*

  • 495
    "sivilize" taraftarın bugün hayatın her alanında sahip olduğu imkanların neredeyse %95'inin mimarı olan kişi. o güzel bestede dedikleri gibi bir süpermen edasıyla ilmek ilmek bu örgütlenmeyi kurup bu kadar güçlü bağları kurmasaydı, bugün "hakkımız ulan bu bizim" diyerek hoyratça yaptığımız pek çok şeyi bu kadar kolay yapamazdık.

    zamanla uzayan mesafeler gibi, yıllar geçtikçe ortaya daha alternatif alpaslan dikmen hikayeleri çıkıyor ve alpaslan dikmen "persona"ları yaratılıyor. onun o devirde, o imkanlarla tek başına göğüslediği şeyleri aradan geçen 16 yılda ne tek başına, ne de ekip halinde aynı oranda göğüsleyebilen çıkmadı.

    o hayatını kaybettiğinde kendini bilemeyecek yaşta olanlar hatta daha doğmamış olanlar bile çıkıp "alpaslan abi yaşasaydı tribün böyle olmazdı" diyebiliyor mesela. bazen, özellikle kamuoyunda ultraslan aleyhine bir tepki doğduğunda ortaya atılan ve çok da tutan bir söylem...

    öyle bir konumu yoktu, öyle bir gücü de yoktu. öyle bir niyeti de yoktu.

    alpaslan dikmen de bu tribünün neferlerinden, isimsiz kahramanlarından biriydi. bu hiyerarşinin içinden gelen, ona saygı duyan biriydi. çıkıp da tayfa kavramına ya da "reis"e kafa tutacak, karşısında duracak ya da hakir görecek biri değildi.

    onu eşsiz kılan ve gittiğinden beri aynı oranda becerilemeyen özelliği müthiş bir köprü olmasıydı. bunu da ortayolculuk gibi bir algılayıp negatifleştirmenin alemi yok. hayatta bir araya gelmeyecek, gelse kalamayacak, kalsa birbirine girmeden duramayacak kişileri/grupları yan yana getirebiliyordu. bunu da zoraki değil samimi bir şekilde tesis etmeyi başarıyordu.

    arada sıkıntılar olmuyor muydu, elbette oluyordu. bugün artık aşırı sivilize taraftarın bile bildiği şeyler o günlerde de yaşanmıyor muydu, elbette yaşanıyordu. ancak onun mahareti, fedakarlığı ve süpermenliği buralardaydı işte. bir şekilde ipler kopma noktasına gelmiyordu. alpaslan abi, tribündeki alpaslan olmaktan çıkıp da alpaslan abi olduğundan beri bunu başarıyordu işte...

    onun vefatından 3 sene bile geçmeden tribündeki alt grup olayının bitirildi mesela. ki bu sürenin içinde, vefatı sebebiyle yaşanan matemin yol açtığı durgunluk ve eylemsizlikle geçen zamanlar da var. o dönemler ultraslan'daki "görev tanımı" genel koordinatör idi. vefatından sonra kısa süreler içerisinde pek çok isim denedi bu görevi devam ettirmeyi, hatta ekip olarak idare edilmesi bile denendi. sanırım en uzun süre bu işe devam edebileni bile dört mevsimi tamamlayamadı.

    en son haliyle sanırım onun yaptığı işi üç dört kişi omuzlayabiliyor. ki onların da altında, aynı işi küçük ölçekte "sorumluluk sahası"nda yapan isimler var ve hali hazırda artık kökleşmiş bir teşkilat şeması(!) dahilinde yapılıyor...

    bunu, o dönemin şimdiye göre kısıtlı iletişim kaynaklarıyla tek başına yapıyordu. hem de olmayan bir teşkilat şemasını sıfırdan oluşturarak...

    işte bu yönüyle süpermen gibiydi rahmetli.

    kurucularından olduğu ultraslan çok eleştirilse de bugün hepimiz, ultraslan'a sallarken/sallayabiliyorken bile, onun açtığı yolun bize sağladığı imkanları kullanıp taraftarlığımızı yaşayabiliyoruz. türk tribünlerinde bugün deprem yardımlarından kan bağışı kampanyalarına, kütüphane açmaktan huzurevi ziyaretine kadar binbir türlü sosyal konuda da yaşanabiliyorsa; bu değişimin başladığı yerde işin başında olanlardan belki de birincisiydi.

    doğum günü kutlu olsun...

    doğum günü vesilesiyle böyle bir video hazırlanmış. yüz yüze olmasa da ismen ve eşgalen tanıdığımız bazı insanları yıllar sonra görüp "liseden 15 sene sonra ocakbaşında toplanmış" duygusallığı yaşamak bile onun bize bıraktığı bir miras işte...

    https://x.com/...YRMauaBGbpQ&s=19
  • 258
    --- alıntı ---

    1976 yılının bir derbisinin öncesi...

