6401
sahadaki duruşuyla bile fark yaratan bir acayip ademoğlu. 1.5 yıla, onca güzel hatıraya ve aradan geçen yıllara rağmen hala daha bizde oynayıp oynamadığından emin olamayacağım kadar büyük bir transferdi, özellikle bizim gibi zamanında florin bratu'lardan falan medet umdurulmuş adamlar için...
stamford bridge'de her maç adına yapılmış "drogba legend" pankartı asılır. 8 yıllık chelsea kariyerinin ilk senesinde 50 yıllık şampiyonluk hasreti sona ermişti. chelsea kariyerinin finalini ise 19 mayıs 2012 bayern münih chelsea maçı ile yapmış, 88. dakikada çaktığı kafa golüyle maçı uzatmaya taşımış, penaltılarda da son penaltıyı gole çevirip şampiyonlar ligi kupasını ev sahibinin ellerinde söküp ingiliz ekibine getirmiştir. 8 sene forma giydiği takımdaki kariyer açılış ve kapanışını bu şekilde yapan adamın aradan geçen 6 yılda hala daha efsane pankartı ile anılması gayet doğaldır.
2013 yılının ocak ayında, wesley sneijder'den bir hafta sonra galatasaray'a transferi açıklanmıştı. üçüncü fatih terim döneminin sarhoşluğuna bu iki über transfer de eklenince iyice kendimizden geçmiştik. 15 gün sonra akhisar deplasmanında ilk golünü atıp deplasman tribününün önünde gol sevincini yaşarken sırtına da sneijder atlayınca hepimiz bir rüyaya dalmıştık. hasan cemal'e saraçoğlu stadında dizlerinin üstünde kayan bir drogba diye manşet attıran bir rüyaydı bu. kadıköy hatırası 2 maçında bu hayal gerçek olmasa da o sene ağustos'un 11'inde kayseri'de kalenin sağ dibine vurduğu kafayla attığı gol sonrasında dizleriyle kayarak o cümledeki hayali farklı bir perdeden yaşatmış oldu...
2013-2014 sezonu ise tatsız tutsuz, bir güzel bir rüyadan uyanmanın yüzdeki ekşimtrak ifadesi gibi bir sezondu. yine de olimpiyat stadında beşiktaşlıların sahaya girdiği derbiyi iki golle kazandıması ve efsane juventus maçındaki asistiyle o güzel hatıralardaki yerini aldı. üçüncü fatih terim döneminin sezon başında bitmesiyle hem taraftar hem takım için konsantrasyon kaybının yüksek olduğu, özellikle 2011-2012 sezonundaki boğucu oyunu aklından çıkaramayan taraftarın beklentisinin o yönde olduğu için karşılanamadığı bir dönem oldu. fenerbahçe 2010'lu yıllardaki tek şampiyonluğunu alırken sezon sonunda chelsea'ye geri dönüyordu...
35'inde geldiği türkiye'de bile heybetiyle sahadaki oyunculardan ayrılan, yürüyüşü koşusuyla fark yaratabilen bir fiziğe sahipti. yeteneklerinden kesitler sunmayı her daim başarsa da özellikle frikik konusundaki ısrarıyla yer yer eleştiri oklarının hedefi olmuştu. bir önceki sezonun gol kralı burak yılmaz'la beraber forma mücadelesi vermek, hele ki selçuk inan takımın ortasahasında iken bunu yapabilmek ancak drogba ayarında bir adam için mümkün olabilirdi. o zamanlar çok farkedilememiş bir konu olsa da aradan geçen yıllar içinde durumun o açıdan vehameti ortaya çıktı malesef...
abdi ipekçi'yi inleten taraftar çıldırdı drogba'yı istiyor tezahüatı bir kenara, zannımca kendisi için yapılmış en fantastik çalışma ile entryi sonlandırıyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=q-akeSC_rgs
edit: xess xava uyardı, kalede ayı değil mert oynuyormuş.
stamford bridge'de her maç adına yapılmış "drogba legend" pankartı asılır. 8 yıllık chelsea kariyerinin ilk senesinde 50 yıllık şampiyonluk hasreti sona ermişti. chelsea kariyerinin finalini ise 19 mayıs 2012 bayern münih chelsea maçı ile yapmış, 88. dakikada çaktığı kafa golüyle maçı uzatmaya taşımış, penaltılarda da son penaltıyı gole çevirip şampiyonlar ligi kupasını ev sahibinin ellerinde söküp ingiliz ekibine getirmiştir. 8 sene forma giydiği takımdaki kariyer açılış ve kapanışını bu şekilde yapan adamın aradan geçen 6 yılda hala daha efsane pankartı ile anılması gayet doğaldır.
2013 yılının ocak ayında, wesley sneijder'den bir hafta sonra galatasaray'a transferi açıklanmıştı. üçüncü fatih terim döneminin sarhoşluğuna bu iki über transfer de eklenince iyice kendimizden geçmiştik. 15 gün sonra akhisar deplasmanında ilk golünü atıp deplasman tribününün önünde gol sevincini yaşarken sırtına da sneijder atlayınca hepimiz bir rüyaya dalmıştık. hasan cemal'e saraçoğlu stadında dizlerinin üstünde kayan bir drogba diye manşet attıran bir rüyaydı bu. kadıköy hatırası 2 maçında bu hayal gerçek olmasa da o sene ağustos'un 11'inde kayseri'de kalenin sağ dibine vurduğu kafayla attığı gol sonrasında dizleriyle kayarak o cümledeki hayali farklı bir perdeden yaşatmış oldu...
2013-2014 sezonu ise tatsız tutsuz, bir güzel bir rüyadan uyanmanın yüzdeki ekşimtrak ifadesi gibi bir sezondu. yine de olimpiyat stadında beşiktaşlıların sahaya girdiği derbiyi iki golle kazandıması ve efsane juventus maçındaki asistiyle o güzel hatıralardaki yerini aldı. üçüncü fatih terim döneminin sezon başında bitmesiyle hem taraftar hem takım için konsantrasyon kaybının yüksek olduğu, özellikle 2011-2012 sezonundaki boğucu oyunu aklından çıkaramayan taraftarın beklentisinin o yönde olduğu için karşılanamadığı bir dönem oldu. fenerbahçe 2010'lu yıllardaki tek şampiyonluğunu alırken sezon sonunda chelsea'ye geri dönüyordu...
35'inde geldiği türkiye'de bile heybetiyle sahadaki oyunculardan ayrılan, yürüyüşü koşusuyla fark yaratabilen bir fiziğe sahipti. yeteneklerinden kesitler sunmayı her daim başarsa da özellikle frikik konusundaki ısrarıyla yer yer eleştiri oklarının hedefi olmuştu. bir önceki sezonun gol kralı burak yılmaz'la beraber forma mücadelesi vermek, hele ki selçuk inan takımın ortasahasında iken bunu yapabilmek ancak drogba ayarında bir adam için mümkün olabilirdi. o zamanlar çok farkedilememiş bir konu olsa da aradan geçen yıllar içinde durumun o açıdan vehameti ortaya çıktı malesef...
abdi ipekçi'yi inleten taraftar çıldırdı drogba'yı istiyor tezahüatı bir kenara, zannımca kendisi için yapılmış en fantastik çalışma ile entryi sonlandırıyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=q-akeSC_rgs
edit: xess xava uyardı, kalede ayı değil mert oynuyormuş.