• 2
    https://twitter.com/.../1770026649322410033

    https://twitter.com/.../1770027072783626720

    arda hocanın yeni belgeseli. çok güzel bir yapım bekliyorum. arda hocanın hatalara vurgu yapması bence yanlış, futbolculuğu döneminde milli takıma değerli katkılar vermiş, ispanya'nın iki önemli kulübünde oynamış çok kıymetli bir kariyer. teknik adam olarak da yetiştirdiği oyuncularla, çalıştıracağı ünlü kulüplerle, başarılarla, kazandığı kupa ve kırdığı rekorlarla hatırlanacak. o kadar çok bunu yanlış yapıyorsun söylendi ki hocaya o da kabullendi ama yanlış yaptığın hiçbir şey yok sevgili hocam. evlatlarına miras olarak güzel bir belgesel olur inşallah senin adına.
  • 3
    sahada hakeme krampon fırlatmak, uçakta gazeteci dövmek, milli takımda para pazarlığı yapmak, ispanya'yla milli maç oynanırken ıslıklandı diye ayağındaki topu bırakmak, kendisi de evliyken evli kadınlara asılmak, silahla hastane basmak, o silahı hastane içinde ateşlemek, galatasaray'ın kendisine olan kiralama teklifini küçümsemek, siyasete karışmak, faizler hakkında fikir vermek, rejim değişikliği lehine propaganda yapmak dışında yanlış yaptığı hiçbir şey olmayan arda turan'ın belgeseli.

    yüzleşmesi de aynaya bakıp "benim gibisi 100 yılda bir gelir" demekten ibaret olsun madem.

    edit: ben bu yazıyı bitirene kadar bir de ispanya'da vergi kaçırma suçundan hapis cezası almış. kanatsız melek mübarek.
  • 4
    her şeyin açıkça konuşulabildiği temiz belgesel.

    çok büyük futbolcuydu, büyük hoca oluyor.

    derslik de bir kariyeri var aslında. sadece futbol değil hayata da dair. onca baskı üzerindeyken, hiç kendi alanıyla ilgili olmayan konuya girip faiz açıklamasına kadar kendini daha da baskıya aldırıyor.

    ispanyolların onu özel bir yerde tutması ne kadar değerli bir futbol figürü olduğunun kanıtı. belgeselde söz alan futbolculardan kadro kursan şampiyonlar ligi alır. (içlerinde metehan baltacı da var.)

    eksikler de vardı. burak yılmaz, okan buruk, abdullah avcı. 2007-2008’e biraz daha yer ayrılabilirdi. iç saha fener, dış sivas galibiyeti cevat güler hoca ile şampiyonluk. çünkü parçalıyla en büyük başarısı oydu.

    oynadığı futbolu izlemesi çok keyifli futbolcuydu. 3-5 saniyelik anlarda bile yaptıkları bu oyunu sevme sebeplerimiz.

    bize bütün sezon eyüpspor izlettirecek teknik direktörün futbolcuğundan bugüne dek olan kariyer öyküsüne konu olan belgesel.

    --- spoiler ---

    ayrıca belgesel sonunda şuna dikkat çekmiş;
    oynadığı her stad yıkılmış *

    (bkz: ali sami yen stadyumu)
    (bkz: vicente calderon)
    (bkz: nou camp)

    --- spoiler ---
  • 5
    çok başarılı bulduğum belgeseldir.

    bu öykü çoğunluk adına meşhur mlada boleslav ile başlasa da benim için manisa stadında son dk çaprazdan bize attığı gol ile skoru 3-2'ye getirmesiyle başlamıştı. sonrasında 5-3 kazandıkları ve şampiyonluğumuza büyük katkısı olan fenerbahçe maçı falan derken gerets'in mlada boleslav karşısında sahaya atmasıyla parçalıyla izledik kendisini, anfield performansı, bordeaux'lu oyuncuya attığı zidane kafası, konyaspor kalecisini yatırıp kaldırıp yatırması, daha 22 yaşında zico'nun fenerbahçesinden 8 gol 21 asistle aldığı şampiyonluk, semih'e attığı yumruk, ali sami yen'in vedasındaki gözyaşları vs derken hatasıyla sevabıyla başından sonuna şahit olduğumuz bir hayat hikayesi oldu...