    öncesi dediysek, bir gece öncesi.muhtemelen sokağa çıkma yasaklarının ufak ufak başladığı dönemlerden biri...

    galatasaray tribünlerinin efsane amigosu mehmet abi o gece rakip taraftarla tribün kapma mücadelesi olur ihtimaline karşı elinde kağıt ve kalemle sabahlamaya katılacakların listesini hazırlıyor.güçlü, kuvvetli ve yaşını almışlardan seçiyor mehmet abi olası bir mevzu karşısında grubun güçlü durabilmesi için.

    işte tam o sırada bir çocuk mehmet abi’nin kolundan çekiştirmeye başlıyor bir yandan haykırarak;

    -abi beni de o listeye yaz!

    mehmet abi ise dirseğini çekiştirip duran çocuğa doğru yarım şekilde dönerek;

    -git başımdan! daha çocuksun, 13 yaşındasın evine git...diyor.

    ama çocuk ısrar ediyor.listeyi hazırlayan mehmet abi bir daha hiddetleniyor, bu sefer daha tok bir sesle o çocuğa evine git, başına bir iş gelsin istemiyorum diyerek azarlıyor...

    daha sonra o çocuk ortadan kayboluyor. sabaha doğru karşı tribünle başlayan ufak tefek atışmalar ve sürtüşmeler içinde o çocuk birden ortaya çıkıyor.meğer evine falan gitmemiş bu çocuk, bak sen şu işe!

    galatasaraylı abileriyle beraber karşı tarafın sayısal anlamda üstün olan taraftarına kafa tutuyor. ama bu sefer daha sert bir azar işitiyor mehmet abisinden...

    ama çocuk öyle bir galatasaraylı ki, abisinin o’na kızmasından, haklı telkinlerinden ve bağırmasından ne kadar utansa da bir türlü evine gitmek bilmiyor.

    lafı daha fazla uzatmanın anlamı var mı?

    bu hikayedeki çocuğu merak eden var mı?

    evet, bu hikayedeki çocuğun adı alpaslan dikmen’dir...

    bu anıyı yıllar önce alpaslan abi ve mehmet abi’den canlı canlı dinlemiş ve beynime kazımıştım...

    ruhun şad olsun abi...
    --- alıntı ---

    @tavuklupasta_ /twitter
  • 501
    bizim gibi istanbul dışında yaşayan ama istanbul'da tribündekilere özenen, bazen maçı bırakıp tribündeki tezahüratlara kulak kesilen çocukların abisi.

    bu eksende yaşadığımız güzel anıların önemli bir miktarının mimarı...

    kurduğu, can suyu verdiği, istanbul'dan çıkıp tüm türkiye, hatta tüm avrupa hatta ve hatta tüm dünyayı sarmalayan teşkilat vefatından geçen 17 yıla rağmen hala dimdik ve aynı dinamizmle ayaktadır.

    tribün ya da diğer adıyla tayfa ayrıdır elbette ama ultraslan bizim gibi galatasaraylılar için üstte saydığım yönlerden hala kıymetlidir.

    bunu da ancak bir süpermen becerebilirdi...

    ruhu şad olsun...
  • 293
    (alpaslan dikmen): değişmiş buralar !

    biz: öyle oldu abi…

    (alpaslan dikmen):çocuklar nerede?...

    ...gelmiyorlar artık abi…

    (alpaslan dikmen): peki ya bu tribündekiler kim?

    ... onlar galatasaray taraftarı abi…

    (alpaslan dikmen): neden bağırmıyorlar?

    ... terlerlermiş abi ! sesleri kısılırmış 1 hafta…

    (alpaslan dikmen): ya aşk ne oldu?

    ... 2 maç kaybettik, kendimize küfür ettik abi. birbirimizi yuhladık.

    (alpaslan dikmen): peki ya ali sami yen ?

    ... tam belli değil ama onu da satıyoruz abi !

