• 1
    galatasaray lügatında olmayan bir terim. genlerimizde yok. ha 10 kişi kalırsın veya rakip çok üstün takımdır 1 puana oynarsın bunlar ayrı.

    20. dakikada eksik kalmış rakibe karşı kerem demirbay eliyle yanındakilere “sakin, yavaş” derse, kaan ayhan taç atışını 3 dakikada kullanırsa, muslera oyunu hep ağırdan başlatırsa gider saçma sapan golü yersin. rakibin üstüne gidip gol aramak yerine 0-0’a bağlayayım dersen patlarsın. hele ki karşımızdaki rakip bize karşı saçma sapan gollerle birçok maç kazanmış bir rakip ise.

    açıkçası konya maçından az biraz tırsıyorsam sebebi budur. yok efendim 0-0 cepteymiş falan demeden kazanmaya oynamalıyız. rakibe dünyanın priminin gideceğinin farkında olmalıyız. rakibi uyutalım derken bi uyuruz, geçmiş olsun.

    galatasaray takımı muazzam bir defans takımı değilse her maçı kazanma odaklı oynamalıdır.

    (bkz: 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı)
  • 5
    (bkz: beraberliğe oynamak)
    dilimizde bile "yatmak olarak küçümseyen bir ifade kullanılıyor. ne galatasaray ne de türkiye milli takımı beraberliğe oynamayı beceremiyor. galatasaray olarak hatırladığım, mancini yönetiminde juventus'la 2-2 beraberliğimiz ve saraçoğlunda kupa kaldırdığımız maçlar var sadece.

    aslında ülke olarak pragmatik bakmayı beceremiyoruz. mesela bugün 26 haziran 2024 türkiye çekya maçında haldır haldır saldırıp 3-2 yenilsek, beraberlik için savunma yapıp istediğimizi almamıza tercih edilir. bu sebeple yabancı teknik direktörler ülkede başarılı görülemiyor. kendimizi hep dev aynasında görüp, her başarısızlığımızda ya hakem ya da şanssızlık yüzünden olduğunu düşünüyoruz. 6-1 yenildiğimiz real madrid maçında bile fatih terim ilk 30 dakika nasıl oynadık ama diye savunma yapıyordu.

    montella'nın bazı tercihlerini, başta samet olmak üzere her ne kadar anlam veremesem de, adam tarihimizde ilk kez eleme gurubunda lider yapmış, öyle ya da böyle, çok absürt bir şey olmadığı sürece avrupa şampiyonasında ikinci tura çıkarmış etmedik laf bırakılmıyor. bence 2002 ve 2008 başarıları bize çok kötü geldi. 2002'nin uefa'yı alan galatasaray kadrosu ve çok büyük kura şansı olduğunu göremedik, dünyanın en büyük 3. takımı olduğumuzu sandık. tam kendimize geliyorduk ki 2008 gibi acayip şanslı olduğumuz 3 maç oynayıp (oyuncuların emeklerine saygısızlık etmek istemem elbet, vazgeçmemek, savaşmak, ortaya konulan cürret çok önemli) yarı final oynayınca kendimizi yine süper güç olarak görmeye başladık. konu biraz bağlamından koptu ama bugünkü maçta umarım montella kimseyi dinlemez, beraberliği koparır 2. olarak gruptan çıkarız. sonrası çok önemli rakipler olsa da bir şanssızım olacak.
App Store'dan indirin Google Play'den alın