kendisi
* hakem istatistikleri konusunda kabul gören
http://worldreferee.com/ sitesine göre;
şampiyonlar ligi 2011-2012 sezonunda 8.2 puan ortalamasıyla
frank de bleeckere ile birlikte en iyi hakem seçilmiştir. ayrıca bleeckere'in yaş sınırlaması nedeniyle yönettiği son maç 2011 yılı sonlarındaki bir şampiyonlar ligi grup maçıydı. dolayısıyla
cüneyt çakır, daha fazla maça çıkmasına rağmen bleeckere ile aynı puanı alabildiğine göre şampiyonlar ligi'nde geçen sezonun en iyi hakemidir.
*euro 2012 ise 7.6 puan ortalamasıyla
howard webb ile birlikte yine en iyi hakem seçilmiştir. 7.6 fena bir puan olmamakla birlikte yüksek gelmeyebilir. webb'in bu puanı alabilmesi bile sürpriz burda anlaşalım. cüneyt çakır'a ise aşağıda değiniriz. şimdilik en iyi hakem seçildiğinde hemfikiriz umarım.
genelleyecek olursak aynı siteye göre ''2012 yılı'' ortalamalarıyla
* dünyanın en iyi 3. hakemi. dünyanın dedim sanırım..
ilginçtir, ülkedeki tüm taraftarları birleştirebilen hepimizin aşina olduğu soru şu: türkiye'de neden böyle değil? veya değiller. öyle ya bütün hakemlerde bişey arıyoruz.
2-3 senedir türk hakemliğinde bir ilerleme, bir gelişme var. sanırım görebiliyor herkes.. en azından avrupa'daki hakem kategorilerine bile bakarsak elit kategori'de
cüneyt çakır, bir alt kategoride
fırat aydınus, onunda altında yanılmıyorsam en çok eleştirilen hakemlerimizden meşhur
hüseyin göçek'in de bulunduğu 3 orta hakemimiz var.
* yine 2-3 sene öncesine kadar ''eyyam'' veya ''eyyamcı'' kelimesi bu kadar fazla kullanılmazdı.
* çünkü herkese göre hakemler fazla kötü'ydü. yani eyyam aramaya gerek kalmıyordu o kadar. hatta yurt dışından hakem getirilmesi tartışmaları o zamanlar günlerce yapılırdı. ama şimdilerde eyyam kelimesi o kadar çok kullanılıyor ki bilmiyorum belki de sosyal medyanın gelişmesinden dolayı biraz yanılma payı olabilir düşüncelerimde ama eyyam kelimesinin, hatta kelimeyi geçtim ülkemizde bir maçı yöneten hakemin kötü niyetli olduğu konusunda insanlar öyle hemfikir ki yine tarafları birleştirebiliyor, adam twitter'da trand topic oluyor yarım saatte. ülkede en çok konuşulan şey hakem oluyor. ama en iyi yönettiği maçta bile %50 yi geçmeyen olumlu geribildirimlerle..
eyyam demişken; eminim bu kelimenin anlamını bile bilmeyen o kadar çoktur ki kullanmakta sakınca görmez. bilenler mazur görsün bilmeyen çoğunluk için açıklayalım: eyyam aslında çok değişik anlamları olsa da futbolda ''güç'', ''iktidar'', ''nüfuz'' eyyamcı ise ''kasıtlı'', ''bilinçli'' yapılan anlamında kullanılır. hakemlerimize dönersek; bu adamlar eyyamci felan değil kardeşim değil.. belki 10 yılda 1 tane olmuştur bilemiyoruz onu da tabi ama istisna-kaide genellemesinde olduğu gibi eyyamci olmadığını söylemek çok normal olacaktir. peki eyyamcı kim biliyormusun? eyyamcı biziz güzel kardeşim biziz. basınından taraftarına, teknik yöneticilerden, kulüp yöneticilerine kadar eyyamını kullanan biziz. 90 dk boyunca
hüseyin göçek'e küfrederen çarşı'dır eyyamını kullanan. maçtan önce ve sonra hakemin istatistiklerini, üzerinden 3-5 yıl da geçse yaptığı önemli bir hatayı kullanarak ''bilinçli'' bir şekilde hakeme yüklenen gazetecinin yaptığıdır eyyam. mesela
mustafa kamil abitoğlu'na hakemliği bıraksın diyen
rıdvan dilmen'in yaptığıdır eyyam.
fırat aydınus'un canerle
* alıp veremediği var diyen
aykut kocaman'ın yaptığıdır eyyam. soyunma odasını basan
aziz yıldırım'ın yaptığıdır eyyam. ama en büyük eyyam oyuncuların saha içinde özellikle ev sahibi takım oyuncuların, mesela en yakın örnekle
emre belözoğlu'nun oluşturmaya çalıştığı nüfuzdur, eyyamdır. bu çok etkiler..
