resim
Felipe Melo de Carvalho
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:Stoper
Yaş:41
Boy:1.83
Uyruk:Brezilya
  • 12301
    fıtık ameliyatı olduktan 1 ay sonra sahalara dönüp en kritik maçlarda aslan gibi top oynamış bir adam bu. normalde kırık mırık koymaz bu adama ama artık 37 yaşında. dolayısıyla fazla zorlamayacaktır diye düşünüyorum. bu kırık da futbola vedasını hızlandıracak hatta muhtemelen direkt neden olacaktır. benim için zaten 2015 yazında bıraktı futbolu. başka takım formasını yakıştıramıyorum asla.

    geçmiş olsun aslan.
  • 12305
    ayağının kırılmasıyla bir kez daha gündeme gelmişken kendisi, biraz ondan bahsetmek istiyorum.

    takıma italya'dan yılın bidonu olarak geldi melo. 20-25 milyon euro'lara fiorentina, juventus gezmişti, baya da iyi futbolcuydu ama hem saçma sapan kartları hem de brezilya formasıyla dünya kupasında gereksiz atılışı sonrası brezilya'nın elenmesine sebep oluşuyla melo aslında dünya futbolunda gözden çıkarılmıştı.

    bize defansif orta saha olarak gelip önce 10 numaralı formayı geçirdi sırtına. daha ikinci maçında samsunspor'a 30 metreden çok ilginç, falsolu bir gol attı. golün olduğu kale arkasındaydım. sayısız maç izledim hala öyle saçma sapan falso alan bir top görmedim. neyse bu manyak attı golü, yerde garip garip hareketler yapmaya başladı. ne yapıyor bu dedik statta. maç sonu sordular, çocuklarımla pitbull besliyoruz, çok seviyoruz pitbulları ben de pitbull hareketi yapmak istedim dedi. öylece melo'nun lakabı pitbull oldu.

    ilk geldiği zamanlar penaltıları atıyordu. onu da saçma sapan yapardı bu deli. küçük adımlarla pıtır pıtır topa gelir, sol kolunu kaldırır havaya, yavaşlayıp köşelerden birine tabir-i caizse pas atardı. kaleciyi izleyerek vuruyordu aslında. baya bir gol attı bu şekilde penaltıdan. 1-2 tane kaçırınca bıraktı kullanmayı, bu sefer de kurtarmaya başladı. elazığ deplasmanında muslera kırmızı kart yediğinde 3 oyuncu değişikliği hakkımız dolduğundan kaleye bir futbolcu geçecekti. aslında sabri geçecekti idmanlarda bazen kalecilik yaptığı için. ama fatih hoca bu deli çıkarır diye düşündü heralde, melo'yu koydu kaleye. çıkardı bu deli penaltıyı, top daha oyun alanının dışına bile çıkmadan döndü kıçını topa, yine aynı pitbull sevincini yaptı.

    deli diyorum ya, gerçekten deliydi bu. yetişemeyeceği kesin olan topun peşinden 30 metre deparla koşup yetişemeyince de arkasından zıplıyordu. kornere doğru yerden giden topu kafasıyla durdurmaya çalışıyor, yapamayınca top daha dışarı çıkmadan eliyle vuruyordu topa. bir gün melo'ya biri tweet atmıştı ''aziz yıldırım senin taşaklarını yesin'' yazıyordu içerikte. melo o tweet'i retweet ettiği için 2 maç ceza almıştı. taraftar destek için evine gitti bunun, çıktı evden üstü çıplak, o taraftarlarından arasına girdi, bağıra çağıra üçlü çektirdi taraftarla, hopladı zıpladı. galatasaraylıydı adam bildiğin.

    ilk sezonunda hem çok iyi oynadı hem de 12 gol attı. selçuk'la inanılmaz uyumlulardı. artık orta saha tandemi dendiğinde melo-selçuk diye bir tabir var zaten futbol literatürümüzde. derbilerde çok başkaydı. tüm galatasaray kariyerinde 10 tane beşiktaş maçında hiç mağlubiyet görmedi. baya bir beşiktaş bükücüydü kendisi. 4-5 tane de golü vardır beşiktaş'a. hatta kırmızı kart yedikten sonra formasını tribünlere gösterip 60-70 bin kişiyi sahaya indirmişliği de var olimpiyatta.

