• 8162
    bu memlekette algı her şeydir. şu anda gösterdikleri tavrı avrupada yapamazsın. ligin değerini düşürüyorsun deyip ezerler seni.

    kaç maç son dk golleri ile kazanıldı. kaç maç çok ciddi hakem hataları ile penaltı verilerek kazanıldı. kaç maç kötü oynadılar.

    bunların hepsi olur dersin. burası türkiye. lâkin sessiz kalmak da erdemlik göstergesidir. kaybeden yoluna bakmalı. doğru olan da buydu. biz iyiyiz onlar kötü demek büyük ahlaksızlık.

    yolları yol değil. hiç ileri gidemezler. bu camianın düzelmesi zor.
  • 8167
    sürekli galatasaray'dan daha iyi kadrosu olduğu vurgulanan takım. ama 23-24 sezonunda galatasaray futbol takımıyla ne aynı yollardan geçtiler, ne aynı zorlukları yaşadılar. hadi kayırıldıklarını şike yaptıklarını ters algıyla unutturmuş olsunlar. ama galatasaray ön elemeli telafisi bile olmayan şampiyonlar ligi sürecinden yıpranarak geçerken fenerbahçe avrupa'da rotasyon yapıp ligde 5. vitese takıyordu. gilloise ve olympiakos maçları gelinceye kadar aslında avrupa maçları yoktu. ne zaman bu iki vasat avrupa takımı onları yıprattı. orada da ligde puan farkı 6 puan oluverdi ve üstüne takımları sakatlıklarla patladı. fenerbahçe şampiyonluğu aslında o süreçte gayri resmi olarak kaybetmiş oldu.

    şimdi 24-25 sezonunda şampiyonlar ligine katılabiliyorsa katılsınlar. katılamayacaklarını biliyorum ama en kötü avrupa ligine kalsınlar. rotasyon yapmadan bir boylarını görelim. o zaman göreceğim ben kadro genişliğini de kadro kalitesini de hocalarının adam yönetme becerisini de.

    biz avrupa yüzünden sezon içerisinde kabuk değiştirdik. çünkü çok yıprandık. bakmayın şimdi temposuzluğumuz eleştiriliyor. ama o takım şampiyonlar liginde 115 km koşturup bayern'e 3.00 xg gol fırsatı yakalıyordu. boey, davinson, zaha, 10 numara kerem, 6 numara kaan. sert bir takımdı şimdiye göre. ama bu sertlik avrupa için lazımken ligde de salt yetenek lazımdı. mertens, demirbay, köhn, ziyech takıma adapte oldu. bu yetenek işini çözünce de ligde galibiyet rekorları geldi. ama dediğim gibi bir paradoks var. sparta prag maçlarında görüldü ki bu takım tempo olarak avrupa standartlarında değildi. bu sefer lige adapte olurken avrupa'ya adapte olamadık.

    işin yanisi, avrupa işi iki ucu sivri bıçak gibi. avrupa seni geliştiriyor, zor maçları oynamanı öğretiyor. ama ligde aynı tempoda devam etmen mümkün olmadığından ligde de patlatıyor. bu ikisi arasında dengeyi tutturmak ise asıl mesele oluyor.

    0-1'lik derbi yenilgisini çok düşündüm neden galatasaray bu kadar aciz kaldı diye. * tamam rehavet, kibir etkendi ama galatasaray sparta prag maçlarından sonra ilk defa kendi ayarında bir takımla oynuyordu. fenerbahçe ise bu süre zarfında çok daha test edildiği zor maçlar oynamıştı. biz gittikçe yumuşak bir takım olurken onlar daha sert oluyordu. aradaki fark bundan kaynaklandı. galatasaray hala daha kaliteli takım ama zor maçın dinamiklerine aykırı bir onbirle sahaya çıktı. bunun farkında değildik sanki.

