• 55
    --- alıntı ---

    sarı lacivertliler, jasikevicius hamlesiyle hedef ve vites yükseltti. herkesin aklından geçen ise tartışmasız f4. yapabilecek güçlerinin olduğuna katılıyorum ama efes pilsen'e nazaran daha fazla beklenti içinde olduklarından dolayı baskı altında oynayacaklar top 16'yı. grupta olympiacos net favori, arkasından gelecek takım kim olacak? bu sorunun cevabı fenerbahçe ülker'i işaret etse de, zalgiris kaunas'ı asla hafife almamak gerekir. ayrıca valencia'nın başındaki ismin, svetislav pesic olduğu unutulmamalı. eğer zalgiris içerde fenerbahçe ve olympiacos'u devirirse o zaman grubu 2. bitirir. bunu yapmaları çok zor, özellikle de olympiacos ayağını ama bu sene ki form durumları fenerbahçe'yi tetiklemeli. fenerbahçe için kader maçları 2 zalgiris maçı ve valencia deplasmanı. buraları kayıpsız geçmek zorundalar.

    --- alıntı ---

    http://thisisthebesttillwedobetter.blogspot.com/...roleague-top-16.html
  • 56
    bu kuralar sonucu buraya kadarmış öyküleri. yolun sonu göründü bunlara. sezon sonunda bir de biz haklarından geldiğimiz zaman yumuşacık olacaklar, kibirlerinden zerre kalmayacak.

    edit: zoruna gidenler ofsaytı basmış bu entry e. nerede şimdi ülker, hani nerede eurolig'de final-four a kalacağını, hatta avrupa şampiyonu olacağını söyleyenler.
  • 57
    2. olarak gruptan çıkacaklarını düşündüğüm takım. 4. torbadan partizan yerine valencia'yı seçmeleri büyük şans. malum partizan 22.000 kişilik salonuna geçiyor, o salondan galibiyet çıkarmak hiçte kolay olmayacak. 1. torbadan maccabi gelseydi daha iyidi diyebilir fenerbahçeliler ama maccabi şu an euroleague'nin en sağlam basketbolunu oynuyor bana david blatt önderliğinde. valencia'yi efes karşısında izledik, kağıt üzeerinde iyi bir kadroya sahip olsalar da sezon başından beri takım olamadılar, bu süreçte koçlarını da değiştirdiler falan. ayrıca fenerbahçe'nin valencia karşısında ciddi bir guard avantajı olacaktır jasi-ukic, cook-de colo ikilisine rahatlıkla üstünlük sağlayacaktır. ancak javtokas fenerbahçe'ye sıkıntı yaratabilecek bir uzun.

    zalgiris ise daha tehlikeli bir takım. litvanya ekolü de klüp seviyesinde her zaman sıkıntı yaratır bizim takımlara. zalgiris'te de yazın litvanya milli takımında dünya 4.sü olan delininkaitis, kalnietis, pocius gibi isimler var. ancak fenerbahçe'de de litvanya ekolünü en iyi bilen jasikevicius olacak, en büyük avantajları o olacak.
  • 58
    --- alıntı ---

    basketbolda orta oyunu

    basketbolda tüm ülkenin gözü önünde şaşırtıcı, düşündürücü, trajikomik bir oyun oynanıyor.

    oyunun başrol oyuncularından biri fenerbahçe. adeta gövde gösterisi yaparak bir dayatmada bulunuyor, otoriteye ayar veriyor! diğeri ise basketbol federasyonu. kendi koyduğu kuralları hiçe sayıyor. fenerbahçe'nin baskısı karşısında en ufak bir direnci gösteremiyor. etik olmayan, doğru olmayan, talimatlarıyla çelişen, tehlikeli ve tartışmalı bir karara imzasını atıyor.

    olayı çoğunuz biliyorsunuz. beşiktaş ile oynanan maçtan sonra, dopingle mücadele komisyonu'nun görevlileri, fenerbahçe bayan basketbol takımı oyuncularından penny taylor ile hana horakova'dan numune almak istiyor. ortalık karışıyor. sporcular numune vermeye yanaşmıyor. buna, hacettepe doping merkezi'ne güvenmediklerini gerekçe gösteriyorlar. araya bir dolu kişi giriyor. sporcu avukatı, kulüp yöneticileri, görevli görevsiz bir dolu kişi. tartışma büyüyor. sonuçta fenerbahçe'nin dayatması üzerine basketbol federasyonu, numunelerin hacettepe yerine köln'e gönderilmesinin garantisini veriyor. krizin ilk aşaması aşılıyor.

