tedavi olmayacağım dediği gün sabaha kadar konuştuk. hiç bir şekilde ikna olmadı tedavi olmaya. dedim başkan yapma böyle bak aileni düşün umrunda değildi. sevgilini, sevdiğini düşün o da umrunda değildi. sanki kafasında bu hayatı bitirmiş. bunu en güzel şekilde bitirmek istiyordu. o gün uyumadım en son ikna oldu. tek başıma da olsa tedavi olacağım dedi. sanki yeni bir insan doğmuş gibi öyle sevindim. sonra ara ara takıldım. -başkan ölmüyoruz dimi yaşayacağız ? -yaşayacağız başkan.
bayram dolayısıyla internetten uzak kaldım. normalde twitterda yazdıklarını görmemeye imkan yoktu mutlaka görürdüm. dün sözlükten ve üniversiteden arkadaşım aradı. dedi ki tolga intihar etmiş, ölmüş. ben ki hiç muhabbet etmediğim sadece sima olarak bildiğim insanların vefatına bile çok şaşırırım. tolga'nın haberine hiç şaşırmadım. çünkü ölmeyi bu kadar isteyen daha önce başka hiç kimseyle tanışmamıştım. yapma ya diyebildim sadece. uyuşturucu kullanacak bir insan değildi.bir yerde yüksek dozla intihar edenlerin mutlu öldüğünü okumuştum. belki bunun için bu yolu tercih etti.
senin seçimin buydu saygı duyuyorum. belki kendince sonuna kadar haklı sebeplerin vardı ama çok üzdün be başkan. ulan ne bok işin var öteki tarafta lig tv bile yok diye takılmıştım. emin ol bu dünyadan daha kötü olamaz demiştin. o yüzden umarım oralarda rahat edersin kardeşim. umarım orada huzuru bulursun. az çok hepimiz bu hayatın mutluluklarını ,acılarını tadıp sonra ister istemez ''gidiyorum elveda'' şarkısını söyleyeceğiz. öyleyse gidenin de kalanın da gönlü hoş olsun.
isteyerek ölen kişi ile istemeden ölen insan
arasında,temelden,kökten bir fark vardır:-
ilki, herşeyin ötesine geçmiş olmakla, huzurludur;
ötekiyse, hiçbirşeyi çözememiş olmakla, huzursuz...
"bitmeyen sükunlu gece" ile "kabir azabı"
arasındaki fark da bu farkta yatsa gerek...
nilgün marmara