    (alpaslan dikmen): neden ?

    ... şu yeni stad meselesi… 50 bin kişi olacakmış ! o yüzden abi…

    (alpaslan dikmen) : galatasaray ne alem de peki?

    ... bilmiyoruz abi. çok futbolcu transferi yapıldı senden sonra. kimisi disco da, kimisi
    barda…

    (alpaslan dikmen): peki ya tribünlerde futbolcularımızı cesaretlendiren o rengarenk pankartlarımız?

    ... hani sen birkaç söz söyleyip lafını bitirince demiştin ya abi; ‘bir gün ruh’un gideceğini anlarsanız bu pankartları açın cehennem’de!... aynı pankartları açtık abi ! yalnız bir dediğini yapamadık ! sen ‘ kanka pankartları iyi açın üst üste gelmesin’ ! derdin…
    üst üste geldi be abi…

    (alpaslan dikmen): olsun ! peki ya işe yaradı mı?

    ... yaramadı abi…

    ( alpaslan dikmen ) : nasıl yani ?

    ...aslın da onu da bilmiyoruz abi !
    senin kahraman sandığın; korkak oldu, titrer oldu, kaçar oldu, susar oldu…
    senin, ağlarken bile başı dimdik suratı büzüşmeden ağlayan bildiklerin, tir tir titreyerek ağlar oldu…
    tarih denilen yer satılık oldu…

    galatasaray ruhu abi...!?

    (alpaslan dikmen):

    şaka yapan ben değildim !

    sizdiniz…

    ‘keşke çıkıp, şaka deseniz’…

    bir dönem facebook'da en çok fan sayısı bulunan galatasaray sayfasının, kumsal melike adlı adminin, kaleminden... *
  • 317
    galatasaray özelinde, bir takımı ya da bir çift rengi çocukcasına seven herkesin hayatında çığır açan güzel insan. insanın içinden bir takım uğruna birşeyler yapmak gelir ama "yaparsam millet ne gözle bakar" diye kendini tutar ya. işte bu tarz birçok şeyi yaparak insanlara bu konuda cesaret veren, kendini ifade etme şansı tanıyan bir adamdı. böyle yazınca da tutarsız işler yapan, hafiften deli birini tarif eder gibi olduk; ayıp oldu rahmetliye. mesela kalkar fahriye yen'i ziyarete giderdi. galatasaray'ı çocuk saflığında seven birçok insanın aklına gelirdi illa ki "kurucumuzun eşi, annemiz sayılır, gidip bir ziyaret etmek lazım" diye. büyük ihtimal vazgeçerdi "eş dost ne der" diyerek, ya da kendinden başka kimsenin öyle düşünmediğini zannederek kendine şüpheyle bakardı. işte bu ve bunun gibi birçok konuda insanlara yalnız olmadıklarını hissettirmiş, düşünürken "manyak mıyım lan ben" diye kestirip attıkları pek çok eylemin aslında ne kadar güzel sonuçları olabileceğini görmelerini sağlamıştır. sırf bu yüzden bile saygıyla anılmayı defalarca hakeden bir insandır.
  • 375
    yeni melek sinemasında yapılmış olan şampiyonluk gecesinde tanışmıştım kendisiyle, o kaf dağı gibi gözüken adamla konuştuğum görüştüğüm de ne kadar naif ve yardımsever biri olduğunu görmüştüm. ölüm haberini yine onun yer aldığı bir galatasaray taraftarı aldığı belgeseli izlerken almıştım. cenazesi için şişli camiinde son kez yanındaydım. yalçın dümer gibi bir takım tanıdık simalarda ordaydı. işin en acı tarafı o gün alisamiyen stadında maç vardı ve bizim yasımız vardı. alpaslan abi gerçekten keşke çıkıp şaka demesini beklediğimiz bir abimizdir. allah rahmet eylesin. mekanı cennet olsun.
  • 327
    kaderin ne acı bir oyunudur ki, vefatından bir hafta sonra 5 ekim 2008 bursaspor galatasaray maçı oynanmıştır. bu güzel insanın hayatta belki de en çok sevdiği, ebediyete yol aldığı yerde onu selamlamış; aynı yola baş koyduğu insanlar belki de hayatını kaybettiği yollardan geçerek stada varmıştır. bu derecesine galatasaray'a bağlı, adeta kader edinmiş bir insandı rahmetli...
App Store'dan indirin Google Play'den alın