    aslında yanlışlar zincirinin ilk halkası bu aşamada oluşuyor. çünkü kurallar gereği sporcunun numune verme aşamasında itiraz hakkı yok. dopingle mücadele kuralı ihlallerinden biri, bu eylemi içeriyor. madde 5.3'e göre örnek vermeyi reddetmek ya da örneği vermemek iki yıllık bir cezayı öngörüyor. numuneyi alacak ekip, sporcuların tepkileri karşısında bir tutanakla durumu belgeleseler, numune almaya gerek kalamadan iki yıllık bir ceza gündeme gelecek. bu yapılmıyor. fenerbahçe adının gücü ilk orada devreye giriyor!

    hadi bu konuda tolerans gösterildi diyelim. kurallar doping kontrolü sırasında bulunacakları belirlemiş. kontrol görevlileri, kontrole çağrılan sporcular, sporculara eşlik eden bir kulüp görevlisi, dopingle mücadele komisyonu üyeleri, karşılaşmanın teknik komiseri, gerekli durumlarda sporcularla iletişimi kurabilecek bir çevirmen. ancak gelin görün, görevli görevsiz bir sürü kişi, o mekanda yer alıyor. yani bir ihlal de o aşamada yaşanıyor.

    hadi onu da hoşgörüyle karşılayalım!

    anti-doping madde 6.1'e göre analizin hangi laboratuvarda yapılacağına karar verme yetkisi türkiye basketbol federasyonu dopingle mücadele komisyonu'na ait.

    oysa komisyonun fenerbahçe ile yapılan pazarlıktan da kulübe verilen garantiden de haberi yok! federasyon başkanı turgay demirel, fenerbahçe'nin talebine karşı çıkmak istemediğinden olacak, komisyonu hiçe sayarak inisiyatif kullanıyor.

    sonrasında ise fenerbahçe'nin dayatması doğrultusunda numunelerin köln'deki merkeze gönderilmesi federasyon kurulu kararıyla yeniden alınıyor.

    dopingle mücadele komisyonu, yine devre dışında. daha doğrusu komisyon etik bulmadığı için bu uygulamaya zaten karşı çıkıyor. komisyon başkanı prof. dr. turgay atasü, istifasını gönderiyor. demirel tarafından güçlükle ikna ediliyor.

    konunun bu noktaya gelmesinin gerisinde istanbul üniversitesi maçından sonra yapılan kontrolde diana taurasi'de yasaklı madde çıkması yatıyor. önce a, sonra da b numunesi pozitif çıkan taurasi'nin idrarında modafinil'e rastlayan hacettepe merkezine fenerbahçe cephesinde niyeyse güvenilmiyor.

    modafinil, wada tarafından 2004 yılında yasaklı madde kapsamına alınan bir uyarıcı. kıtalararası seyahatlerde oluşan jet-lagı önlemesiyle bilinen, pilotların ve astronotların ara sıra kullandıkları, bisikletçi david clinger, sprinter kelli white'nin de ceza almalarını sağlayan ve şimdilerde ülkemizde revaçta olan bir madde.

    ilginç olan nokta, bu maddenin nba'de de, nba women'da da yasak kapsamında bulunmayışı. geçmişte nba women'da phoenix mercury formasını giyen diana taurasi, kim bilir belki de wada tarafından yasaklı listesine alındığını bilmediği için modafinil'i kullanıyor. söz nba'den açılmışken önemli bir hatırlatmayı yapmakta yarar görüyorum. hem nba'de hem de nba women dopingle mücadele konusunda wada ile kıyaslanmayacak ölçüde toleranslı hareket ediyor. mesela 1983 yılından itibaren yasaklı listesinde yer alan ve kuruluşundan sonra wada'nın üzerinde büyük bir hassasiyetle durduğu stereoid grubundaki ilaçlar, nba'de bundan sadece 11 yıl önce dopingle mücadele kapsamına alınmıştı. o da yasaklamanın ilk seferinde 5, tekrarında 10, devamında 20 maçlık cezayı öngörerek. yani nba doping kurulunda adeta dostların alışverişte göreceği türden yasaksavarlığı tercih ediyor!

    bu durumdan dolayı nba kökenli oyuncuların, en azından belli bir bölümü wada kurallarının benimsendiği ülkelerde, bir anlamda potansiyel bir tehlike olarak dolaşıyor.

    yeniden asıl konumuza dönelim, fenerbahçe'nin karşı çıktığı hacettepe merkeziyle devam edelim. bu merkez yıllardır faaliyet göstermiyor. kısa bir dönem, wada tarafından akreditasyonu askıya alındı. yılda 3 binin üzerinde kontrol yapıyor. gerek teknolojisi gerekse deneyimli kadrosuyla şu an dünya ölçeğinde faaliyet gösteren 35 merkez içerisinde en iyilerden biri olarak biliniyor. wada'nın periyodik kontrollerinden büyük bir başarıyla çıkıyor. wada her yıl, tıpkı diğer merkezlere de gönderdiği gibi hacettepe'ye 20 ayrı örnek iletiyor. bu örneklerin yalnızca hangi yasaklı maddeyi içerdiğini değil, o maddelerin hangi miktarda olduğunu da test etmesini istiyor. hacettepe, bu testlerden yüzde yüzlük bir başarıyı tutturarak çıkmış bir merkez. yetmiyor, wada, türkiye'de herhangi bir spor dalında, herhangi bir sporcunun örneğiymiş gibi, araya karıştırma yöntemiyle çok özel numuneleri de bu merkeze dolaylı olarak iletiyor. hacettepe'nin son dönemlerdeki performansı bu anlamda da üst düzey.

    yani hacettepe'de sorun değil, bir yüz akı tablosu var.

    ama basketbol federasyonu, bunu da görmezlikten geliyor. çünkü fenerbahçe öyle istiyor!

    peki aynı fenerbahçe'nin futbol dahil, diğer branşlardaki sporcu numuneleri nereye gidiyor? tabii ki hacettepe'ye.

    şu çelişkiye ibretle bakın. basketbol federasyonu son 3,5 yıldır, kısa bir ara hariç numuneleri hacettepe'ye gönderiyor. sonuçlarda herhangi bir sorun yok! ancak emir büyük yerden gelince, bu politikasından, istisnai olarak vazgeçiyor! istisnai olarak diyorum, çünkü aynı maçta beşiktaşlı oyunculardan alınan numunelerin gönderildiği adres de hacettepe!

    böyle bir şey olur mu demeyin!

    turgay demirel isteyince, daha doğrusu fenerbahçe'den talimat gelince bal gibi oluyor işte!

    bu uygulama etik mi?

    bu boyun eğme doğru mu?

    bu standart dışı hareket, aynı maçtan sonra alınan numunelerin birinin başka, diğerinin başka merkezlere gönderilmesi yöneticilik duruşu mu?

    kendi kurallarını yok saymak, dopingle mücadele komisyonu'na rağmen, fenerbahçe'nin talebini onaylamak, zevahiri kurtarmanın ötesinde yoksa bizlerin algılayamadığı bir durum mu?

    fenerbahçe'den değil de sözgelimi istanbul üniversitesi'nden benzer bir dayatma gelse, basketbol federasyonu aynı hoşgörü içerisinde olur mu?

    bu soruların cevabını sizlerin takdirlerinize sunuyorum.

    bizde çok anlamlı bir laf vardır: "bükemediğin bileği öpeceksin."

    ne diyelim... helal olsun fenerbahçe'ye!

    dayatıyor, yaptırıyor... uzatıyor, öptürüyor!

    --- alıntı ---

    http://www.zaman.com.tr/...sketbolda-orta-oyunu
  • 60
    nasıl biz zamanında efes'in galibiyetleriyle büyüdük ise yeni nesilde bunların galibiyetleriyle büyüyor ve bu sayede sempati kazanıyorlar. türk basketbolunun tümüyle(medyasıda dahil) aziz yıldırım'a devri sonucunda diğer takımların(efes) şampiyonluk şansı ne yazık ki 3-4 yılda bir ligi renklendirmek adına ve sus payı niyetine kurgusal bir olaydan ibaret olacak.
  • 62
    ülker gibi ana sponsoru alıp üstüne fenerbahçe'nin bütçesinin birleşmesiyle takır takır basketbol oynamaktadırlar. unutulmasın ki euroleague'e katılım hakkını ülkerden almaları oyuncu kalitesini ve bütçeyi olumlu etkilemiştir. bizde cafe crown gibi ürün sponsoru yerine türk telekom gibi ana firma sponsorluğu bulabilirsek bizimde onlardan eksik bir yanımız kalmaz.
  • 64
    adım gibi eminim 20 ocak 2011 olympiakos fenerbahçe basketbol maçında çılgın atıp yendileri olympiakos'a evlerinde yenilecekler. fenerbahçe ülker geçmiş yıllardaki hatalarını bir kenara bırakırsak daha bu sene atılım yapan bir takım. ben gruplarında zalgiris'in onlara sürpriz yapabileceğinden bahsederken onlar olympiakos'a sürpriz yaptı. bu galibiyet onları muhtemelen f8'e taşır ama fazlasını yapabileceklerini sanmıyorum. f4 yapı taşları daha bu sene birleşmiş bir takım için çok zor, ayrıca oldu ki f4 oynadılar; o seviyede basketbol oynamak klasik manada güven özveri tecrübe gerektireceğinden, şampiyon olurlar demek çok zor.
  • 65
    fenerbahçe ülker fenerbahçe ülker dünyayı yener. galatasaray cafe crown'a gelince pıssttt diye söner.

    tanım: 2010-2011 sezonunda deplasmanlarda avrupa'nın önemli devlerini devirmiş takımdır. galatasaray gafe crown ise avrupa'nın tüm diğer devlerinin aksine armasının olduğu yerde umut olduğunu ispatlamış ve rakibini güzel bir oyunla mağlup etmiştir.

