• 42
    juan pino kendisi 15 yaşında keşfedilmiş futbolcu.

    berkin elvan. bir futbolcu olsa keşfedilecek yaşta ki çocuk.
    şimdi futboldan giriş yaptığıma göre muhtemelen formata uygun entry sınıfına girmişimdir.

    taze sıcak ekmeğin çıktığı fırınlar seni hep bekleyecek çocuk.
    dinin,dilin,ırkın,mezhebin ne olursa olsun.
    sana üzülmeyen vicdansızların , insani vasfı olmayanların siyasi rantları batsın.

    ben bile acaba gezide sokakta olmasaydım belki polis karşılık vermezdi de o çocuk hayatta olurdu diye kendimi suçluyorum. buna doğrudan yada dolaylı sebep olan, göz yuman,savunan herkesten tiksiniyorum.

    korkaksınız.
    katilsiniz.
    vicdandan,merhametten,insanlıktan uzaksınız.
  • 126
    gözlerini açtığında her yer bembeyazdı. ışık, beyaz bir ışık. çok uzun zaman olmuştu ışığı görmeyeli uzun süredir karanlığa bakıyordu sadece. ondan olacak ki ışığı görünce kör olmuştu. nereye bakıyordu neredeydi hiç bilmiyordu.

    derken bir ses duydu:
    -hoşgeldin.
    ses çok yakından geliyordu, çok da tanıdıktı ama kim olduğunu göremiyordu.
    -baba?
    -hayır küçük, ben baban değilim burada seni karşılamak için bekliyordum. ailen daha sonra bize katılacak, şimdi yürümemiz gerek...

    kimdi bu yabancı, neden onu bekliyordu? belki de ailesine götürecekti onu ama korkuyordu içten içe.
    -hiç bir şey göremiyorum ışık gözlerimi acıtıyor, nasıl yürüyebilirim bu halde?
    -elimi tut ben sana yardım edeceğim.
    adamın elinden tuttu ister istemez. birlikte yürümeye başladılar. yüzünü göremiyordu ama elleri kocamandı çok da güçlüydü besbelli. eğer kötü bir adamsa ondan kaçıp kurtulması pek kolay olmayacaktı. bir müddet yürüdükten sonra yakınlardan tanıdık gelen başka bir sesi duydu:
    -nihayet! gözlerimiz yollarda kalmıştı.

    neler olduğuna hala anlam veremiyordu. gözleri ise ışığa yavaş yavaş alışmaya başlamıştı. silüetler belli belirsiz görünüyordu. başka bir şey konuşmadan üçü birden yürümeye devam ettiler. sağ tarafında elini tutan adam ne kadar güçlü ve büyükse sol tarafında onunla birlikte yürüyen adam o kadar ufak tefek, o kadar inceydi. ama gittikçe tedirgin olmaya, korkmaya başlamıştı. tanıdığı kimse yoktu ve ailesinden uzakta olduğunu hissediyordu. sanki aylardır onları görmemiş gibiydi ve başlarına bir şey gelmesinden korkuyordu. bir an evvel annesini ve babasını görmeliydi.
    yürüdükçe uzaktan beliren silüetler de aydınlanmaya başlıyordu. bu iki adamdan başka dört kişi daha bekliyordu onu ilerde. evet gözleri seçebiliyordu artık... gördükçe korkusu biraz daha artıyordu kafasını kaldırıp yanındaki adamların gözlerinin içine bakamıyordu. onları bekleyen diğerlerinin yanına yaklaştı ve yüzlerine dikkatlice baktı. hiç birini tanımıyordu ama garip bir şekilde hepsi daha önce tanışmışlar gibi gülümsüyordu. belli ki ailesinin yanına gidemeyecekti. elleri kocaman adamdan kurtulmak istercesine debelenerek:

    -siz kimsiniz? beni nereye götürüyorsunuz? bırakın beni anneme gitmek istiyorum.
    dedi ve kaçmaya çalıştı. ama adam ondan güçlüydü ve onu bırakmadı. kafasını kaldırıp yüzüne baktığında aynı gülümsemeyi onda da gördü.

    -korkma küçük. dedi büyük adam. korkma biz sana kötü bir şey yapmayacağız biz seni karşılamak için buradayız.
    öfke ve panikle karışık:
    -kimsin sen dedi.
    -benim adım ethem, 1 haziran'da ankara'da polis kurşunuyla başımdan vuruldum, tıpkı senin gibi, yanındaki abinin adı ali ismail 6 haziranda eskişehir'de kimliği belirsiz kişilerce dövüldü, 38 gün komada kaldı. tıpkı senin gibi...
    -ama sen bizden daha güçlü çıktın küçük. tam 269 gün direndin.
    dedi ali ismail.