not: oyun esnasında hakeme küfrettiği için ceza alan
fatih terim'in yaptığı eyyam değildir. çünkü ceza da alsa ''maçın stresinden dolayı'' olabilen şeyleri saymadım yukarıda, çünkü kasıt yoktur bunlarda. ayrıca sağolsunlar yöneticilerimizden özellikle bu sene hakemlerle ilgili bir açıklama da duymadım. dolayısıyla olabildiğinde tarafsız yazılmaya çalışılmıştır.
yine hakemlerimize dönecek olursak; bana göre hakemlerimizin ülke içinde biraz daha pasif olmasının en büyük nedeni yukarıda saydığım yoğun psikolojik baskıdır. geriye kalan az bir kısım ise beceri olabilir. çünkü süper lig'de maç yönetebilen üst klasman hakemlerimizin tamamı aynı eğitimlerden her sene, defalarca geçiyor ve aynı kategoride yer alabiliyorsa farkı beceri veya hakem eyyamcılığından değil de bizim eyyamcılığımızda aramak gerekiyor. hakemlerimizin ülke içinde başarısız olduğunu düşünmüyorum. tam tersine böyle bir ülkede genel olarak çok başarılı maçlar çıkarttıklarını düşünüyorum. özellikle
fırat aydınus için avrupa veya türkiye'deki maçlar farketmiyor. zaten kendisi
şampiyonlar ligi 2012-2013 sezonunda görev alacak.
cüneyt çakır ise biraz daha baskıdan etkilenen bir hakem izlenimi veriyor ama dediğim gibi buna rağmen maçların altından çok rahat kalkabiliyor kendisi. mesela orta hakem olarak çıktığı son
27 haziran 2012 portekiz ispanya maçında oyuncular cüneyt hocanın üzerine fazlasıyla oynamıştı. bu maçta malum sitemiz 7.0 puan vermiş yani şampiyonadaki en düşük puanını almış. zaten
cüneyt çakır'ın şampiyona ortalamasını düşüren maç bu maçtı.
özetleyecek olursak,
cüneyt çakır şuanda 36 yaşında ve 22 kişilik elit kategori'deki en genç 3 hakemden biri ve sloven hakem
damir skomina ile birlikte uefa'nın gelecekte en çok güvendiği 2 hakemden biri. şimdiye kadar ki performansıyla 3 önemli yarı final yöneterek kıdem sorununu da bir nebze olsun aşmış bulunmakta. bu performansını sürdürdüğü takdirde uzun yıllar boyunca farklı zamanlarda bütün final serilerinde görebileceğiz. cüneyt hoca için işin güzel kısmı türkiye'den çıkmış olması. olaya sadece milliyetçilik açısından bakmamak lazım. çünkü dediğim gibi çok değişik bir ülkeyiz. biz insan yetiştirme değil, insan harcama konusunda becerikliyiz. ama kendisi aradan sıyrılmasını bildi. hakemlik konusunda ufak ta olsa bilgi ve deneyimlerimden dolayı farklı düşünüyor olabilirim, belki de fazla iyimserim bilmiyorum ama
hüseyin göçek ve
halis özkahya gibi hakemlerin de çok iyi olduğunu düşünüyorum. ama cüneyt çakır'da bahsettiğim gibi baskıyı kaldırma konusunda sıkıntı yaşadıklarını düşünüyorum. çünkü bu insalar robot değiller ve kendileri hakkındaki geribildirimleri muhakkak okuyup araştırıyorlardır. bu yüzden baskıyı maçtan önce yaşıyorlar. özellikle hüseyin göçek'in
16 nisan 2012 beşiktaş galatasaray maçındaki kararları yüzünden insanlıktan çıkan, futbolun 17 kuralı'ndan bihaber çarşı grubuna bu maçtaki hakem yönetiminin iyi olduğunu anlatmak imkansızdır. oysa ki maç boyunca edilen ağır küfürlere rağmen hüseyin göçek o maçı mükemmele yakın yönetmiştir tartışmam bile. bu gibi futbol cahillerine benimle aynı düşünen uefa'nın hüseyin göçek'i euro 2012'de görevlendirdiğini hatırlatmayı yeterli buluyorum. neyse umarım at gözlüklerini çıkartıp ta en azından şuan ki hakemlerimizin geldiği noktayı görerek, sahadaki saçma eyyami bırakıp, bilinçli taraftar olma konusunda bizler
* de görevimizi doğru bir şekilde yaparız.