    fenerbahçe derbilerinde de çok başarılıydı. orasıyla burasıyla gol attı ilk derbisinde. 3 mağlubiyeti var fenerbahçe'ye. onlar da biri kadıköye şampiyon gittiğimiz maç, biri prandelli varken penaltılarla kaybettiğimiz süper kupa finali diğeri de süper final'de 1-2 yenildiğimiz inanılmaz maç. 5 tane galibiyet aldı fenerbahçe'ye karşı 3 beraberliği var. o 3 beraberlikten biri de kadıköy hatırası zaten hatırlatmama gerek yok, belki de 5 galibiyetten daha değerlidir.

    bunları öyle bir futbolcu bizde derbilerde şu istatistiklere ulaştı demek için yazmıyorum. adam gerçekten her derbide hem ön plana çıkıyor, hem de psikolojik üstünlük kuruyordu rakibe karşı. melo çirkef bir oyuncuydu evet ama bakın kaç yıl top oynadı kimsenin bacağını kırmamıştır, kimseyi sakatlamak için bir müdahale yapmamıştır, yalandan penaltı bile almaya çalışmamıştır belki. sadece çok fazla sinir bozucu bir oyuncuydu. atlayıp zıplıyor, hakemin üstünde baskı kuruyor, her yere deli gibi koşturuyordu her maç. çok rahatsız edici bir futbolcuydu. melo'dan bahsedelim şimdi rakip taraftarlara yarısından çoğu sinkaflı konuşur. neden? adam gerçekten psikolojik üstünlüktü. çok sinirini bozdu rakiplerin, yıllarca çektiler melo'dan. hem futbolcu olarak hem psikolojik olarak. sevmemelerini anlıyorum.

    bir ara attığı gollerden sonra pitbull sevinci yaparken yüzünde acı ifadesi oluşmaya başladı. rahat yapamıyordu. bel fıtığı varmış adamda, aylarca fıtıkla futbol oynamış. ameliyat oldu 50 gün sonra geldi ilk 11'e çat diye girdi, şampiyonluğa giderken takıma yine inanılmaz katkı verdi. kamplardan geç gelirdi, kilolu gelirdi, geç form tutardı ama her zaman elinden gelenin en iyisini yapardı. bazen kötü futbol oynardık iç sahada, 40 dakika sonunda yaptığımız, golle sonuçlanmayan cılız bir atak sonunda tribünlere el kol yapar, ortalığa alev aldırırdı. çok keyifliydi felipe melo'nun oynadığı iç saha maçlarına gitmek.

    kimileri şovmen diyordu kendisine, bence değildi. olayı buydu adamın. tribünlere el kol yapmaktan, hakemle atışmaktan, hır gürden besleniyordu. o böyle biriydi. oynamıyordu, kimilerinin oynamak diye tabir ettiği hareketler aslında felipe melo'nun kendi hareketleriydi. tribünlere oynamak diyorlar. e nereye oynasın heralde tribünlere oynayacak, bu oyunun asli unsurlarından biri bu.

    en sevmediğimiz oyunculardandı emre belözoğlu. en sevmediğimiz adamın en sevmediğimiz dönemleriydi belki de. derbilerde melo ile takışıyorlardı, baya birbirlerinin üstüne oynuyorlardı. melo bir iç saha maçında emre'ye 1-2 sert faul yapıp kızdırdı. sarısı vardı emre'nin. o sinirle bir de çalım yiyince tekme attı melo'ya. atıldı ikinci sarıdan. melo faul yapıldığı için yerde acı çekiyormuş gibi yapıyordu. gördü emre'nin kırmızı yediğini. kalktı yerden gülerek. çıkardı dilini, sallamaya başladı, parmağıyla emre belözoğlu'na ''hadi s.ktir git burdan'' dedi. yıllarca emre'ye karşı olan kinimizi söküp aldı içimizden. çirkefliği yüzünden bizi rahatsız eden bir fenerbahçe futbolcusunu, anladığı dilden yenmişti felipe melo. içimizin yağları eridi resmen. biz kazanmıştık.

    kupa töreninde demirören'in elini sıkmayışı, tribünler onu ''felipe melo'nun askerleriyiz'' diye çağırırken asker selamı vermesi, nossa nossa dansı, benim retweet'imi konuşacaklarına bu ülkede şike, ırkçılık yapanları konuşsunlar açıklaması ve daha aklıma gelmeyen bir çok anı sayabilirim felipe melo ile alakalı. bu anıların bir çoğu saha dışı. saha içerisindeki felipe melo da 10 üzerinden 10'du neredeyse yanlış anlaşılmasın. döneminin en iyi orta sahalarından biridir gerçekten. bir defansif orta sahaya göre üst düzey top tekniği, inanılmaz hava hakimiyeti, defansif aksiyonları, hırsı, her şeyi ile baştan aşağı futbolcuydu felipe melo.

    saha içerisinde bize olan faydası anlatmakla bitmez. melo'nun bu taraftara futbolun hem teknik hem de psikolojik yönü ile ilgili yaşattıklarını düşünürsek, gerçekten unutulmaz bir adam. her ne kadar antipatik bir futbolcu olsa da bize inanılmaz uymuştu kendisi. bence ne o başka bir takımla bizim gibi bütünleşebilirdi ne de biz melo kadar sivri bir futbolcuyu bir daha bu kadar sevebiliriz. bence ne o galatasaray'ı unutacak, ne biz onu unutacağız. iyi ki yollarımız kesişti, iyi ki vardın, iyi ki varsın felipe melo.
  • 12307
    bu topraklarda doğmayan ama bu toprakların kültürünü ve insan bilimini çok kısa sürede kavrayan hem parasını kazanan hem de bunu zamanını doldurmak gibi görmeyip kendini adıyan bir isimdir. hırslıdır, bazen tribündeki taraftardan dahi daha fazla sahiplenir takımını ve saha içerisinde emeğine saygısızlık eden takım arkadaşlarına dahi agresifleşir. tam manasıyla bir savaşçıdır.
  • 12308
    2015 yılında bizden ayrıldı. en az 2 sezon daha kalması lazımdı. o iki sezon zaten kabus gibi geçmişti, kendisi kalsa çok daha iyi olurduk bundan eminim. kendisi gittikten sonra selçukta bir daha top oynamadı. atibanın şu halini görünce kesinlikle bir şekilde kalması sağlanmalıydı, bu da ders olsun bize. kendisini satan dursun özbek ve avarelerinin tekrardan kulakları çınlasın.
  • 12314
    inter'e o dönem gönderilmesi ne kadar doğruysa sonrasında geri alınmaması da o kadar yanlış olan futbolcu.

    iyi maaş alıyordu hem o maaştan çıktık hem de iyi bonservis kazandık. lakin sonraki sene onu geri almayıp tolga ciğerci denilen adama 3 bonservis, 2 maaş verince hele de yabancı sınırı olmayınca ne kadar büyük aptallık ettiğimizi anlamak zor değil.

    bizdeyken fizik olarak eleştiriliyordu da 37 yaşında hala fit, buradaki çoğu kişi 1 ay önce o sakatlığı görünce futbol hayatı bitti, artık bırakır demiştir. takımımızdaki kolombiyalı sözde yıldız arkadaş, 40 gündür ne idüğü belirsiz sakatlığından dolayı idman bile yapmazken şu adamın fiziğine laf edilmez.

    tabii kendisine özellikle emre ile yaşadıklarından sonra pek sahip çıkmadığımızı da eklemek lazım. medyaya, camialara ve yükselen seslere çok kaptırdık kendimizi. taraftar hep yanındaydı ama yönetim sırtını döndü zamanla sanki ülkedeki tek çirkef topçu melo imiş gibi. her maç rakibi sakatlamak için hareket yapmadan duramayan josef'e ise kimse ses çıkarmıyor, gustavo her maç sarı/kırmızı kartlık hareket yapıp salağa yatınca yine kimse sesini çıkarmıyor. duygularını belli eden ise karaktersiz, çirkef vs. oluyor keşke içten pazarlıklı ve sinsi olanların duygularını belli edenlerden daha tehlikeli olduğu idrak edilebilse bu ülkede.

    umarım oynamak istediği kadar oynamaya devam eder. kendisinin yeri hep özel olarak kalacak.
  • 12315
    iyi ki sarı kırmızı formayı giymiş. inanılmaz yetenekli mi hayır. ama rakibinizde olsa kıskanacağınız o adam felipe melo. bu adam öyle geliyor ki, şampiyonlar liginde rakibimizin formasıyla karşımıza çıksa mesela bir chelsea maçında eminim sahadaki o hırçınlıklarını bize yapmazdı. bu agresiflikte bir adamı bile kendine aşık edersin sen galatasaray.
  • 12316
    süper lig'de oynamış en iyi libero. kendisi benim için bir liberonun çıkabileceği en yüksek seviyedir. türkiye sınırları için konuşuyorum tabii ki. mesela oldukça beğendiğim ve saygı duyduğum atiba, melo'nun ancak kramponlarını taşır. bu ikili zaten karşı karşıya gelmişti ve tabii ki kimse atiba'yı melo ile kıyaslamaya cüret edememişti. çünkü çok büyük bir seviye farkı vardı. atiba örneği vermemin sebebi son yıllarda türkiye'de gördüğümüz en iyi orta sahalardan birisi olmasıdır. melo'nun yerine çok futbolcu geldi dönem içimde. fernando, donk, nzonzi, cart curt...
    iyi performans gösterenler oldu ama hiçbiri melo'nun verdiği tadı veremedi. zaten bundan dolayı iyi oynasalar bile sık sık eleştirilmişlerdi çünkü melo taraftarı o kadar çok tatmin etti ki diğerleri çok sönük kaldı. neyse ki yıllar geçiyor ve tatminkarlık azalıyor da bugün melo diye sayıklamıyoruz. fakat şunu da biliyorum ki prime dönemindeki melo bugün gelsin, bir beş sene daha aynı tatminsizlikle yaşarız. her oynayan futbolcuya "yav bir melo değil" diyerek burun kıvırırız. öyle bir futbolcuydu kendisi. umarım yolumuz kendisiyle bir kez daha kesişir. kulüpte görev alıp başarılı olmasını çok istiyorum. bizi son döneminde inter'e satmış olsa da taraftarın değerini çok iyi biliyordu. yeni bir maceraya atılmak istemesini anlayışla karşılamıştım.
  • 12317
    https://gsmobil.app/oGdmyzrsecb

    11 aralık 2013 galatasaray juventus maçı için mobil uygulamada konuşmuş.

    bülent korkmaz'dan sonra 3 numaranın hakkını veren ve onun gibi bu kulübü sahiplenen, üstelik brezilyalı olan bu adamı sevmeyelim de taşa mı dönelim?!

    belki galatasaray'a gelen en büyük oyuncu olmayacak ama galatasaray'ı iliklerine kadar hissetmiş olan en büyük oyunculardan biri olacak.

    en az 2 sezon oynayan oyuncular içinde, kupa sayısı/galatasaray'da geçirdiği süre olarak bakıldığında belki de en iyi oran kendisindedir.

    öyle bir winner.

    kaybetmeye hiçbir zaman tahammülü olmayan gerçek bir savaşçı.

    galatasaray'dan bir felipe melo geçti...
  • 12319
    hırsın ve adanmışlığın karşılığı, çoğu kişiden daha iyi galatasaray'lı eski futbolcumuz. takımı öylesine benimsemiş ve hırs yapmıştı ki rahat takılan riera'yı antrenmanda odaya kilitleyip dövmüştü. o olaydan sonra riera da kendisine geldi, bambaşka bir sol bek performansı izletti bizlere. keza hırsıyla ve galatasaray'lılığıyla tanıdığımız sabri'yi dahi maç içerisinde tartaklamışlığı vardı kendisine çeki düzen vermesi adına. günümüzde halen bizde oynuyor olsa belhanda ile aralarında neler geçerdi allah bilir...
  • 12324
    https://www.instagram.com/...igshid=1euls2u36uuvk

    “4 ayda döner diyorlardı ama benim allah’ım çok büyük, bugün 55. günüm ama kramponlarımla tekrardan sahalardayım, çok şükürler olsun”

    (bkz: #3009930)

    ben bu entrymde 3 ay demiştim, adam 2 ayda döndü. yok böyle bir karakter. şu yaşına kadar galatasaray’da kalsaydı neler olurdu bir düşünün.

    ölümsüz müsün nesin be adam? allah nazardan saklasın.
App Store'dan indirin Google Play'den alın