    -bak bu abilerinin adı ise ahmet, abdullah can, medeni ve mehmet. abdullah can 4 haziranda iskenderun'da polis kurşunu ile başından vuruldu. medeni 28 haziranda diyarbakır'da jandarma kurşunuyla kalbinden vuruldu. mehmet 3 haziranda istanbul'da kimliği belirsiz bir kişinin üzerine araba sürmesi ile arabanın altında kaldı. ahmet, 10 ekimde iskenderun'da kafasına gaz kapsülü geldi ve çatıdan düştü.

    tıpkı benim gibi diye kendi kendine söylendi.

    mehmet:
    -sen bizim umudumuzdun. çok güçlüydün be küçük. seni küçük sandık ama utandırdın bizi, verdiğin savaşla hepimiz gurur duyduk.

    o an anlamıştı. ölmüştü, burası neresiydi peki. cennet mi? hani hep büyükleri tarafından ona tasvir edilen cennet. çocuk yaşta ölmüştü. çocuklar hep cennete giderdi. cennette olmalıydı.

    -ben sizi daha önce gördüm sanki.

    -elbette tanıyorsun. dokuz ay süren uykunda her gün birimiz başında nöbet tuttuk, oyunlar oynadık seninle. masallar hikayeler anlattık. hatta tek kale maç bile yaptık.

    -burası neresi peki, biz nereye gidiyoruz?

    kocaman adam cevap verdi:
    -burası kimsenin sana zarar veremeyeceği yer artık. korkma, biz varız kimse canını acıtamayacak burada ölüm yok.

    -ya annem? annem çok üzülmedi mi benim öldüğüme, ne haldedir kim bilir. ona iyi olduğumu benim için üzülmemesini söylemem gerek.

    -dediğim gibi küçük, onlar aramıza daha sonra katılacak, o zamana kadar sen bize emanetsin. annen de emin ellerde. ona sahip çıkacak milyonlarca oğlu var artık... üstelik şu an hepsi senin için sokaklarda adını haykırmaktalar. haydi! gidelim artık. fırından yeni çıkmış sıcacık ekmekle kahvaltı yapacağız hep birlikte. acı olmadan, gülümseyerek kahkahalar atarak...

    (u: 15 yaşında ölen oğlum, erkek kardeşim, biricik berkinimin anısına naçizane yazımdır)
  • 1
    ah be çocuk ah be güzel çocuğum, ah benim kara gözlü küçük prensim. çok üzdün bizleri çok.

    senin katline sebebiyet verenlerin hepsinden hesap sorulacak çocuğum üzülme. 14 yaşındaydın sen tek suçun bakkala ekmek almaya gitmekti. ama onlar ekmek derdinde yea emir kulu yea denilen iktidar köpekleri senin kafana biber gazı attılar çocuğum. aylarca yaşama tutunmaya çalıştın olmadı küçüğüm. o küçücük bedeninle kimbilir nasıl büyük bir savaş verdin çocuğum.

    yazık oldu sana annenin kuzusuydun sen hepimiz gibi. senin yaşamaya dair inancın yaşamak için savaşın artık bizim savaşımız küçüğüm.
    artık bütün uçurtmalar senindir evladım. oradan bizlere hep gülümse emi yavrum.

    http://i.hizliresim.com/xY7lOa.jpg

    şu garibimin canına kast eden* hepinizden hesap soracağız.
  • 116
    "yeniden doğuyorsun..." facebook'a yazdığım ilk şey bu oldu berkin için. çünkü olacakları tahmin ediyordum. haberi ilk kız arkadaşım yazdı. aslında beklediğim ve kendimi de hazırladığım bir olaydı. çocuk 16 kiloya düşmüş, kalbi 45 dakika durmuş. "berkin ölmüş..." dedi. internete baktım biraz. ölmüştü. metrodan iş yerine kadar ağladım. sabah sabah... içim ezilmişti. kaldıramamıştım. hâlâ kaldıramıyorum. olanları kendime hâlâ açıklayamıyorum. akıl, izan, vicdan sahibi hiç kimse de açıklayamıyordur herhalde. dün akşam da başım yastıkta yine ağladım...

