. onlar direkt romanya’dan geldiler, ben ve hagi barcelona’dan gelmiştik. uyum sağlamaları elbette kolay değildi.
*2000-2001 şampiyonlar ligi çeyrek finalinde real madrid maçının devre arasında iki vatandaşınız hagi ve lucescu arasındaki kavgada kimin tarafını tuttunuz?
-kavgayı hatırlamıyorum o yüzden bir taraf tutmamışım demektir; ama ne olduysa iyi oldu maçı 0-2’den 3-2’ye getirdik.
* ikinci maçta cezanız nedeniyle oynayamadınız ve galatasaray maçı 3-0 kaybetti. siz olsaydınız skor farklı olur muydu?
-evet, onun için maçı kaybettik.(gülüyor) şaka bir tarafa real madrid çok iyi bir takımdı. ben oynasaydım belki de 4-0 kaybedecektik. bunu kimse bilemez.
*abdürrahim albayrak’ın adınızı “popesçu” olarak telaffuz etmesi size de garip geliyor muydu?
-abdürrahim bey çok iyi dostum. bana istediği gibi hitap edebilir, bu beni kızdırmaz. yeter ki bana hitap etmek istesin. bunu nasıl yaptığı hiç fark etmez. çok iyi adam.
*çavuşesku’ya ajanlık yaptığınız iddiaları uzun süre medyayı meşgul etti. bu dedikodunun aslı nedir?
-evet bu konu bir dönem tüm romanya’da gündemin birinci maddesine oturdu ama bu büyük bir yalandı. çavuşesku döneminde gizli bir istihbarat servisi vardı. kiminle çalışıp çalışmayacaklarına onlar karar veriyorlardı. dedikoduların ardından benimle hiçbir zaman çalışmadıklarına dair bir kağıt verdiler. bunu medyayla paylaştım fakat fazla ilgi gösteren olmadı.
*bir röportajınızda gizli istihbarat için arkadaşlarınız hakkında notlar yazdığınızı söylemiştiniz.
-çavuşesku döneminde gizli istihbarat yurtdışına çıkanlardan dönüşte ifade isterdi. hangi otelde yattın, ne yedin, ne içtin, kimle görüştün gibi sorular sorarlardı. ben de normal ifade veriyordum. “monte carlo’ya gittik, nice’e indik uçakla, şunu yedik” gibi. bazen ifade verirken “takım arkadaşların nasıl insanlar” diye sorarlardı. ben de iyi olduklarını söylerdim çünkü tanımıyorum diyemezsin. bunları anlattım ve basın bundan dolayı beni ajan olarak yaftaladı. romanya basını maalesef böyle. ama en önemlisi, gizli istihbarat benim bu işlere kalkışmadığımı açıkladı.
*hangi takım taraftarısınız?
-iki takım tutuyorum. tabi ilk sırada galatasaray, ikinci sırada barcelona var.
*önce alışveriş merkez yatırımı, olarak da otel yatırımınızın olduğu söylendi. ayrıca bir de kulüp başkanısınız. inşaat sektörünü seçmenizin sebebi ne? menajerliği bıraktınız mı?
-gayrimenkul yatırımlarım var. başka yatırımlarım da var. alışveriş merkezi yatırımı yaptım. şu anda romanya’da bir kriz var. tabi bu sektörde devam etmek istiyorum ama futbolda da kalmaya devam edeceğim. şu anda romanya 2.ligi takımlarından chindia targovişte takımının onursal başkanlığını ve sponsorluğunu üstleniyorum.
*hagi ile birlikte projeleriniz var mı?
-hayır, herkes kendi işiyle ilgileniyor. biz bir aileyiz ama herkesin parası ayrı(gülüyor)
*galatasaray’dan ayrılmadan önce faruk süren’in size futbol sorumlusu olmayı teklif ettiği doğru mu?
-2000 yılından lyon’dan transfer teklifi gelmişti. faruk süren, beni bırakmak istemediğini, çünkü gelecekte beni galatasaray’da daha yüksek yerlerde görmek istediğini söyledi. tam bir hafta boyunca bana kalmam için ricada bulundu; ve ben de onunla kavga edemedim çünkü ona çok büyük saygım vardı. böylece önemli bir teklifi geri çevirdim. o sırada fatih terim fiorentina’yla anlaşmıştı ben de galatasaray’la 3 şampiyonluk, bir de uefa kupası kazanmış bir oyuncu olarak değişiklik istiyordum.
*ama bir sezon sonra lecce’ye transfer oldunuz.
-nedenini söylemek çok zor çünkü orada galatasaray’da kazandığımdan daha fazla para da kazanmadım. 34 yaşıma gelmiştim ve yeni bir tecrübe istiyordum; ama sonradan galatasaray’dan ayrıldığıma pişman oldum. şimdi oturup düşündüğümde keşke futbolu galatasaray’da bıraksaydım diyorum. tabi ki bir de sarı kırmızı formayla jübile yapmak isterdim.
*galatasaray’ın yeni transferi ujfalusi hakkında ne düşünüyorsunuz? galatasaray uzun süreden sonra nihayet iyi bir stoper buldu gibi.
-ujfalusi’yi fiorentina’da oynadığı zamandan biliyorum. galatasaray’ın şu anki kadrosunun en iyi futbolculardan biri. tecrübesiyle, oyun zekasıyla harika bir oyuncu. bence de formayı sonuna kadar hak ediyor. o, galatasaray için büyük bir şans.