9216
hani kahvaltıya bir güzel oturursun; kızarmış ekmeğe tereyağını sürer, üzerine reçel akıtırsın, akabinde taze somunu mis gibi omletin sarısına banarsın, bir domates bir salatalık yutarsın arada, tavşankanı çayını höpürdetir, tam yağlı ezine peynirinden kibrit kutusu kadar bir bölümü mideye gönderir, göz ucuyla da trt'deki kovboy filmine göz atarsın... tam nirvanaya ermiş, valhalla'nın kapılarını aralamış, astral seyahate çıkan ruhun el dorado'dan arazi bakmaya başlamışken... ağzına attığın siyah zeytin apacı çıkar. yutarsın mecburen ama tüm zevkinin, az önce aynı potada erittiğin tüm o lezzetlerin köküne turp suyu sıkmıştır.
melo da şayet bu şekilde devam eder, her yaz yaptığı gibi tatilde yağ bağlayıp sosyal medyadan ayrı, perde arkasından menajeri olacak teres vasıtasıyla ayrı konuşmaya, plan yapmaya devam ederse ve olur da bu sene de bizde kalırsa aynen o acı siyah zeytin gibi olur bu 5. sezonu.
olmasın. ne yaparsa yapsın hep seveceğiz onu, şüphem yok lakin bu yaz ayrılırsak kulübün üç beş efsanesinden biri olarak kalır ilelebet, uzatırsak sadece zamanında çok sevdiğimiz bir oyuncu olur.
gidişat böyle.
melo da şayet bu şekilde devam eder, her yaz yaptığı gibi tatilde yağ bağlayıp sosyal medyadan ayrı, perde arkasından menajeri olacak teres vasıtasıyla ayrı konuşmaya, plan yapmaya devam ederse ve olur da bu sene de bizde kalırsa aynen o acı siyah zeytin gibi olur bu 5. sezonu.
olmasın. ne yaparsa yapsın hep seveceğiz onu, şüphem yok lakin bu yaz ayrılırsak kulübün üç beş efsanesinden biri olarak kalır ilelebet, uzatırsak sadece zamanında çok sevdiğimiz bir oyuncu olur.
gidişat böyle.