    tüm bunları hatırlayınca duygulanmadım dersem yalan olur... umarım galatasaray ile zaferden zafere koşacağın bir teknik direktörlük kariyerine de şahit oluruz arda.
  • 9
    güzel bir belgesel olmuş. konuşulması gereken her konu ama az ama çok konuşulmuş, önemli değil. benim nezdimde önemli olan, yıllarca ulan durun arda çok kötü şeyler yaptı ama belki kendisi de pişmandır'ı kanlı canlı görebilmek. arda turan'ın yaptığı yanlışları kabul etmesi, verdiği faiz demecini "gerizekalılık, cahillik" olarak tanımlaması vs. benim için değerli şeyler. çünkü ben arda'nın galatasaray'a döndükten sonra samimiyetle kendisine çekidüzen vermeye çalıştığına, hatalarından pişmanlık duyduğuna inanıyordum uzunca bir süredir.

    (bkz: arda turan/#3046872)
    (bkz: arda turan/#3419978)

    en başa döndüğümüzde arda'yı hepimizi çok seviyorduk zaten. fakat zamanla kimimiz kırıldı, kimimiz küstü, kimimiz hayal kırıklığına uğradı. fakat bunları arda'nın ağzından duymak kendisine küsenlerin de, kırılan ama küsemeyenlerin de bir nebze olsun bence kalbine dokunmuştur. çünkü ben artık erdemli olmaya çaba gösteren bir insan görüyorum.
  • 10
    galatasaray'dan ayrılış sürecindeki ifadeler tutarsız geldi. stadyum ve forma sponsorluğu sayesinde ciddi bir gelirle beraber o yıl üst düzey transferler yapılmıştı. galatasaray finansal krizdeydi ifadesi özellikle o yaz için bir anlam ifade etmiyor. nitekim arda'dan gelen para ile de borçlar kapatılmamış, riera takviyesine elde edilen gelirin belli bir kısmı ayrılmıştı.

    finansal krizden dolayı kulüp ayrılmama sıcak baktı dedikten sonra "3-4 milyon euro zaten kaybettim, 5-6 milyon euro daha mı kaybedeyim 4 senede, sürekli ben mi kaybedeyim, geleceğim ne olacak, ailem ne olacak?" gibi bir cümle kuruyor. yani aslında gidişin temel sebebi, sözleşme şartlarında anlaşılmaması sanırım.

    şimdi dönelim belgeselin başına. adnan polat, arda'ya 5 yıllık boş mukavele imzalattıktan sonra sözleşmesini yıllık 1 milyon euro'dan 2 milyon euro'ya çıkardığını söylüyor. aziz yıldırım'in teklifi bize 5 milyon euro'ya mal oldu diyor. sonrasında arda 2011 yılında atletico'ya transfer olduğunda yıllık 2.5 milyon euro'dan kontrat imzalıyor. o sırada belgeselin arka fontundaki gazete küpürlerinde ise aynı yaz yıllık 3.2 milyon euro'luk teklifimizi kabul etmediği ifadeleri geçiyor.

