• 39
    arkadaslarla is cikisi pub da iki bira ictikten sonra eve gelip idman tv’imizi actik. aslinda beklenildigi gibi basladi mac, ev sahipi baskin oynarken surpriz bir sekilde q7’nin asistiyle one gecti besiktas. sonrasinda karsilikli goller ile devre 1-2 bjk’nin ustunluguyle kapandi. kendimden emin bir sekilde yuzumde hafif bir tebessumle, henuz 1 defa bulustugum kiza(tanisali cok oldu ama sadece 1 kez bulusabildik) “ne zaman bira ismarliyorsun pinti” yazdiktan sonra odama gidip uykuya daldim. kiz bjk’li bu arada. acikcasi gece 3 ya da 4 gibi telefondan mac sonuclarina bakarken napoli’nin 3-2 yenmis olacagindan zerre suphe duymuyordum.

    4 gibi kalktim, telefon ekraninda kizdan gelen cevap. okumadan hemen mackolik’e girdim, bir de ne goreyim. 2-3 yaziyor. bir daha baktim, bir daha baktim emin olmak icin.

    sonrasinda kizin yazmis oldugu “ne zaman istersin” sorusuna cevap olarak; “simdi normalde sana sormam gerekiyor sen ne zaman istersen diye ama 1 yil sonra cevabini almamak icin sormuyorum. as soon as possible” yazip yolladim. benim beklentim hemen bugun bulusmak ama herzaman ki gibi ileri bir tarihe atacak. cuma gunu kizilyildiz, cumartesi trabzon maclari var. affetmem.

    bjk’li kizlar gercekten zor oluyor abi, bir tek ben mi boyle dusunuyorum? bir kiz hem besiktasli hem nisan ayinda dogmus ise o kizi ayarlayabilmenin mumkun olmadigini bir tek ben mi dusunuyorum? ulan simdiye kadar hoslanipta ayarlayamadigim butun kizlar nisan dogumlu besiktasli. orta okula giderken ayni serviste gittimiz bir kiz vardi, sinem. haftasonlari bisikletle kizin evinin onunden gecerdim bir umut belki balkona cikarda gorurum onu diye.15 yil gecti, daha da gorusemedik.
    o da bjk’li.

    gecen bir kiz gordum instagram’da, daha dogrusu denk geldim diyelim. o da benim memleketten – normalde evlilige karsi olsam da anne ve babanin cift tarafli kontra atakla bitecek preslerine direnemiyorum artik. yas geciyor… defansif orta saham hakan balta gerisini siz dusunun.- kizi gorur gormez off dedim agzimdan ufak bir tukuruk parcasi ekrana sicradi, sildim. hemen profillerini arastirdim. twitter profili gizliydi, takip istegi gonderdim. akabinde instagramdan mesaj attim “ sana twitter’dan ekleme istegi gonderdim, kabul edersen sana fettucine alfredo yapmayi ogretirim:)”(resimlerinden bir tanesinde fettucine sosunu yapmayi beceremedigini ima eden bir yorum vardi).

    geri donus olmadi. yalnizca gizli olan profilini herkese acik hale getirdi okadar. bende zart diye follow ettim hemen. profilinde asagi dogru derinlere ilerlerken basimdan asagi kaynar su dokuldu. kizin bjk formasiyla resmi var. twitter’da bir-iki bisi yazdim, yine sallamadi.

    sallamaz abi kiz bjk’li.

    qatar’da iken turk bir kiz arkadasim olmustu ki su ana kadar en uzun beraber oldugum kiz, tam 2.5 yil. her neyse o da fenerliydi. her zaman uzerinde kendini begenmis bir havasi vardi ama ne yalan soylim yakisiyordu ona. disardan baktigin zaman bu kiz kesin fener’li abi dememe gibi bir ihtimalin hic yok. onunla sheraton hotel’de yilbasi partisinde tanismistik sene 2008 mi 2009 mu tam hatirlamiyorum, daha dogrusu partide onunla tanismamistik, sadece onu gormustum. gormemek imkansizdi. beyaz bir elbise giymisti paril paril parliyordu kiz. ev arkadasimla ayni anda “oha” sozcugu cikti agzimizdan.