    velhasıl bu iş burada bitmedi. seneye bir daha görüşeceğiz bunlarla. transfer işleri zordur, transferin üstüne takım kimyası yakalamak daha zordur. fenerbahçe makyajlı ve abartılı olsa da iyi kadro oluşturdu. galatasaray'ı da transferleri değil iskeleti kurtardı. o iskelete nokta adamlar koyarsak 5. yıldız gelir diye düşünüyorum. ve maalesef yine 90 puanlar gerekebilir bu hormonlu fenerbahçe'ye karşı. galatasaray zannedilenin aksine yetenek farkıyla aldı ligi. eğer oyun ve fizik farkı olsaydı iki maçta da fener'i yenerdi.
  • 8168
    bu aveller önce aynı anda 4 kulvarda yarışmamak için bilerek kupadan elendiler, daha sonra avrupa önemli diye süper kupadan çekildiler, ondan sonra aman sakın ligde geri düşmeyelim deyip alenen avrupadan elendiler ve son olarak malum ligde de ellerine aldılar kupanın sapını.

    bu kadar kafasız ve kalitesiz bir camia dünya tarihinde yok. hepsini geçtim 3 maça avrupa kupası alma ihtimalleri vardı ve ellerinin tersiyle geri ittiler. futbol tarihinde alınan en aptalca karar olabilir.
  • 8169
    iki senedir futbolculara inanılmaz paralar döktüler. önce dünya parayla jesus'u getirdiler sonra dünya parayla jesus'u gönderdiler. bu sene de en errrkek müslüman karakterli semihacı iso geldi. bunlar 2,222 ve 2,605 gibi iyi ortalama puanlar yaptılar. yaptıkları şikenin, haksızlığın, terbiyesizliğin haddi hesabı yok.

    gel gelelim galatasaray, tüm bu para, emek, pislik ne varsa hepsini boşa çıkardı. hepsi itibarsızlaştı veya kovuldu.

    gerçek şampiyon falan diye zırvaladıklarına, kuyruğu dik tutmaya çalıştıklarına bakmayın. hepsi içten içe yanıp kavruluyor. şampiyon olmadan geçen 11 sene olacak. müstehak bunlara, beter olsunlar.
  • 8173
    sezon boyu maçlarını izlemesek, hakemleri her maç nasıl sindirmeye, baskı altına almaya çalıştıklarını, hakemlere maç içinde nasıl zorbalık yaptıklarını, nasıl korkutmaya çalıştıklarını görmesek, rakipleri her maç nasıl biçtiklerini, süper ligin en kasap takımı olduklarını ve oosterwolde, djiku gibi en kasap oyunculara sahip olduklarını görmesek, normal değil kırmızı kartlık faullere kimi zaman sarı kart verildiğini kimi zaman hiç kart verilmediğini görmesek, her iki maçın birinde penaltı kazandıklarını, bu penaltıların çoğunu son dakikalarda kazandıklarını görmesek, bu penaltıların birçoğunun haksız olduğuna şahit olmasak, futbolcularının hakemlerin sindirilebildiğini ve kendi lehlerine davranmak zorunda olduklarını düşündükleri için sürekli, özellikle ihtiyaç anlarında diğer takım oyuncularına oranla çok ciddi bir farkla kendilerini ceza sahasında yerlere attıklarını, komik hallerde penaltı kovaladıklarını görmesek, her süper lig maçında crespo'nun, osayi'nin, irfan'ın yerde yatıp dakikalarca vakit geçirdiğini bilmesek, hatta irfan'ın bir konferans ligi maçı sonrası bunu stratejik sebeple yaptığını belirttiğini duymasak, her hafta birilerine tekme tokat dalan oyuncuların bu tekme tokatlara ceza verilmemesi dolayısıyla birilerini dövdükleri için övünebildiklerini görmesek, karşılarındaki rakiplere kaç defa kırmızı kart verildiğini, rakiplerinin kaç defa sarı kartla sindirildiklerini görmesek, neredeyse her hafta aynı var hakemleriyle oynadıklarını görmesek, o var hakemlerinin kaç defa fenerbahçe aleyhine devreye girmeleri gereken pozisyonlarda devreye girmediklerini görmesek, çıkarılan var kayıtlarının tamamı yayınlandığında nasıl hissiyatların konuşulduğunu duymasak, zamanında derbide feghouli'nin faulünü vermeyen, alanyaspor maçında galatasaray aleyhine çok kötü performans gösteren ali palabıyık gibi hakemlerin yalnızca fenerbahçe maçında kötü yönetim göstermeleri halinde nasıl hakemliklerinin bitirildiğine şahit olmasak, derbide dahi samet'in koluna verilmeyen penaltının ardından sezonun en bariz ikinci penaltısının rakiplerine verilmemiş olduğunu görmesek, o maçın hakeminin o kötü hakem yönetiminin ardından sonraki derbiye de atanmış olduğunu görmesek, tff'nin kendi lehlerine daha önce olmamış şekilde bir avrupa maçı sonrası karagümrük maçını ertelemeyi teklif ettiğini duymasak, her maç hakemlere küfürler eden tribünlerin neredeyse ceza almadığını görmesek, o küfürlere gözlemcilerin dahi eşlik ettiğini görmesek, başkanlarının daha bir sene önce mevcut tff başkanını övdüğüne şahit olmasak, yine başkanlarının henüz birkaç sene önce hakemlerin hata yapmasının çok doğal olduğunu ifade eden bir bildiri yayınladığına şahit olmasak, kendilerine karşıt olduğunu söyledikleri bu sene neredeyse her maçı kazandıklarını görmesek, kaybettikleri tek maçta maçın hakeminin nasıl fenerbahçe lehine bir yönetim sergilemiş olduğunu izlemesek, çok istedikleri yabancı var hakemlerinin gelmesinin ardından nasıl puan kayıplarının gelmeye başladığını görmesek, en büyük rakiplerine kendilerinin tam tersi şekilde nasıl defalarca kez penaltılarının verilmediğini görümesek, en büyük rakiplerinin her şeye rağmen kendilerinin aksine hakemlere oyun içinde çok daha az tepki gösterdiklerini, çok daha fazla oyunun içinde kaldıklarını, oyuncularının kasaplık yapmadığını, hakemleri tehdit etmediklerini, sadece oynamaya çalıştıklarını, dolayısıyla daha az sarı kart gördüklerini ama maça etki edecek kararlar bakımından aleyhlerine çok daha fazla, lehlerine ise çok daha az karar verildiğini görmesek,

