büyüdükçe bazı gerçeklerle yüzleşiyorsun ya, acı gerçeklerle; ilkokul yaşlarımdaki gibi saf bir şekilde futbolu sevmeyi, izlemeyi özledim ben. şimdi öyle mi? her şey paraymış meğerse, spor ikinci plandaymış. kurumlar ve şahıslarda bu yolda her şeyi yapabilirlermiş. taraftar dediğin ne ki? forma alsın, bilet alsın, para verdiği yetmiyormuş gibi üstüne bedavaya da desteklesin, bağırsın. allah'tan şampiyonlar ligi var da, biraz da olsa "damıtılmış futbol" izleyebiliyoruz.
kurufasulye-pilav! yurtdisinda yasayanlar anlar halimden. ayrica bu baslik nasil silinmemis hala anlamadim!
233
tabi ki her galatasaaray'lı özler hagi'yi jardel'i daha nicelerini ama benim özel olarak özlediğim, çocukken kahvenin dışında, perdeden bir aralık bularak, kahve sahibi tarafından yakalanmak korkusuyla galatasaray maçlarını izlediğim günlerdir.
golden sonra kale arkasındaki tellere tırmanan futbolcu...
238
didier drogba. ne alaka diyenler olacaktır ama harbiden ben drogba'yı şimdiden özlüyorum. sevdiceği yanındayken bile onu özlüyor olmanın ne demek olduğunu bilmeyenler anlayamaz bu duyguyu.
"marshall boya" sponsorlu çubuklu forma... nedendir bilmem belki de o forma altında bunca başarılar yakaladığımız için, belki de ilk formam o sezonlarda giyilen forma olduğu için.