    - git konus olum sunla
    - yok abi baksana etrafindaki erkeklere sallamaz beni.

    elimizde bir sise jack, serseri gibi bir o dayiyor siseyi agzina bir ben. konsept mi oyleydi acaba hatirlamiyorum ki:) sek iciyoruz bir de… jack’leri yudumlarken yukaridan firlatilan yilbasi t-shirt’lerinden birisini kapiyor bizimki. t-shirt elimizde takiliyoruz.

    derken;

    - abi kiza bak vampire diaries’de ki elena degil mi bu?

    seviyorsan git konus bence, demedi tabii ki :)

    - al su t-shirt’u kiza ver, muhabbet ac ne bilim soyle bisiler.

    ......................

    - hi i’m sean.
    - hey i’m kitel.

    qatar airways de calisan filipinli bir hostes. bakmayin filipinli olduguna guzel kiz.

    parti cikisi salwa road’da ki ramada junction’da bulunan coffee beanery’ye gectik, o ve arkadasiyla beraber. aramizda kalsin arkadasi daha tas ama bizimki ayarlayamadi.

    kahvelerimizi ictikten sonra kizlari evlerine biraktik. eve geldigimde ilk isim bilgisayari acip sheraton’da ki partiye katilan yuzlerce kisinin profiline tek tek bakmak oldu.

    beyaz elbiseli kizi buldum.

    kiz turk cikti iyi mi .

    acikcasi kizi, sapsari uzun saclariyla, beyaz teniyle bir ingilize benzetmistim(sari sac beyaz ten ingiliz mi olur , norveclidir o demeyin aq norvecli’nin ne isi var qatar da en azindan ozaman yoktu:)

    ingilizlerin guzeli guzel olur. en son heathrow taraflarindaki schooldisco’da gormustum onun gibisini.

    xx.08.2004

    ablami ikna etmeye calisiyordum.

    - daha 18 yasimdayim tek gondermiceksin beni herhalde! can’da gelsin n’olur.

    beyaz gomlek kumas pantolonlarimizi giyip atladik arabaya, yoldan melih’i de aldik yeni turku’den “ask yeniden” esliginde tin tin tin gidiyoruz.

    mekanin onunde hayvan gibi kuyruk – e sadece cumartesi gunleri parti oluyor schooldisco’da - birden kalabaliktan bir tanesi “angel” mi , “sen gel” mi diye bagirdi tam anlamadim. daha sonra 2 kisi juan pable angel diye bagirdi, daha sonra 5 – 10 – 20... butun herkes juan pablo angel diye bagirip bize bakiyordu.

    - abi juan pablo angel kim?
    - valla bilmiyorum ki .
    - melih abi?
    - bilmiyorum.

    kalabalik coskuyla bize bakip bagiriyor, pardon can’a bakip bagiriyor. biz de ortamin tadini cikariyoruz. “sonradan ogrendik ki juan pablo angel aston villa’nin can’a tipa tip benzeyen forvetiymis”

    iceri giriyoruz(yanlis hatirlamiyorsam ozamanlar giris 40 sterlin), ortam yikiliyor. hemen birer stella artois kapiyoruz, o an da the wannadies’den you and me song caliyor. can kosede bizi keserken ben diger kosede, melih’in kizlarin arasinda cilginca dans edisini izliyorum. yanimdan gecen kizlar;

    - why u keep standing here, lets dance.

    diyorlar. benim gozum cassey’de. karsisinda ki dans eden cocugun ondan ayrilmasini bekliyorum. 15 dakika bekledikten sonra cocuk ayriliyor, ucarak solugu pistte aliyorum.

    - wanna dance?
    - why not :)

    casseyle tek vucud dans ediyoruz, iki dakika sirti bana donuk iki dakika yuzu. yuzu donukken bir yandan da opusuyoruz. 30-40 dakika birlikte takiliyoruz…

    sonrasini tam hatirlamiyorum cassey gitti galiba.

    70 yasindaki teyze beni torunlariyla tanistirirken can gelip beni pistten aliyor.

    melih, disco’nun karsisindaki agacin dibini tercih ederken ben ise yolun ortasini tercih ediyorum.

    arabamiza atliyoruz, eve 30 dakika mesafedeki turk lokantasindan donerlerimizi alip afiyetle yerken bir yandan da kendime karsi inanilmaz bir ofke hissediyorum. cassey’nin telefonunu niye almadin aq!

    sabah ablamin cigliklariyla gozumu aciyorum.