    türk futbolunda kendilerine karşı bir yapının olduğuna inanacağımız kulüp.

    üstteki çoğaltılabilir sebeplerden dolayı kendilerine karşı bir yapı olmadığını söyleyebiliriz.
  • 8174
    bir zenginin elinde oyuncak olan kulüp. ali koç 6 senede sadece 1 ziraat kupası kazandı elde var sıfır. normal bir ülkede 99 puan almış bir takımın hocası devam ederdi her türlü kadroyu bozmadan. şimdi mourinhonun 2 senelik maliyeti minimum 30 milyon eurodur. bu parayı hocaya veriyorsan takıma harcayacağın en az 60-70 milyon euro. elinde iyi bir kadro var ama mourinhonun oyununa hiç uygun değil. herif 3lü oynuyor ama senin ülkende 3lü oynatan idam edilmeye çalışılıyor. mou kanatlarda atlet oyuncu ister senin kanatlar tadic, irfan, cengiz. yani bunları bir şekilde kullanmak istemezse verimli oyuncuları değiştirmek isteyeceksin. galatasaray akıllı olup bu galeyana gelmemeli elinde kadroyu koruyup birkaç eksiğini tamamlayarak ilerlemeli. bu ligde 100 milyon euro ile gelecek şampiyonluğun bir anlamı yok. biz iskeleti bozmadan genç ve tecrübelileri harmanlayarak devam etmeliyiz, sürdürülebilir bir kadro kurmalıyız. bu dönemeç gerçekten çok kritik, akıllı olursak fenerin heba oluşunu izleyeceğiz gerçekten olmazsak sil baştana döneriz. kurumsal hafıza önemli. okan hoca ile uzun vadeli bir kontrat yapmak ilk yapacağımız iş olmalıdır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın