sorunu formasyon değil, formasyona uygun olmayan ve birbirleriyle de uyum sağlamakta zorlanan oyunculara sahip takım.
vitor pereira'nın hazırlık maçlarından beri üçlü oynatacağı ve başka bir sistem denememesinden mütevellit, uygun oyuncular alınmazsa sezon içinde çok zorlanacağı açıktı. buna bir de ülkemizdeki farklı sistemlere olan kapalılık eklenince, her maç daha da fazla eleştirildi. bu sefer sezon başından beri ezbere yorum yapanlar bile haklı duruma geldi.
fenerbahçe'nin oynadığı oyun 3-4-2-1 temelinde. temelinde diyorum çünkü diziliş oyun yönüne göre değişiklik gösteriyor. mesela tisserand bek gibi oynuyor çoğu zaman. kanat bekler ön alan presinde devamlı yarı sahada.
fenerbahçe hatayı en başında bu oyunun kritik oyuncuları olan kanat beklerde yaptı. üçlü oynuyorsanız bunun tartışılmaz en krtiik oyuncuları kanat beklerdir. sizi hem ileride hem geride bir kişi fazla oynatacak; akla, dinamizme, tekniğe ve oyun bilgisine sahip olmalıdır. fenerbahçe'nin iki kanat beki de buna uygun değil. bir tanesi yani
ferdi kadıoğlu -ki bana göre çok başarılı- bek değil, diğerleri de
nazım sangare ve yine ferdi kadar olmasa da iyi performans gösteren
osayi samuel.
ikinci bir hata göbekte yapıldı.
luiz gustavo çok iyi oyuncu olmasına rağmen -ki o da bence orta ikilideki yükü kaldıracak ve üçlü oyundaki efektifliği sağlayacak bir oyuncu değil- yanına alınan oyuncuların nicelik olarak bol ama nitelik olarak sıfır olması. üçlüde merkez iki orta sahayla kurulduğu için bu dezavantajı tolere edecek dinamizm ve teknik kapasite daha da kritik bir hal alıyor. hem rakibin üçlü-dörtlü orta sahasına karşı toplu/topsuz savaşacak, hem oyun kurulumunda olacak, hem de hücumda kanat beke devamlı yardım götürecek. gustavo bana göre gayet iyi bir performans sergilese de, yanında oynayan oyuncunun daha efektif daha dinamik ve hücum yönü güçlü bir oyuncu olması gerekiyordu.
ileride net bir golcü olmaması, arkasındaki isimlerin devamlı değişmesi, en iyi yapılan işin mesut oynadığında sekteye uğraması gibi sorunlar da mevcut.
peki fenerbahçe neyi iyi yapıyordu?
ön alan baskısı. bence ligde ön alan baskısını en iyi yapan ekip fenerbahçe. rakibini baskıyla çizgiden oyun kurmaya ya da uzun oynamaya zorluyor.
2. bölgede yine merkez alan yerleşimiyle rakibi çizgilere yönlendirip uzun vurmasını sağlıyor.
oyunun hücum yönünde özellikle osayi'nin half space koşularıyla etkili oluyor.
yine ön alanda topsuz alan hareketliliğiyle ceza sahasına girme konusunda başarılılar.
ve bence en iyi yaptıkları şeylerden birisi kontra savunması. bunu özellikle
24 ekim 2021 fenerbahçe alanyaspor maçında gördük. her ne kadar mağlup olsalar da ligin önemli ekiplerinden alanyaspor'a 70 dakika hiç çıkış izni verilmemesi önemli.
neyi kötü yapıyor/yapamıyor?
pozisyona girmek sanırım ilk sırada yer alırsa kimse itiraz etmez. savunmadan çıkış, rakibi baskı altına alma, kontra savunması, hatta topu ceza sahasına sokmak, bütün bunlar pozisyona girebilmek için yeterli olmayabiliyor. yine en yakın örnek alanyaspor maçı. rakibi hapsedip, yarı sahayı dahi geçirmiyorsun ama 70 dakikada dişe dokunur tek bir tane pozisyonun var. fenerbahçe bu sorunu genelde maça hızlı başlayıp, şok preslerle rakibi hataya zorlayıp golü erken bularak çözüyordu. veya golü erken bulamasa da bir şekilde savunmayı tutup atarım mantığıyla kazanıyordu. adana, altay, hatay hep bunlara örnek olarak verilebilir.
fenerbahçe 0-0'ı iyi oynarken 1-0 ve 0-1' in ikisini de iyi oynayamıyor. önde olduğu zamanlarda rakibe aynı şekilde önde basmayı risk olarak görüyor ve geride beklediğinde takım boyu uzadığından maçı koparacak gerekli hamleleri yapamıyor.
geride olduğunda da zaten halihazırda pozisyona girmekte zorlanan bir takım olarak maçı çevirmekte güçlük yaşıyorlar. eğer yanılmıyorsam henüz geriden gelip kazandıkları bir maç yok.
bunun yanında kanat beklerinin orijin olmamasına değindik. orta ikilide yaşanan sorunlara değindik. ön alanda oyuncuların devamlı değişmesi ve birbirleriyle olan alışma sürecinin uzaması olumsuz bir durum. biri amerika'dan diğeri avusturya liginden gelen rossi ve berisha'nın lige ve takıma olan uyum süreci. ve bütün bunların üzerine eklenen oyuncuların oyuna uyumu süreci bu süreçleri daha da uzatıyor.
bu oyun, süper ligde şampiyon yapacak bir oyun değil. formasyondan bahsetmiyorum, oyun felsefesinden ve sahaya yansıyış biçiminden bahsediyorum. bence süper lig çok fazla taktiğin tekniğin içinde boğulmaya gelmeyen bir lig. ortalama bir teknik kapasite, en kötü bir çilingir oyuncu, fizik gücü ve baskılı oyun bu lig için kafidir. kemik bir 14-15 oyuncu. sahada 7-8 tane istikrarlı oyuncu ve duruma göre değişen diğer oyuncular. rakibi daha çok boğacak, pozisyona girme kolaylığı sağlayacak sistem ve oyun felsefesi. bu ligde birkaç anadolu kulübü harici devamlı kapalı savunma yapılıyor. rakibi açabilmenin en basit yolu devamlı hareket ettirmek. 2009 barcelonası gibi de pas oyunu oynayamadığına göre devamlı atak tazeleyip dikine bir oyun oynamak. ne o baskıda seni durdurabilecek pozisyon bilgisine sahip stoperler var bu ligde, ne de daha fazla yiyeceğin geçiş hücumlarını değerlendirebilecek hücum oyuncuları. büyük takım kartını da kullanıp yapacağın yugoslav faulleriyle ağırlığı uzun vadede koyabiliyorsun. şimdiye kadar olan şampiyon takımların yüzde 95'i ortalama olarak bunu oynamıştır. konu biraz dağıldı, hatta belki biraz basitleşti ama futbol hala basit bir oyun bence. en azından bizim ligimiz için.