37 yaşında, kariyerinin sondan üçüncü maçının 94. dakikasında bile rakip sahada basmadık yer bırakmayan, presten ziyade bir adanmışlık hali olan eylemler bütünü. pres demenin haksızlık olacağı; topun üzerinde mıknatıs varmışcasına durmaksızın, mütemadi, boğan, parçalayan, rakibin ayaklarını birbirine dolaştıran bir eylemdi. golün gelmesi gereken ama bir türlü gelemediği maçların son dakikalarındaki "doldur boşalt" muhabbetini bile organize atak formatına dönüştürebilecek kadar manyak bir olaydı. zira takımın atak doğrultusunda sürati, yönü ve yüksekliği ne olursa olsun hakan şükür'ün indiremediği bir top henüz icat edilmemişti ki bunda uzun boyu kadar bu bitip tükenmek bilmeyen çılgınlığın da rolü büyüktü. 1990'ların başından itibaren 20 seneye yakın türk ve dünya sahalarında boy göstermiştir.
hakan şükür tipi forvet tanımlamasının ortaya çıkmasına sebep olmuştur ki literatüre girmeyi fazlasıyla haketmiştir.
2000 ruhu ve
yeni hagi ile birlikte galatasaray'ın son dönemdeki saplantıları listesinde başa oynar. o derece eşsizdi, o dönem adam peşinde koşmayı defans zanneden türk futbolunu bir kenara bırak beynelmilel futbol camiasının bile ağzını bir karış açık bırakan bir olaydı. bugün türkiye'de futbol topunu değil altıpastan kaleye, yüzen bir kayıktan denize isabet etme ihtimali bile sıfıra yakınsak futbolcuların deli tavuk gibi koştuğu için forvet oynatılıyor olmasının sebebi hakan şükür presi'ne dair duyulan derin özlem ve hasrettir.