21 haziran 2020 galatasaray gaziantep fk maçında türk hakemliğinin kronik sorunlarından demetler sunmuş olan zat.
maçın ilk gölünde belhanda'ya yapılan net bir faul aslında. hani
gol kralı filminde duvar ahmet sait'e
* kornerde nasıl kafaya çıkılacağını(!) anlatıyor ya, o mizansen kadar net faul. eşleştiği futbolcuyu arkadan iki eliyle itiyor, boş kalıp kafayı vurup golü atıyor. yani faul diye bir yaptırımın konulmasının temel sebebi var o pozisyonda, gayri nizami şarj ile avantaj sağlama.
ama türkiye'de bu işin standart uygulaması(!) nedir? duran top öncesi ceza sahasında top gelmeden bir itiş-kakış veya güreş olursa, ya da futbolculardan biri bunu gösterirse hakeme düdük çalar ve uyarır. top oyundayken de biri yere düşmediği sürece faul verilmez. bu pozisyonda da öyle oldu, belhanda yere düşmediği için faul verilmedi...
bu gol iptal edilse kıyamet kopardı, tamamen formalar değişmiş halini biz atsak ve iptal edilse biz feryat figan ederdik. net faul ama türkiye'nin standartları bu ne yazık ki...
iptal edilen golden önceki pozisyon da net bir faul. top ortadayken biri diğerini itiyor düşürüyor. topu alıyor ve o top gidip gol oluyor. 3 tane hakem var saha içinde ve asli görevleri topa bakmak, hadi yan hakemin biri gaziantep savunmasını takip ediyor. biri bizim savunmanın son adamı olarak oraya bakmak zorunda, orta hakem de zaten oraya bakıyor. iki farklı açıdan odak noktada pozisyon, görmediler ya da göremediler.
90 kusurda o gol oldu, maç beraberliğe geldi. deplasman takımı sevindi, duruldu, neden sonra var çağırdı ve iptal oldu gol. maç o şekilde 3-2 bitseydi bugün alper ulusoy'un ne anası ne bacısı ne çoluğu ne çocuğu kalırdı diğer camialar tarafından. hele ki yarış gs-fb-bjk arasında olsa puan farkı da 3 falan olsaydı adamın idamını isterlerdi. tersi olsa bizim için de aynı sahneler olurdu...
türk tipi eyyam refleksi kalan kısıtlı sürede bir fırsat yaratıp bir sanş hatta mümkünse gol verme eğiliminde olur doğal olarak. 6 saniye kuralı biraz da okan'ın tecrübesizliği ve maçın seyircisiz oluşunun rahatlığıyla uygulandı. o vuruşta da saçma sapan bir penaltı yaptırdık ve berabere bitti maç.
türk hakemlerinden kimse adalet beklemiyor. türk hakemleri de haliyle adalet sağlamak için çıkmıyor sahaya. türk hakemliğinin, türk futbolunun böyle standartları var. bunu talep eden de yaratan da türk futbol ortamı ve türk futbol kamuoyu malesef.
formaların değişmiş hali oynansa ve bizim 3-3 yapan golümüz iptal edilseydi buralar dahil olmak üzere 10 dakika geriye kadar inceledi golü iptal etti yangını kopardı, hakemlerin niyetine dair paragraflar döşenirdi.
iki puanımız çalındı mı dersen çalındı. ama rakibin iki puanının çalınması da aynı oranda olasıydı. bu bir puanla belki de küme düşme kalma belli olacak, bir takım belki de küme düşecek gaziantep takımımın yerine...
türk futbolunun, kamuyounun işi bir de bu taraftan ele alıp sorunun köküne inmesi lazım. hakemlere hareket serbestliği sağlanması lazım. özellikle idarecilerin ve medyanın bu konuda sorumlu davranması lazım.
yoksa her pozisyonu her kararı bir yere bağlayarak reyting kovalandığı, her hakemin fişlenip kara listeye alındığı, atamaların açıklandığı günden ilk düdüğe kadar hakemin tüm seceresi videolarla falan kurcalandığı sürece bu eyyam ve standartsızlığın önüne geçilemez.
türk hakemleri kötü, türk hakemleri eyyamcı, türk hakemleri adaletsiz.
ama bunu yaratan da türk futbol kamuoyu. elbet bir gün herkese sıra geliyor, herkesin canı yanabiliyor. bir günü kurtarmak için yapılanlar işte bu adaletsiz yönetimi ve eyyama dayalı refleksi besliyor.
ondan sonra futbolun kendisinden başka her konuyla didinip duruyoruz böyle...