    ya matematikte bir hata var ya da ifadelerde. galatasaray'dan yıllık 2 milyon euro kazanan arda, yeni sözleşmesinde iyileştirme de alacak iken nasıl oluyor da atletico madrid'e gitmesem 5-6 milyon euro kaybedecektim diyor? gerisi izleyiciye kalmış.
  • 11
    gerçekten çok güzel güldüren, hüzünlendiren ama geçmişi hatırlatmasıyla daha çok duygulandıran bir belgesel yapım olmuş. amazon prime yapımı olması mı yoksa arda'nın müsade etmesinden dolayı mı bilmiyorum ama ben gayet gerçekçi ve dobra bir yapım olduğunu düşünüyorum.
    mesela euro 2016 ve sonrasındaki prim konusu galiba ilk defa birinci ağızlardan bu kadar açık ve net konuşuldu. ve benim anladığım o mevzudaki ana sebep belgeselde yokluğu farkedilen burak yılmazmış. çünkü sadece çalışanların primi yüzünden fatih hoca ve arda'nın arası bu kadar açılmazdı herhalde. burak yılmazın odunlaması ile galiba arda ile hocanın arası elektriklenmiş aslında sıkıntı yaratmayacak başka problemler olayın büyümesine neden olmuş.
    arda yaptıklarının büyük yanlışlar olduğunu kabul ediyor. özür diliyor. büyük bir erdem belki de. ama bu özürlerin şimdi dilenmesi yıllarca önce futbol dünyasında yarattığı tahribatları, gidilemeyen turnuvaları veya milli takım ile türk insanının arasındaki köprülerin yıkılmasını geri getirmiyor. kendisi insanlarla veya kurumlarla arasını düzeltti ama o başarısız yıllar geri gelmiyor maalesef.
    ayrıca kendisinin ne kadar kariyerli bir futbolcu olduğu gerçeği bir kez daha ortaya çıkıyor. kendisi ile ilgili çekilen bir belgeselde andres iniesta konuk olarak katılımcı oluyor düşünün diğer büyük isimleri saymıyorum bile. bir tek leo messi yoktu o kadar.
    aralarında bunca olan bitene ve yaşananlara rağmen yine de kendisi ile ilgili en doğru tespitleri fatih terim yapıyor. keşke hocayı biraz daha dinleseydi zamanında. gerçekten hoca yaşayan bir tecrübe.
    umarım teknik direktörlük kariyerinde yaşadıkları, hataları ve çıkardığı dersler ile doğru bir yol çizer kendisine. çünkü illaki bir dönemde kendisi ile yollarımız kesişecek...
  • 12
    burak yılmaz'ın ve staff dediğimiz emekçi kardeşlerin neden prim almadığını sorgulamak kaptan olarak arda turan'a düşer ama bunun yeri ve zamanı şampiyona oynanırken değildir. fatih hocamda haklı olarak bi karar aldıysam dayanağı vardır, evladım arda niye üst perdeden sorguluyor şeklinde alınmış. arda'da kabul ediyor o dönem güç zehirlenmesi içinde olduğunu... acun ve aveneleri tayfa ile gezersen ayaklarını böyle yerden keserler işte.
  • 14
    belgeselde dikkatimi çeken nokta arda turan'ın çocuklarının sürekli ingilizce konuşması. 6 seneden uzun bir süredir yurtdışında yaşayan ve çocukları yurtdışında doğmuş bir insan olarak , bizim çocukların bile daha iyi türkçe konuştuğu ortamda , türkiye içerisinde yaşayan ve muhtemelen yabancı bir bakıcı ile büyüyen çocukların sürekli ingilizce konuşması garip geldi.

    yukarıda anlamsız olarak takıldığım nokta dışında bence güzel ve kaliteli bir belgesel olmuş. hatta terim belgeselinden daha iyi bir iş olduğunu düşünüyorum çünkü fatih terim'in heybesindeki hikayeler ile 10 sezonluk dizi çıkardı.

    belgeselin sonunda edinmiş olduğum izlenim ise hala içimde bir yerlerde kırgınlık olsa da günün birinde arda turan'ın başımıza hoca olarak geleceği ve çok başarılı olacağı.
  • 15
    ısmarlama bir belgeselle kendini aklatmaya çalışıp, bir gün galatasaray'a hoca olmak için günah çıkartan eskilerin futbolcusu, şimdilerin teknik direktörü, her zamanın magandası.

    evet arda, vakti zamanında ''kalacağım, gitmeyeceğim'' diyip gittiğin takıma biliyorum bir gün teknik direktör olacaksın. belki iki sene sonra, belki beş bunu zaman gösterecek ama hiçbir zaman tam destek görmeyeceksin bunu bil.

    belki yükselenim dediğin beşiktaş'a gidersen sana taparlar, orası ayrı.
  • 16
    entry tarihi itibarı ile orta-uzun vadede galatasaray'ın gündemini meşgul edecek içerik.

    fatih terim'in artık kariyerinin sonuna geldiği dönemde arda turan döneminin başlaması bekleniyordu. hocanın teknik direktörlük, arda'nın futbolculuk döneminin sonu buna uygun bir devir-teslim tadında geçmişti. ancak galatasaray'ın adeta karakteristiğine işlemiş bir geleneği ortaya çıktı, dış kulvardan güçlü ataklarla gelen okan buruk en iyimser tahmini bile geride bırakan bir açılış yaptı.

    galatasaray'ın 1996'dan beri, aşağı yukarı son 30 yılına, kullandığı bir fatih terim jokeri vardı. toplamda dört fatih terim dönemi yaşandı. avrupa kupaları bir kenara, neredeyse tüm lig şampiyonlukları onun dönemlerinde geldi. onun döneminde gelmeyenlerde de belki kurduğu kadro, belki onun zamanında getirdiği isimlerin başı çektiği bir kadro şampiyon oldu.

    bu galatasaray'a hem başarı, hem görece istikrar hem de gelen yönetimlere bir hareket kabiliyeti verdi. 3-4 yıl bile şampiyonluktan uzak kalınsa bir acil durum planı olarak hocanın varlığı, belli deneme yanılmalara imkan sağladı. bu da uzun vadede, totale bakınca istikrara dönüştü.

    şimdi 1973 doğumlu okan buruk, birinci okan buruk döneminin referansıyla, eğer galatasaray kendine özgü saçmalıklarından birini yapmazsa, muhtemelen fatih terim'in başlattığı bu akımı devam ettirecek. onun bıraktığı noktada da 1987 doğumlu arda turan bu bayrağı devralacak. zira 120 senelik kulübün 30 yılına damga vurmuş bir modeli terk etmesi neredeyse imkansız bir değişim olur.

    belki birinci okan buruk dönemi sonrasında, belki okan buruk dönemlerinin sonu dönülmez halde geldiğinde en az bir arda turan dönemi yaşanması istesek de istemesek de kaçınılmaz gibi duruyor.

    işte o arda turan dönemi geldiği zaman, ya da gelmeye yaklaştığı zaman bu belgesel de ciddi bir cephane olarak tartışmalarda iki tarafa da argüman sağlayacaktır.

    tüm bu laf salatası sonrasında tanıma gelirsek, işte o gün gelene kadar benim için izlemeye de konuşmaya da değmeyecek bir yapımdır. içeriğinden, tekniğinden bağımsız...
  • 17
    arda turan bu belgeselde hatalarıyla, yanlışlarıyla ilgili yaptığı konuşmaları galatasaray'a gelmeden önce yapmış olsaydı gelmesine karşı olan çoğu taraftar fikrini değiştirirdi, hatta çoğu galatasaraylı kendisini kollarını açıp beklerdi. insanlar birini affetmeye çok daha yatkın oluyor genelde.

    not: belgeselde yaptığı hataların tamamı konuşulmamasına ve konuşulanların da tüm detaylarıyla işlenmemesine rağmen bunu yazıyorum.
  • 19
    ilgili belgeselin sonunda, kendisine sorulan "pişman mısın?" sorusuna "hayır" yanıtı verildiğini görünce 100 dk. çöp oldu dedim.

    son cb. seçimleri ülkenin değişen sosyolojisine ayak uyduramayan kişi ve kurumlara 5 yıl süre daha kazandırdı. herkes ona göre pr ve diğer tanıtım çalışmalarını yürütecek. buna da tamamım ama, başından sonuna kadar pişmanlık teması üzerinden giden bir belgeselde, pişman mısın sorusuna hayır değilim derseniz, tüm bu çabalarınız boşa düşer.

    ama belgesel çok iyi olmuş. uzatmadan net sorular sorulmuş, net cevaplar alınmış. arda turan aleyhinde ne kadar olay varsa içeriğinde var, insanların duygusal olarak arda'nın yanında olabileceği önemli mevzular, kişilerin hayatlarının etkilenebileceği sebebiyle alınmamış. objektif olmuş ama değişime ayak uydurabileceğini göstermek isteyen arda belgeselin sonunda gene yapıyor yapacağını. neyse canı sağolsun. bizler onu mlada boleslav maçındaki haliyle, o enerjisiyle, o saf temiz halleriyle görme umudumuzu yeşertmiş olduk. yolu bahtı açık olsun, sansasyondan ve özellikle siyasetten uzak olması dileğimizle.
  • 21
    kendisinin belgeseli güzel olmuş. mesela fatih terim'in belgeseli tamamen övgü üzerine ve sorulabilecek soruları soramayan bir türde yapımdı. burada eksik olan şey ise, arda turan'ın konuşmadığı insanlarla da röportaj yapılsa efsane olurmuş. ben bu belgesel de en çok takıldığım olay ise hayatın gerçeklerinin bir bir yüzüne vurulmasıydı.

    barcelona'da iken arda'nın evi büyükelçilik gibi herkesin ziyaret ettiği, kaldığı, yediği, içtiği bir yermiş. adamın prime döneminde! neyse annesi ve karısının en çok dikkat ettiği şey, o zaman da ben buna çok karşıydım diyor annesi, haliyle arda'ya çok söylermiş ama kendisi iplemezmiş. haliyle sen barça'nın oyuncususun, annen bayrampaşa'da , neden ipleyeyim, nasılsa etraftaki şakşakçılar gazlamaya devam ediyor! neyse futbol'da kendine bakmazsan, vücudun seni taşımaz kuralı ile, arda o partilerin gazıyla formdan düşünce ve şarkıcı berkay olayı ile de dibi görünce , etrafımızda kimse yoktu diyorlar ve ailece ona çok içerlediklerinin mesajını da bu belgesel ile ulaşması gerekenlere veriyorlar...

    aslında bu olay arda'nın kariyerinin neden bir anda düşüşe geçtiğinin ve futbolu neden erken bıraktığının da bir kanıtı. bu belgesel ile bu da netleşmiş oldu.

    bakın sevgili arda ve ailesi, hayat böyledir işte. zaten arda'yı o hale getirenler o evini ziyaret edip, sen böylesin, sen şöylesin diye tayfa. o sayede cristiano ronaldo yediklerine dikkat edip, sabah 6-7 de en erken idman sahasında olup, fitness çalışırken, sizin oğlan arkadaşlarıyla bol bol vakit geçiriyordu...hayatta kim gerçek dost kim gerçek arkadaş dibi görmeden anlaşılamıyor maalesef. siz de zamanında vermediğiniz eğitim ve uyarılar yüzünden bunu yaşayarak anlamışsınız, geçmiş olsun.
  • 22
    izlerken sıkılmadım. bitirdikten sonra sözlükte neler yazılmış benim dikkatimden kaçmayan şeyler acaba sözlükte kaçmış mı diye bakayım dedim. okuduklarımı görünce her ne kadar arada sırada sosyal medya soytarılarına özenenler olsa da sözlüğün çok kaliteli bir yer olduğunu anladım. arda'yı euro 2016'da öne süren kişi olan aynı zamanda kankası olan burak yılmaz belgeselde yok. ama turnuva sonrası selçuk ile araları kötü olmuştu o var. yine değerli sözlük ahalisinin gözünden kaçmayan bir husus çocukları türkçe'den çok ingilizce konuşuyor. "evet" videosu belki yanlıştı ama bu benim siyasi görüşüm kime ne demeye getirdi. ama çocuklar evde bile ingilizce konuşuyor. ha bu bir tercih meselesidir. ancak yerli ve milli olmakla övünen bir siyasi topluluk için taban tabana zıt o yüzden dikkatimi çekti. son olarak en önemlisi yaşadığı olayların çoğuna yanlış ve hata tanımlarını yaptı. ancak belgeselin sonunda pişman mısın sorusuna mağrur bir şekilde "hayır" cevabını verdi. bu ne pehriz bu ne lahana turşusu?

    kendi adıma eksik olan yerler; sulu derbi olarak adlandırılan 19 mayıs 2007 galatasaray fenerbahçe maçı hakkında bir şey yok, 2007-2008 şampiyonluğu hakkında bir şey yok.
    frank rijkaard dönemi ve sonrası ligi 8. bitirme hikayemiz yok. bu saydıklarım bence kesinlikle yer alması gereken şeylerdi. sabri sarıoğlu ile yıllarca milli takımda bile beraber oynadılar o da yok. belki araları iyi değildir ancak fatih hoca ile ettikleri kavga kadar değildir diye düşünüyorum.

    son olarak belgesel de hadi ya o iş öylemi miymiş dediğim tek bir olay yok. her şey zaten ayan beyan ortadaydı. arda'nın pişman mısın sorusuna verdiği cevap aslında belgeselin bana göre tek gerçeği. arda tam da böyle bir adam. hayatı çelişkilerle gitgellerle dolu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın