iyi futbol yetenekli ve yürekli futbolcularla oynanır. galatasaray takımı hagi'den sonra yalnızca üç adet iyi yabancı transferi yapabilmiştir. bunlardan birisi lincoln
*, birisi keita
* ve sonuncusu da melo'dur. melo hem yetenekli hem de çok yürekli bir oyuncu. yenilgiyi asla kabullenmeyen bir yapısı var. oyunu sadece saha içindeki arkadaşları ile paylaşmıyor, teknik direktörünü, antrenörlerini, yedek kulübesini ve en önemlisi tribünleri de sahadaki oyuna ortak ediyor. en vurdumduymaz seyirciyi bile galeyana getirecek kadar duygusal ve samimi. bu samimiyetin
galatasaray takımı ve tribünlerine verdiği enerjiyi görebilmek lazım.
galatasaray yıllar yıllar sonra aradığı aslanı bulmuştur. melo'nun bonservisi hiç vakit kaybetmeden alınmalı ve kaptanlık pazubandı da koluna takılmalıdır.
bonservisi bahane edilerek bu çocuktan vazgeçmek galatasaray'ın yakın gelecekteki pek muhtemel başarılarının dibine şimdiden dinamit koymak olur. melo yerine -hiç sanmıyorum ama- belki daha kaabiliyetli oyuncular bulunabilir fakat melo'nun yüreğine ve samimiyetine sahip oyuncular bulmak imkansız gibi bir şeydir. prekazi gibi, hagi gibi talih kuşları öyle her sezon bir takımın başına konmazlar. galatasaray yönetimi şayet melo'nun transferi için hesap kitap işine girecekse ne taraftarına hayal kurdursun ne de transfer yapsın ve şunu da sakın unutmasın ki şu anda
fenerbahçe'nin transfer listesinin en başında felipe melo var. iddia ediyorum, galatasaray yönetimi melo transferinde geri vites yaptığı an melo maliyeti ne olursa olsun fenerbahçe tarafından transfer edilir.
*melo'ya dudak büken taraftarlara fazla sözüm yok. onlara behemehal memleketin en mütehassıs psikyatrlarına koşmalarını tavsiye ediyorum; zira içine düştükleri derin mutsuzluk halinden kurtulmaları için sıradan bir psikyatri servisi yetersiz kalacaktır.