    ama sözlükte kendini bilmezin biri "neden pijaması kesilirken ağlayan çocuğa üzülmüyorsunuz da buna üzülüyorsunuz?" diyor. kimin, neye, ne kadar üzüleceğine siz mi karar vereceksiniz? ben o videoyu izleyemedim bile. haber sitesinde gördüm. açamadım. suriye'de, fakirlik, açlık içindeki bir çocuğun ağlamasını nasıl, niye, hangi sağlam psikolojiyle izleyebilirim ki? bir andaval millete böyle hesap sorma yetkisini nerden buluyor? cahil cesareti diyoruz biz buna galiba... bu insanları küçümsemekte beis görmüyorum. toplu iğrenin ucu kadar değerleri yok gözümde. bu adamlarla aynı oy oranına sahip olmamız da demokrasinin suçu. ne diyor bernard shaw: "demokrasi düzenbaz bir azınlık tarafından atanmak yerine yetersiz bir çoğunluk tarafından seçilmeyi getirir." yetersiz çoğunluğun seçtiği adam en fazla bu kadar oluyor... her gün bir cenaze, taksim hep polis kordonunda. kamu malı olan gezi parkı'na kamu alınmıyor. yolsuzluklar gırla... eserleriyle gurur duyabilirler. cahillikleriyle övünebilirler. problem yok. su akar yolunu bulur.

    berkin'i ötekilerden ayıran ne? bunu siz göremiyorsanız nasıl anlatabiliriz ki? siz bardağı taşıran son damlanın hesabını verebiliyor musunuz? taşan bardak için son damlayı mı suçluyorsunuz? ya da bir futbolcu hakeme isyan ettiğinde sadece son haksız karara mı isyan ediyordur?

    sizce bu insanlar da sadece berkin'in ölümüne mi isyan ediyor? hırsızlıktan katilliğe çok hızlı geçenlere değil, haksızlıklara, imkânsızlıklara, iltimaslara, işkenceler, göz altında kayıplara, küçümsemelere, alevi-sünni diye milleti ayırıp atamalarda yapılan haksızlıklara, öss'de, öys'de, lys'de, kpss'de patlayan kopya skandallarına, her türlü farklılıkların bastırılmasına, alkol yasaklarına, taksim'in mahvedilmesine, istanbul'un her yerine bina dikilmesine, memleketin her cennet köşesine sikimsonik bir villa yapılmasına... değil de sadece berkin'e mi isyan ediyor bu insanlar? sen bunları göremiyorsan çok özür dilerim ama ya kafan yeterince analitik çalışmıyordur, ya da körsündür.

    akp 12 yıldır kendisi gibi olmayanları bastırmaya çalışıyor, hapislere atıyor, cezalandırıyor, ötekileştiriyor. sen akp'liysen bunu hissedemezsin, hatta bu sana belki doğal bile gelebilir. nihayetinde "öteki"ni yok etmeye programlı bir düşünce sistemi. ötekini ezmeye, ihale vermemeye, sınavlarda derece yapsa bile atamamaya programlı bir zihniyetin ürünü. "baş örtülü bacıma saldırdılar" diye yalan söylemyi meşru gören bir düşüncenin ürünü... (sahi nerede o görüntüler, tayyip açıklayacaktı? kaç ay geçti? sığınabildiği bir tek baş örtüsü kaldı çünkü. muhafazakârları kullanıyor. sırtlarına binmiş kırbaç vuruyor. yaptığı bu. onlar da kullanıldıklarının farkında değil. devam...) bütün bu olanlardan sonra akp'li kalabiliyorsanız da sizin başarınız gerçekten kutlamak gerek. bu ülkenin en büyük gerginlik kaynağına karşı bu eylemler. erdoğan'a karşı. artık abd sırt çevirdi, ab sırt çevirdi. iş dünyasında kendisinden olmayanlara verdiği orantısız cezalar yüzünden iş dünyası da sırt çevirdi. çünkü meştuiyetin olmadığı, üç kâğıdın cirit attığı yerde sağlıklı ticaret, sağlıklı rekabet yapılamaz. bunlar sürdürülebilir yöntemler değildir. çökmeye mahkûmdur. çökmenin de arifesindeyiz.

