1
bu abimiz acaip bir öykü ile hafızama kazınmıştır.
yıl 1975, aylardan temmuz. transferler başlamış. engin verel gözbebeğimiz ve fenerbahçe ile centilmenlik anlaşması var. iki kulübün başkanları bir birlerinin maçlarına geliyor. maçlarına derken başka takımlarla oynanan maçlara bile. ortalık güllük gülistanlık.
derken;
birdenbire engin verel fenerbahçe ile anlaştığını açıklayıp bayrağı öpme numarası ile gazetelere fotoğraflı görüntü oluyor. delirmek üzereyiz. acaip kazıklandık. taraftar hasnun galip te toplanıyor, protestolar . bizim başkan açıklamalar yapıyor "ayıptır filan" diye. fenerbahçe başkanı tersliyor. bizim başkan "mahkemeye vericem, dönmezse futbol hayatını bitiririz, büyük tazminat alırız" söylemlerinde. bu böyle onbeş yirmi gün devam ediyor. her gün gazetelerde bu mevzu. bizler de diken üstündeyiz. ailemle beyoğlunda oturuyoruz o aralar. volta alanım istikla caddesi. o zamanlar milliyet gazetesi akşam baskısı çıkarıyor ve galatasaray lisesinin önünde bir gazeteci amca akşamları saat 17.00 de çıkan gazeteyi bağıra çağıra satıyor.
galatasaray'da turlarken gazeteler kamyondan atılır atılmaz bu amca birden bağırmaya başlıyor.
-engin galatasaray'daaa, engin galatasaray'daaa
-ulan yoksa!!! bizim engin geri mi döndü..
iş çıkışı. o zaman istiklal otomobillere açık. birden millet gazeteci amcanın başına toplandı, istiklal caddesinde otomobillerden duyanlar arabalarını durdurdular ve trafik keşmekeş. istiklal caddesi tek arabalık yoldu. sadece taksim yönüne gidiş var. ortalık amerikan kaynıyor. amerikan arabaların son zamanları. (gerçi 85 lere kadar parça pincik bindik) ikinci araba yola sığmıyor. geri kalanı kaldırım. yani sağa çekmek mümkün değil arabayı. sesi duyan arabayı yolun ortasında bırakıp gazeteciye koşuyor.
ve o amca önüne inen yüzlerce gazeteyi yarım satte tüketti. gazeteyi aldıktan sonra kenara çekilip hızla sayfaları açanlarda ikinci kazıklanmışlık hissi.
meğerse gelen bu abiymiş. manisaspor'dan almışlar engin'siz kalmayalım diye.
bizde iki sezon oynadı. orta sahaydı. sonra sağa sola kiralık gitmeye başladı. izini kaybettik. yıllar sonra bakırköyspor'da menejerlik yaparken çıktı karşımıza ama maişet kaygısı işte. tekrar izini kaybettik sonra.
belki oğlu kızı torunu okur bir gün buraları. çok temiz bir insandı. pırıl pırıl. tam bir görev adamı. görev verildimi hakkını vermeye çalışırdı. severdik ama o gazeteci amca tarafından kazıklanmış her galatasaraylıda böyle bir hatırası vardır. bilinsin.
ha! doğan babacan'ı taraftar gazabından kurtarmışlığı vardır.
(bkz: 4 nisan 1976 galatasaray beşiktaş maçı)
-kulakların çınlasın be abi. nerelerdesin.
yıl 1975, aylardan temmuz. transferler başlamış. engin verel gözbebeğimiz ve fenerbahçe ile centilmenlik anlaşması var. iki kulübün başkanları bir birlerinin maçlarına geliyor. maçlarına derken başka takımlarla oynanan maçlara bile. ortalık güllük gülistanlık.
derken;
birdenbire engin verel fenerbahçe ile anlaştığını açıklayıp bayrağı öpme numarası ile gazetelere fotoğraflı görüntü oluyor. delirmek üzereyiz. acaip kazıklandık. taraftar hasnun galip te toplanıyor, protestolar . bizim başkan açıklamalar yapıyor "ayıptır filan" diye. fenerbahçe başkanı tersliyor. bizim başkan "mahkemeye vericem, dönmezse futbol hayatını bitiririz, büyük tazminat alırız" söylemlerinde. bu böyle onbeş yirmi gün devam ediyor. her gün gazetelerde bu mevzu. bizler de diken üstündeyiz. ailemle beyoğlunda oturuyoruz o aralar. volta alanım istikla caddesi. o zamanlar milliyet gazetesi akşam baskısı çıkarıyor ve galatasaray lisesinin önünde bir gazeteci amca akşamları saat 17.00 de çıkan gazeteyi bağıra çağıra satıyor.
galatasaray'da turlarken gazeteler kamyondan atılır atılmaz bu amca birden bağırmaya başlıyor.
-engin galatasaray'daaa, engin galatasaray'daaa
-ulan yoksa!!! bizim engin geri mi döndü..
iş çıkışı. o zaman istiklal otomobillere açık. birden millet gazeteci amcanın başına toplandı, istiklal caddesinde otomobillerden duyanlar arabalarını durdurdular ve trafik keşmekeş. istiklal caddesi tek arabalık yoldu. sadece taksim yönüne gidiş var. ortalık amerikan kaynıyor. amerikan arabaların son zamanları. (gerçi 85 lere kadar parça pincik bindik) ikinci araba yola sığmıyor. geri kalanı kaldırım. yani sağa çekmek mümkün değil arabayı. sesi duyan arabayı yolun ortasında bırakıp gazeteciye koşuyor.
ve o amca önüne inen yüzlerce gazeteyi yarım satte tüketti. gazeteyi aldıktan sonra kenara çekilip hızla sayfaları açanlarda ikinci kazıklanmışlık hissi.
meğerse gelen bu abiymiş. manisaspor'dan almışlar engin'siz kalmayalım diye.
bizde iki sezon oynadı. orta sahaydı. sonra sağa sola kiralık gitmeye başladı. izini kaybettik. yıllar sonra bakırköyspor'da menejerlik yaparken çıktı karşımıza ama maişet kaygısı işte. tekrar izini kaybettik sonra.
belki oğlu kızı torunu okur bir gün buraları. çok temiz bir insandı. pırıl pırıl. tam bir görev adamı. görev verildimi hakkını vermeye çalışırdı. severdik ama o gazeteci amca tarafından kazıklanmış her galatasaraylıda böyle bir hatırası vardır. bilinsin.
ha! doğan babacan'ı taraftar gazabından kurtarmışlığı vardır.
(bkz: 4 nisan 1976 galatasaray beşiktaş maçı)
-kulakların çınlasın be abi. nerelerdesin.