    (bkz: 29 aralık 2010 galatasaray fenerbahçe basketbol maçı)
  • 68
    olmayacaktır kesinlikle, ülker takımının final-four görmesi hayaldir. barcelona ve olympiakos maçlarını izlemiş biri olarak söylüyorum bunları. karşılarındaki rakipler varmıydı, yokmuydu gerçekten belli değildi. ayrıca barcelona ile istanbul'da yaptıkları maçta gerçek yüzlerini de gösterdiler. ülker gerçek performansını gösteren takımlara karşı direnç gösteremiyor. tabi ki gayet iyi yaptıkları savunma ve coach farkı ile gününde olmayan takımları deplasmanda dahi yenebiliyor ama bu yetmez euroleague'de final four için.
  • 74
    final 8'e çıkacaklar yüksek ihtimalle, zor maçları kazanabildiklerini de gösterdiler ama şampiyonluğun çok zor olduğunu düşünüyorum. euroleague ayrı bir ortam, kısa sürede kurulan takımların büyük başarı elde etmesi zor. fenerbahçe ülker koçlarının ve oyuncularının yeni olmasına rağmen çok iyi uyum sağladı. en iyi sezonları bu ama zaman lazım. ettore messina'nın real madrid'i bile bunu gösterdi.

    kazanabilirler mi? imkansız değil, sonuçta çok zor deplasmanlardan çıktılar. ama devamlılık göstermek zorundalar en yukarısı için.
  • 75
    final fouru konuşmak için bence kendileri için. ha yaptıkları kesinlikle büyük bir iş aman diyim "fanatik herif takdir etmeyi de bilmiyo" düşüncesine kapılmayın ancak özellikle pota altında hala bir soru işaretleri var. mirsad büyük tecrübe ama artık yaşlandı, katkısı istikrarlı olarak gelmiyor. eh may beklenen katkıyı veremedi * lavrinovic de o sertliğe cevap verebilecek bir isim değil bence. ki dünkü maçta bunu gösterdi. elde bir tek kaya peker kalıyor ki onun da performansı inanılmaz arttı vidmar'ın sakatlığından sonra, bir nevi süpriz oldu diyebiliriz.

    ayrıca dün gördük ki saras henüz sisteme adepte olmuş değil, dün de attığı üçlük dışında çok sırıttı. özellikle daha ilk oyuna girdiği dönemde 3 top kaybı falan yaptı ki hiç kendisine yakışmayan hatalardı.

    dünkü maçta da olimpiakos anlam veremediğim bir şekilde savunmada çok aceleci davrandı. bi' final 4 ortamında böyle savunma yapacaklarını hiç sanmıyorum. maçı biraz erken koparmak ve öne fırlamak istediler ancak fbü muhteşem bir sabırla çok iyi hücum etti.

    bir de tecrübe eksikleri çok önemli. buralarda daha önce hiç bulunmadılar ve bu ilerleyen turlarda özellikle top 8'de önlerine çıkacaktır. maç sonlarında elleri ayaklarına dolaşabilir.

    artıları da var hatta artıları çok daha fazla, onları da kısaca şöyle geçeyim;

    -roko leni ukic inanılmaz bir mental olgunluğa ulaştı. hayranlıkla izliyorum.
    -"savunmacı" olarak kullandıkları * isimlerden hücum katkısını da alıyorlar, bu da onların beş kişiyle hücum edebilmelerini sağlıyor. sada tarzı, caner topaloğlu tarzı bir oyuncuları yok.
    -spehija inanılmaz bir hoca. savunma sistemine saygı duymamak elde değil. özellikle pick-and-roll savunmasını pek yapamayan takımın dün spanoulis teodosic papaloukas'ın pick-and-rollerine nasıl cevap verdiğini görünce saygım bir kat daha arttı kendisine.
    -önemli bir seyirci avantajları var, muhtemelen bundan sonra sinan erdem tıklım tıklım olacaktır.
    -marko tomas ligde pek etkiliyeci performanslar göstermese de euroleague'de inanılmaz bir katkı veriyor. takımı dün uzun zaman taşıyan isimdi, olimpiakos gibi bir deplasmanda.
    -herşeyden önemlisi takım olarak savaşıyorlar. "ben savunma yapmam aebbii, ben yıldızım" tarzı bir oyuncuları yok. (bkz: igor rakocevic)
App Store'dan indirin Google Play'den alın