geçen sezondan beri takip ettiğim, etrafımdakilere de zorla ettirdiğim
* takım. "filanca takımı yendik" laflarımdan, msn iletilerimin takımımız ve oyuncularımızla ilgili olmasından gına getirip "manyak mısın olm" şeklinde tepki verenlerin dün akşam şampiyonluğu kutlama mesajları atması ayrı bir güzellikti kendi adıma.
şu anda takım bünyesinde bulunan 15 oyuncunun 9 tanesi bu sezon takıma dahil oldu. pelin, sevda ve beril'i ayrı bir köşeye alırsak geçen sezondan kalan ve düzenli süre alan üç oyuncu kalıyor geriye; ışıl, esra ve sophia
*. böylesine bir değişim içinde başlandı sezona. gerçekten çok iyi oyuncular bir araya getirildi, takımın başında da
cem akdağ gibi bir hoca vardı. nitekim cumhurbaşkanlığı kupası muhteşem bir start oldu. koyulan "4 kupa" hedefini hayal olarak görenleri fikrinden caydıran bir oyunla kupa kazanıldı. lige samsun süprizi ile başlanınca ortaya salınmak için hazır bekletilen "acaba"lar anında meydana çıktı. ligde dalgalanmalar olsa da avrupada firesiz devam ediliyordu ama türlü homurdanmalar kamuoyunda dolanıyordu. takımdaki yeni oyuncu sayısı kimsenin aklına gelmedi.
eleştirdiler de eleştirdiler. ruhsuz dediler, çok havalandılar dediler; dediler de dediler. onlar sadece işlerini yaptılar. şube içinde bir takım "işler" döndü, huzursuzluklar gözle görülecek hale geldi, onlar yine sadece işlerini yaptılar. bir sezon içinde dört kere teknik direktör değiştirildi,
zafer kalaycıoğlu rezaleti yaşandı, onlar yine sadece işlerini yaptılar. 3 yedilerse 5 attılar, 10 yedilerse 20 attılar; oynadıkça oynadılar. ve dün akşam yine işlerini yaptılar, muhteşem bir galibiyetle kupaya uzandılar.
ercan taner'in deyimiyle "haykırıyorum, bağırıyorum, sevinçten çıldırıyorum" ve göğsümü gere gere söylüyorum: onlar artık avrupa şampiyonu.
türk sporunda ilkleri yapmak, hele ki öncüsü ve lokomotifi olduğu bayan basketbolunda böyle bir ilke imza atmak galatasaray'dan başkasına yakışmazdı zaten. bunun haklı gurur ve sevincini yaşadılar. hopladılar, zıpladılar. tabirin tam karşılığıyla "çocuklar gibi şen"diler. okan hoca maçtan sonra "bir kere bile dua edenlere kadar herkese teşekkür ediyorum" dedi.
hakan şükür'ün 2006 yılındaki şampiyonluk gecesinde söylediği gibi "çok dua ettik çok" ve tanrı bizlere sezon boyunca takip etmeye çalıştığımız takımımızın o mutluluklarını da takip etmeyi nasip etti.
adnan polat'tan ahmet dedehayır'a, müge erdem'den mihriban oğuz'a, cem akdağ'dan okan çevik'e, hakan acer'den masör zerrin hatacikoğlu'na, sophia young'dan pelin küccük'e kadar bütün takıma ve yönetime böyle bir mutluluğu ve ilki bizlere yaşattıkları; şu keyifsiz dönemimde bile bir gece uykuya mutlu dalıp sabah gülümseyerek uyanmama neden oldukları için bile kucak dolusu teşekkürler. kalan diğer iki kupayı da alacaklarına inanıyor, müsait bir zamanda izmir'e de bekliyoruz kendilerini.
*