452
yaptığı* açıkça ırkçılık olan sıradan kişi.
bunun, ülkemizde çokça görülen içselleştirilmiş ırkçılıka iyi bir örnek olması önemli. yüzlerine vurulduğunda genel olarak "ne alaka şimdi" gibi bir cevap verirler. çünkü yaptıklarını bilinçli yapsalar da farkındalıklarını kaybetmişlerdir. bu hallerini ve ifadeyi doğal bir durum olarak görürler. direk saldırmak için değil, övmek için bile aşağlamayı kullanabilirler. kendisince bu sıcak muhabbeti bahşetmiştir. sorsan bir sempati gösterisidir ama içerideki amaç, bu saldırgan sempatiklik* ile karşı tarafa yukarıdan bakabildiği bir pozisyona sahip olduğunu yeniden onaylama çabasıdır. bunu onaylamak ister, çünkü iç dünyasında aşağlık biri olduğunu hisseder ve bunu görmemek için çabalar. nerede bir ırkçılık örneği görürseniz, anlayınız ki bunu yapan iç dünyasında eziliyordur.
diğer taraftan konu maalesef çetrefilli ve etrafımızda bolcadır. çeşitli şekillerde özellikle günlük dilin içerisine yerleşmiş bir tür farkındalıksızlıkla üreyen ayrımcılık örnekleri çok fazladır. ayrımcılık kendisini sadece ırkçılık değil, coğrafyacılık, cinsiyetçilik, memleketçilik, türcülük* gibi çeşitli şekillerde gösterir. bu konuya özel olarak eğilmek isterseniz bir gün içerisinde çevrenizde dönen basit ve zararsız görünen konuşmaların barındırdığı ön kabülleri yetişebildiğiniz kadar deftere not almaya çalışın, yetişemediğinizi göreceksiniz.
ancak her türlü şekliyle ırkçılık ve ayrımcılık kişilere zaaflar yolu ile bulaşsa de özünde ideolojiktir. egemen hakim ideolojik aygıtlarla, bu aygıtlara sahip sınıfların genel çıkarlarını yürütebilmek için yaratılır ve yayılır. hakim ilişkilerin direk perspektiflerini değil, hegemonyanın baki kalabilmesi için gerekli olan tipi ve düşünceyi işaret eder. bu nedenle sınıfsaldır ve bundan dolayı da hakim sınıfların bilince ve benliğe saldırısıdır.
emre bol gibi tipler; bu saldırıya karşı direnç gösterememiş, özgün benliklerini esir bırakmış kişilerdir. kendilerine ideolojik aygıtlarla önerilen ne varsa içselleştirmiş, gönüllü lümpenliklere pespaye şekilde rıza göstermişlerdir.
önemleri direk söyledikleri ya da yaptıklarından dolayı değil, bilinçli insanlarda "acaba bende buna benzeyen ne olabilir" sorusuna imkan veriyor olmalarındandır.
bunun, ülkemizde çokça görülen içselleştirilmiş ırkçılıka iyi bir örnek olması önemli. yüzlerine vurulduğunda genel olarak "ne alaka şimdi" gibi bir cevap verirler. çünkü yaptıklarını bilinçli yapsalar da farkındalıklarını kaybetmişlerdir. bu hallerini ve ifadeyi doğal bir durum olarak görürler. direk saldırmak için değil, övmek için bile aşağlamayı kullanabilirler. kendisince bu sıcak muhabbeti bahşetmiştir. sorsan bir sempati gösterisidir ama içerideki amaç, bu saldırgan sempatiklik* ile karşı tarafa yukarıdan bakabildiği bir pozisyona sahip olduğunu yeniden onaylama çabasıdır. bunu onaylamak ister, çünkü iç dünyasında aşağlık biri olduğunu hisseder ve bunu görmemek için çabalar. nerede bir ırkçılık örneği görürseniz, anlayınız ki bunu yapan iç dünyasında eziliyordur.
diğer taraftan konu maalesef çetrefilli ve etrafımızda bolcadır. çeşitli şekillerde özellikle günlük dilin içerisine yerleşmiş bir tür farkındalıksızlıkla üreyen ayrımcılık örnekleri çok fazladır. ayrımcılık kendisini sadece ırkçılık değil, coğrafyacılık, cinsiyetçilik, memleketçilik, türcülük* gibi çeşitli şekillerde gösterir. bu konuya özel olarak eğilmek isterseniz bir gün içerisinde çevrenizde dönen basit ve zararsız görünen konuşmaların barındırdığı ön kabülleri yetişebildiğiniz kadar deftere not almaya çalışın, yetişemediğinizi göreceksiniz.
ancak her türlü şekliyle ırkçılık ve ayrımcılık kişilere zaaflar yolu ile bulaşsa de özünde ideolojiktir. egemen hakim ideolojik aygıtlarla, bu aygıtlara sahip sınıfların genel çıkarlarını yürütebilmek için yaratılır ve yayılır. hakim ilişkilerin direk perspektiflerini değil, hegemonyanın baki kalabilmesi için gerekli olan tipi ve düşünceyi işaret eder. bu nedenle sınıfsaldır ve bundan dolayı da hakim sınıfların bilince ve benliğe saldırısıdır.
emre bol gibi tipler; bu saldırıya karşı direnç gösterememiş, özgün benliklerini esir bırakmış kişilerdir. kendilerine ideolojik aygıtlarla önerilen ne varsa içselleştirmiş, gönüllü lümpenliklere pespaye şekilde rıza göstermişlerdir.
önemleri direk söyledikleri ya da yaptıklarından dolayı değil, bilinçli insanlarda "acaba bende buna benzeyen ne olabilir" sorusuna imkan veriyor olmalarındandır.