• 1
    bir kulübü var eden, en önemli faktörlerden biri olan taraftarların, kulüplerine karşı sorumluluklarının oluşturduğu bilinçtir. yeri geldiğinde destek olmak, yeri geldiğinde tepki göstermek de bu bilincin doğurduğu eylemlerdir. doğru zamanda doğru tepkiyi vermek, ortak bir taraftar bilinci oluşturmak, kolay bir olay değildir, bunu başarabilen kulüplerde başarı kaçınılmazdır, sonuç "ne olursa olsun" önemli olanın "kulübün değerleri" olduğunu benimsemek bu bilincin en büyük göstergesidir.
  • 3
    sanırım en uygun başlık bu bu yazı için;

    ne zaman insanlar galatasaray'ı karıştırmak istese liseli-liseci gibi konuları gündeme getirip suyu bulanıklaştırmaya çalışıyorlar, ya kardeşim bu galatasaray spor kulübü türkiye'nin en büyük değeri, tabii ki bu kulüpte olmak isteyen insanlar olacaktır, bu çok normal bu kişilerin entrika çevirmesi de çok normal çünkü burası en yüksek mertebe, yani daha yükseği yok, hiç olmadı. bu kulüpte olmak demek kulübün saygınlığından nemalanmak demektir, bir insan nasıl kadın ve erkek olarak doğuyorsa bu kulüpte de liseli olan da var liseli olmayıp hizmet eden de var, herkesten allah razı olsun kimin emeği geçtiyse, şunu konuşmamız lazım bu takım 3'er 3'er atarken de, kızları avrupa şampiyonu olurken de eleştirildi, kimler tarafından? o sırada yönetimde olmayanlar tarafından, bu yönetim gidince yerine gelecek yeni yönetimi eleştirmeyeceğini mi sanıyorsunuz tabii ki eleştirecek, eleştirmese "takdir etse bile" eleştirmiş gibi gösterilecek uyanın lütfen, 2 şark kurnazının yaptığı ayıp yüzünden iş başkan yardımcısına kadar gitti işte, başka kulüpte olsaydı asla kimse istifa etmezdi biliyorsunuz, şimdi bu olayı kullanıp bir de araya liseli muhabbeti yapalım, özhan canaydın'dan bahsedelim derseniz ben sizde artniyet ararım, stadın yapımı yaklaştıkça, kulüp düzlüğü görmeye başlayınca bu işler daha da kızışacak uyanın lütfen, en kötü zamanımızda şampiyon olduk avrupa'ya kafa tuttuk en kötü zamanımızda tekrar söylüyorum en kötü zamanımızda, şimdi bir de kulüp tarihinin en rahat dönemine gireceğiz olacakları bir düşünün, filmlerde kahramanın paçasından çekmeye çalışan kaybetmiş insanlar gibi basın şuanda, en iyisi o kahramanlar gibi elleri paçamızda olanlara kurşunu sıkıp * yolumuza devam etmek.
  • 5
    türkiye de kesinlikle yoktur bilinc, avrupa da nasıldır bilmiyorum ama türkiye de olmadığı konusunda sanırım birçok görüş ortaya konulabilir.

    öncelikle belirtmek de fayda var, hiçbir zaman bir kıyaslama içerisnde değilim böyle bir amacım yok. cünkü galatasaray taraftarının karşısına alıp değerlendireceğim bir grup yok. olamaz da.

    olaya 3 büyük takım taraftarları gözünden bakıyorum, ne kadar objektif olurum bilemiyorum ama deniyeceğim.

    şimdi galatasaray 2012-2013 sezonunda şampiyonlar liginde ceyrek finale kadar geldi. başarılı bir sezon geçirdi saten bunu hepimiz biliyoruz. önceki senelerden buralara kadar gelme süreci başarının cabuk bir şekilde kazanılması vs. vs.

    fenerbahce ise 2012-2013 sezonunda uefa avrupa liginde, ceyrek final ilk maçında lazio'yu kendi evinde 2-0'la yenerek, kendi tarihinin en büyük başarısına imza attı belki de basamak (!) olarak.

    beşiktaş ise, maddi sorunlar dolayısıyla uefa tarafından avrupa kupasından 1 sene men edildi.

    öncelikle karşılaştırma gibi gelebilir ama bir durum değerlendirmesi olarak algılamakta fayda var. her 3 takım taraftarının da hatta dünya'nın da bildiği bir durum var. şampiyonlar ligi en üst seviye, uefa avrupa ligi bir alt seviye. yani birisi avrupanın 1 numaralı kupası, diğeri 2 numara.

    öncelikle kendi taraftarım olan galatasaray taraftarından bahsedeyim. 2012-2013 sezonuna başlarken herkesin hedefleri belliydi. neydi bu hedefler? :

    * 2012- 2013 sezonu şampiyonlar liginde guruplardan cıkabilmek,
    * 2012- 2013 sezonu sonunda tekrardan şampiyonlar ligine katılıyor olmak, dolayısıyla süper toto süper lig'de şampiyon olmak.

    cok basit hedeflerimizden bir tanesi. peki galatasaray ne kadar başarılı oldu?

    galatasaray 2012-2013 sezonu şampiyonlar liginde grup mücadelelerine başladığında ilk devre maçlarında istenmeyen sonuçlar almasıyla birlikte, bazı taraftarlar olumsuz düşüncelere girdi kabul etmek lazım. bazı taraftarlar ise takımlarına, hocalarına inanarak destek oldular. son maça kadar bu heyecanı sürdürerek taraftarına mükemmel duygular yaşattı galatasaray.

    son maça geldiğimizde ise grup'da puan sıralamasına bakıldığında, uefa'ya da gitme şansımız vardı, şampiyonlar liginde yolumuza devam etme şansımız da. (aslında bahsetmek istediğim olay burdan sonra devreye giriyor)

    tam bu sırada, gerek sözlük de, gerek ise kendi cevremde sorduğum sorulardan bir tanesi de şuydu:

    '' - peki, uefa avrupa liginde final oynamak mı? şampiyonlar liginde ceyrek final oynamak mı? ''

    şüphesiz şampiyonlar ligini isteyen herkes gözü kapalı bırakın çeyrek finali, şampiyonlar liginde top 16'ya kalmak için canla başla cevap verdiler. tabiki farklı görüşler de meydana geldi. mesela avrupa liginde kupayı alıcaksak, avrupa kupasına gidelim diyenlerde oldu. tabiki bunlar birer görüştür saygı duyalım vs.

    şampiyonlar liginde elde ettiğin gelirler, elde ettiğin başarılar ve en büyük gelirin olan ''prestij'' avrupa kupasından cok daha fazla. örnek vericek olursak borussia dortmund 2 sezondur şampiyonlar ligin de ve prestij açısından cok iyi bir ivme yakaladıklarını herkes biliyor. ama uefa kupasını kazanan bir braga, bir atletico madrid... borussia dortmund'un, psg'nin havasına prestijine sahsen benim gözümde ulaşamadı. bu yüzden de şampiyonlar liginde ''süreklilik'' cok önemli.

    galatasaray bu sezon şampiyonlar ligine mükemmel bir başlangıc yaptı önümüzde bir maç daha var ama en kötü ihtimali düşünüp, elendiğimizi varsayarsak seneye şampiyonlar liginde başarı yakalamamız, yine bir ceyrek final, yine top 16, marka ve prestij olarak cok fazla yukarıya cekicek galatasaray'ı. o yüzden galatasaray taraftarları olarak üzülmemizi gerektiricek bir durum yok. özellikle böyle vizyonlu bir başkana ve teknik direktör'e sahipken.

    fenerbahçe ise avrupa liginde gidebildiği yere kadar gitmeli, fenerbahce eğer ki başarısını galatasarayla kıyaslamak istiyorsa mutlaka seneye şampiyonlar liginde oynamalı. ve bunu bilmeki gerçekten fenerbahce taraftarı bunun bilincinde olmalı. evet fenerbahce yarı final'e kalarak başarı yakalımıştır. kabul etmek gerek, ama bu başarının kıyası galatasaray olmamalı, cünkü arada siklet farkı var.

    şimdi gelelim taraftar psikolojisine,

    galatasaray ve fenerbahce avrupa'da kendi kategorilierinde başarıları yakalamışken, ''bazı'' beşiktaş taraftarlarının da ortalarda bu iki takıma comak sokmaları ayrı bir olay.

    anlamadığım bir durum var, bu da günümüzde yeni moda oldu. bu sezondan başlamak üzere, galatasaray'ın rakiplerinin atkılar acılır oldu tribünlerde, pankartlar vs. vs.vs.

    beşiktaş taraftarı neden? niçin? böyle bir duruma giriyor, ben anlamıyorum. aynısını fenerbahce taraftarı da yaptı, zamanında galatasaray taraftarı da.

    fenerbahce taraftarı, real madrid atkısı acıyor, twitter'dan sosyal medyadan fenerbahceli insanlar real madrid destekleyici iletiler, galatasaray'a küfürler gırla gidiyor. ondan sonraki gün aynı arkadaşlar, fener'in rakibine bayrak acan galatasaraylı'ya da küfür ediyor. '' vay efendim türk düşmanı''

    orta da bir duruş yok. adam hem saygı bekliyor, hem saygısızlık yapıyor. beşiktaş taraftarı aynı hareketi basketbol maçlarında yaptı. galatasaray taraftarları da var böyle. adam önce rakibine saygısızlık yapıyor, sonra da ama biz şampiyonlar liginde oynuyoruz diyor.

    işin özü, her rakip takım birbirini sevmek zorunda değildir. ama saygı duymak zorundadır. saygı da duymayabilirsiniz ama yaptığınız hareketi bir başkası size yaptığında karşı olamazsınız !

    son sözüm de kendi takımımın taraftarlarına, arkadaşlar biz galatasaraylıyız, ne lazio'lu, ne chelsea'li , ne real madrid'li.

    biz galatasaraylıyız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın