1
turkiye'de hakem olmak elbette zordur. futbolun sadece futbol olmadığı bir memlekette yaşıyoruz. ama ne zaman düzelecekler diye soruyorum sürekli kendi kendime, iyi niyetli olduklarını düşünüyor olsam bile...
türk hakemlerinin en belirgin özelliği ise istikrarsız olmaları sanırım. 'kimseyi üzmeyeyim, ne etliye ne sütlüye karışmayayım' mantığıyla, duygusallıkla olaya yaklaşıyorlar. bunun maçtan maça olmasını geçtim, maç içinde bile onlarca telafi düdüğü oluyor.
hani diyoruz ya bazen futbolcular için; 'abi adam yıllardır oynuyor, hiç geliştiremedi kendini' diye, türk futbol hakemleri için de aynı şey söz konusu. 'tamam eyvallah, iyi niyetlisiniz, olur böyle hatalar arada' deyip geçiştirmek istiyorum ama gün geçmiyor ki mantıksızlıkların sayısı artmasın. hata değil, mantıksızlık. son örneğini 9 ağustos 2009 gaziantepspor galatasaray maçında bünyamin gezer yaşattı. arda'ya gösterdiği sarı kart o kadar acıklıydı ki inanamadım. e be adam, o futbolcu senin kölen mi dediğini yapmak zorunda olsun. hakemin istediği yerden çıkacak diye bir kaide mi var futbolda. baktın yavaş yavaş çıkıyor, baktın uzak köşeden çıkıyor; durdur saati. ondan sonra nereden çıkarsa çıksın, bir önemi yok. önüne atlayıp yönlendirmeye çalışmak da neyin nesi? bu mantıksızlıkla nasıl avrupa'da maç yöneteceksin acaba? messi'nin önüne atlayıp 'hop nereden çıkıyorsun?' mu diyeceksin? diyemezsin. çünkü avrupa'da maç yönetemezsin. yönetmemelisin de zaten.
ha 'bunlar ne ki, ne olacak bu kadarcık hatadan' dediğinizi duyar gibiyim. haklısınız. bu ülke ali aydınlar, erol ersoylar, oğuz sarvanlar, metin tokatlar gördü. bu ne ki...
türk hakemlerinin en belirgin özelliği ise istikrarsız olmaları sanırım. 'kimseyi üzmeyeyim, ne etliye ne sütlüye karışmayayım' mantığıyla, duygusallıkla olaya yaklaşıyorlar. bunun maçtan maça olmasını geçtim, maç içinde bile onlarca telafi düdüğü oluyor.
hani diyoruz ya bazen futbolcular için; 'abi adam yıllardır oynuyor, hiç geliştiremedi kendini' diye, türk futbol hakemleri için de aynı şey söz konusu. 'tamam eyvallah, iyi niyetlisiniz, olur böyle hatalar arada' deyip geçiştirmek istiyorum ama gün geçmiyor ki mantıksızlıkların sayısı artmasın. hata değil, mantıksızlık. son örneğini 9 ağustos 2009 gaziantepspor galatasaray maçında bünyamin gezer yaşattı. arda'ya gösterdiği sarı kart o kadar acıklıydı ki inanamadım. e be adam, o futbolcu senin kölen mi dediğini yapmak zorunda olsun. hakemin istediği yerden çıkacak diye bir kaide mi var futbolda. baktın yavaş yavaş çıkıyor, baktın uzak köşeden çıkıyor; durdur saati. ondan sonra nereden çıkarsa çıksın, bir önemi yok. önüne atlayıp yönlendirmeye çalışmak da neyin nesi? bu mantıksızlıkla nasıl avrupa'da maç yöneteceksin acaba? messi'nin önüne atlayıp 'hop nereden çıkıyorsun?' mu diyeceksin? diyemezsin. çünkü avrupa'da maç yönetemezsin. yönetmemelisin de zaten.
ha 'bunlar ne ki, ne olacak bu kadarcık hatadan' dediğinizi duyar gibiyim. haklısınız. bu ülke ali aydınlar, erol ersoylar, oğuz sarvanlar, metin tokatlar gördü. bu ne ki...