    tayyip'in de arkasında bu yüzden kala kala düşünme yeteneği kafası kopmuş tavuk kadar olan bir yığın kaldı arkasında. bir de hes'leri pazarladığı bazı medya patronları. ama medya da sıkıldı kendi üzerindeki baskıdan. çatlaklar oluşuyor. bu tepkilerin hepsi, bu isyanların hepsi bu baskılardan ötürü. baskı ne kadar fazlaysa tepki de o kadar fazla olur. bu bir fizik kuralı. milyonlarca insan bugün berkin için ağlıyorsa, tayyip'ten nefret ediyorsa bu aksiyon-reaksiyon meselesinden.

    aziz nesin... diyeceğim, ama demiyorum. çünkü bu memleketteki aptal oranı %60 değil. buna güveniyorum. hepsinin hesabının sorulacağı günler de uzak değil. diktatörlerin çökerteceği binadan kimler sağ kalır, göreceğiz. cenazeye gidenlere "ölü sevici teröristler..." diyen hırsız vekilinize gidip oy verin siz. vicdanınız sızlamıyorsa gidin evet'i basın. berkin'i, ali ismail'i falan düşünmeyin. on milyon dolarlık rüşveti beğenmeyenleri falan düşünmeyin. gidin akp'ye oy verin. iki gün sonra kardeşiniz, bacınız, anneniz kafasına kurşun yiyip öldüğünde de "yeter ki tayyip eksilmesin penceremden" der, bağrınıza taş basarsınız.

    yas tutan insanlara uyarısız, sorgusuz, sualsiz su sıkan toma'nın da hortumunu, benim üzüntüme sayaç koymaya çalışanın aklını... başka bir şey demiyorum.
  • 55
    istanbul
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin besiktas eylemi)
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin kadikoy eylemi)
    (bkz: 11 mart 2014 boğaziçi üniversitesi eylemi)
    16.00 kuzeypark'tan güney kapıya yürünecek

    19.00 maltepe meydanı
    19.30 sefaköy cennet mahallesi, akbank önü
    19.30 kadıköy boğa
    19.30 beşiktaş kartal heykeli önü
    19.30 kartal ahmet şimşek koleji önü
    19.30 ikitelli cemevi önü
    19.45 şişli halide edip adıvar mahallesi, adıvar taksi önü
    20.00 sarıgazi vatan ilköğretim okulu
    20.00 çekmeköy madenler meydanı
    20.00 esenyurt depo kapalı cadde
    20.30 beylikdüzü özgürlük meydanı

    ankara
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin ankara eylemi)
    ankara güvenpark. 18.30

    (bkz: 11-mart-2014-odtu-kizilaya-yuruyor)

    izmir
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin izmir eylemi)
    izmir sevinç pastanesi önü 19.00

    kayseri
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin kayseri eylemi)
    forum kayseri önü, 16.00

    adana
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin adana eylemi)
    5 ocak meydanı, 17.00

    mersin
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin mersin eylemi)
    cumhuriyet meydanı opera önü 19.00

    bursa
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin bursa eylemi)
    bursa setbaşı 19.30

    antalya
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin antalya eylemi)
    antalya kapalıyol halk bankası önü 18.30

    eskişehir
    (bkz: 11 mart 2014 eskisehir berkin elvan yuruyusu)
    eskişehir espark önü 18.00

    kocaeli
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin kocaeli eylemi)
    kocaeli cumhuriyet parkı 18.00

    antakya
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin antakya eylemi)
    antakya uğur mumcu meydanı 19.00

    balıkesir
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin balıkesir eylemi)
    balıkesir 17.30 tüik önü

    bolu
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin bolu eylemi)
    bolu 19.00 kardelen meydanı

    çanakkale
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin çanakkale eylemi)
    çanakkale 18.00 iskele meydanı

    denizli
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin denizli eylemi)
    denizli 18.30 denizli çınar meydanı

    giresun
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin giresun eylemi)
    giresun 18.00 merkez postane önü

    muğla
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin muğla eylemi)
    muğla 19.00 sınırsızlık meydanı

    bodrum
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin bordum eylemi)
    bodrum 18.30 belediye meydanı

    bergama
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin bergamaeylemi)
    bergama 18.00 ayvalık cumhuriyet meydanı

    ayvalık
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin ayvalık eylemi)
    ayvalık 19.00 ayvalık cumhuriyet alanı
    niğde
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin niğde eylemi)
    niğde 17.00 hükümet meydanı

    samsun
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin samsun eylemi)
    samsun 18.00 öğretmenevi

    trabzon
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin trabzon eylemi)
    trabzon 17.00 meydan park

    uşak
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin uşak eylemi)
    uşak 17.00 belediye önü

    zonguldak
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin zonguldak eylemi)
    zonguldak 18.00 madenci anıtı

