11 ağustos 2013 galatasaray fenerbahçe maçı ile ilgili bahsedeceğim 2 konu var
atv spikeri hakkında;
1.si, kendini everest'te zanneden bu spiker, defalarca söylediği "
benim kronometreme göre.." saçmalığından dolayı kesinlikle çok antipatiktir..
ya arkadaşları ile iddiaya girmiş ve bu arkadaşa "
sen şu kadar sayıda bu tümleci söyleyemezsin" demişler, ya da atv çalışanı zat kendini çok bir halt sanmaktadır ki kronometresi kendisinin algısını da aşmıştır..
şahsen ben bunu her duyduğumda "sen kimsin lan yarr***aam, senin kronometreni kim si**er?!" nidasıyla evi inlettim..
farkındayım, maç sırasında ağzım çok bozuluyor ama yapacak bir şey yok..
2.si de, hepiniz hatırlayacaksınız, ilk tehlikeli atağımızda kale ağzından kaçan bir gol vardı.. videoları, kayıtları açın ve bakın.. spiker efendi neredeyse 1 dakika civarında sessiz kaldı pozisyon akabinde.. ya o sırada
gözlerini kapattı, ya gitti
tansiyon hapını aldı.. zaten konuşmaya yorumcular başladı, spiker de muhtemelen şok geçince konuşmaya devam etti..
ben meraklı değilim televizyonda gördüğüm her spikere "aha bu fenerli" demeye..
ya da her yorumcuya "ulan ne pis taraf tutuyor" demek niyetinde de değilim..
ama bokunu çıkarttınız son yıllarda, bilmem farkında mısınız..
sanırım bu artan çiğliğin tek nedeni, son yıllarda ispatlanan şikeler..
elinizden alınan ünvanlar..
yakında kaybedecek olduğunuz "
sizin sandığınız kupalar"..
bunların hepsini gördükçe, gerek savunma ve gerekse eziklik psikolojisi ile bu tavırları takındınız..
sözün özü, sen bu işi yapma spiker arkadaş..
gazetecilik ve televizyonculuk mesleği ile ilgili, daha doğrusu bu mesleği doğru düzgün ve hakkıyla yapmayanlar ile ilgili,
yılmaz özdil'in harika bir tavsiyesi var yeni mezun olacak radyo ve televizyonculuk öğrencilerine;
(bkz:
gidin pazarda limon satın, ama bu mesleği yapmayın)