    berlin
    (bkz: 11 mart 2014 berkin elvan icin berlin eylemi)
    kottbusser tor 17:30
  • 16
    çocuklar ölebilir yarın,
    hem de ne sıtmadan ne kuşpalazından
    düşerek te değil kuyulara filân;
    çocuklar ölebilir yarın,
    çocuklar sakallı askerler gibi ölebilir yarın,
    çocuklar ölebilir yarın atom bulutlarının ışığında,
    ne bir santim kemik, ne bir damla kan,
    çocuklar ölebilir yarın atom bulutlarının ışığında
    arkalarında bir avuç kül bile değil
    arkalarında gölgelerinden başka bir şey bırakmadan.

    katilleri allahından bulsun.
  • 63
    kibarca, terbiye sınırları içinde yazmak lüzumsuz. "götümüze girebilir" çerçevesinde yazmak gerek, yazmak da yetmez sokağa çıkmak lazım, sokağa çıkmak da yetmez diğer insanları da sokağa çıkarmak gerek.

    milli irade olarak değerlendirilen akrabalarımın da yakınlarımın da tamamını bu işin içine katarak diyorum ki,

    sizin gibi vicdansızların dahil olduğu milleti de, bu milletin sahip olduğu iradeyi de, bu milletin sahip olduğu oyu da, bu milletin oy attığı sandığı da, bu milletin seçtiği ve can siperane savunduğu bürokratları da sikeyim.

    seni, senin abilerini katleden, ailelerinizin geleceğini yok eden, annelerinizin gününü gecesi, gecesini cehennem yapan devleti de sikeyim.

    rahat uyu güzel çocuk, bu dünyaya bir şey katabilecek bir yaşa dahi gelemeden aslında hepimize çok şey kattın. sen uyanamadın umarım birilerini uyandırabilmişsindir.

    tanım: çocuk. masum çocuk.

    moderatörlere not: silerseniz de kabulüm.
  • 40
    hiç görmediğim, konuşmadığım, yazmadığım sevgili kardeşim,
    henüz 15'inde ödevleri, hayalleri, halı saha maçı olması gerekirken,
    yarın cenaze merasimi olacak.
    ancak bu elim olay sessizlerin de seslerinin çıkmasına vesile olacak.
    zira çocuklar uyurken sessiz olunur,ölürken değil...
    görmeyenlerin de gözlerini açacak,
    çünkü gidişi gözleri görmeyenlerin de vicdanını sızlatacak.
    mekanı cennet, dostları melekler olsun.
    seni unutan da unutturmaya çalışan da namert olsun.
  • 45
    ne yazsam, ne cizsem olmuyor. sabahtan beri evde oturuyorum, icim sogumuyor. cocuk ulan cocuk. komada gecirdigi aylardan sonra 16 kiloya dusen, en sonunda da dayanamayip ebediyete ucan bir cocuk. bir melek.

    sabah uyandim, bi nete bakayim dedim. aksam baya giydirmistim fenere de volkana da. kimler ne cevap vermis diye. twitter'i actigimda arka arkaya 4 tane berkin elvan twiti gorunce yuregime bi okuz oturdu. birkac tweet sonra haberi aldim. kaybetmisiz berkin'imizi.

    arkadas cildirmamak elde degil. neydi bu cocugun sucu? niye oldu ulan bu cocuk?

    nedir sizi bu cocugun adini agziniza almaniza, bir bassagligini esirgemenize sebep? nedir ben soyleyeyim;

    (bkz: polise emri ben verdim)

    daha once hic beni aglarken gormemis olan anneme sarilip hickirarak agladim. o kadar bu cocugun uyanacagina inandirmistim ki kendimi.

    insanlari artik aklini basina almaya, vicdanlarini dinlemeye cagiriyorum, allah rizasi icin. bu ulkede artik polis eli ile cocuklar kafalarindan vuruluyor, sokak ortasinda insanlar dovuluyor, kafasindan mermi ile vurulanlar var.

    allah rizasi icin, misira, suriyeye gosterdiginiz merhamet, gozyasini, vicdani biraz da kendi insaniniz icin gosterin.

    cok aci bir soz ama; muhalif olsalar dahi.. evet cunku artik ulkemizde muhalifler insandan sayilmiyor. oldurebilirsiniz, dovebilirsiniz, saldirabilirsiniz.. hepsi serbest. ama yeter yahu hakikaten yeter.
App Store'dan indirin Google Play'den alın