    - bu gomlegin hali ne daha yeni aldik, ne hale getirmissin guzelim gomlegi.
    - …

    guzelim gomlek dedigi de beyaz okul gomlegi. sonra gomlegi suratimda buluyorum.

    biraz kirlenmis, gelirken biraz dusmusum galiba.

    o da ne gomlegin sag ust kosesinde bir telefon numarasi. altinda bir isim. cassey.

    kalbim’in ozgurluk cirpinislarina derim karsi koyuyor. inanilmaz bir duygu.
    (show tv sponsorlugunda ki sari formamizi yer bezi yaptigi gibi beyaz gomlegimi de yer bezi yapmadiysa annem, gomlek odamda ki dolabimda yerini koruyordur)

    hemen kiza mesaj.

    - hey it is sean.
    - …

    cevap yok.

    hazirlanip evden cikiyoruz. melih’in evinde barbeku partisi var.

    ben elimde telefon dolaniyorum. birden,
    didit di didit didi dit.

    allah’im gol.

    kizla bromley’de ki glades alis veris merkezinde bulusuyoruz. zaten kendisi hukuk ogrencisi olmakla beraber glades’in icindeki bir kahveci de calisiyor.

    yaninda arkadasi da var, kendi aralarinda konusuyorlar. en azindan ben oyle dusunuyorum, arada benimle de konusuyor olabilirler. bilemiyorum.

    - hey why u re that much silent, come on..
    - you know i’m just kinda that type of guy who …

    ne alakasi var aq 1.5 saatlik konusmanizdan tek anladigim senin 1 kere kusadasina gitmis olman.

    bir de south africa’lilar var ayar oluyorum boyle tiplere. telefonda konusuyoruz, abi biraz yavas, sakin konus. fetch me ne lan fetch me. desene adam akilli come to take me ve ya pick me up ne bilim.

    ama iyi kizdi roxanne.

    xx.xx.2011

    bizim bir arkadasla intercontinental’in barina gitmistik. paloma. her carsamba gunu ladies free drink vardi erkeklere giris ucretliydi. 100 riyal mi 60 riyal mi neydi tam hatirlamiyorum. elimizde kola karisimli jack ile kendimi bir noktaya sabitlemisken iki gozun bana baktigini farkettim. kiz eva mendes’in balik etli haline benziyordu. nerede oturduklarini buldum. bizim arkadasin yanina gidip, benim kizin arkadasini isaret ederek;

    - olm kiz 1 saattir seni kesiyor, tamam 100 kilo filan ama yuzu tatli. ben iki tane icki daha kapip geliyorum.
    - harbi mi lan, olm sisko degil mi biraz?
    - olm ne siskosu, balik etli diyelim. aptallik etme. mekanda ki butun erkekler kizi kesiyor, kiz seni.
    - abartma lan.

    ickilerimizi yudumlarken bizimki ufak adimlarla kizlarin yanina gitmeye basliyor, bende pesindeyim. kizlarin oturdugu yere geldigimizde bizimki siskoyla muhabbeti aciyor. 2-3 dakika kool takildiktan sonra ve ya kool takildigimi dusundukten sonra(ikincisi daha muhtemel) hemen benim kizin yanina gidiyorum.

    - hey !!! whats up ;) u re just, u know, gorgeous.
    - heyy thank youu .

    …………….

    roxanne de kitel gibi qatar airways’de hostes. kendisi guney afrikali, hafif esmer tatli bir ablamiz.

    ertesi gun bulusup ev arkadasi kim ile beraber golf club’da bisiler icmeye gittik, onceki gece ki kadar muhtesem gozukmese de guzel kiz. besiktas’li da degil. sormadim ama degildir herhalde. konusmasi tatli. belki bir bok anlamadigim icin bana tatli gelmistir. golf club’da ben magners icerken kendisi corona iciyor. cakirkeyif olduk coktan. kim irish pub’a gidelim diye israr ediyor, orada arkadaslarinin bizi bekledigini soyluyor. ben ise eve gidip roxanne ile guzel bir aksam gecirmeyi hayal ediyorum. ne bilim film izleriz, sohbet ederiz falan filan.

    - guys come on lets go to the irish pub.
    - there is a dress code there , i am not gonna allowed with this ripped jean.
    - then change ur jean.

    onlari irish’e atip gazlayip eve gidip ustumu degistirdim.

    roxanne’i yeniden gormek icin sabirsizlaniyorum.

    hizim karsisinda onlarda sasirmis durumda, roxanne kiziyor bana biraz.

    bende, ne var aq schumacher yapinca bisi yok biz yapinca “oouuwwwww” bakisi atiyorum.

    o gece brad, nadhir ve tamar ile tanistim yanlarinda sisko da vardi. brad, fanatik man.united taraftari olmakla beraber roxanne gibi qatar airways’de host. kendisi, roxanne’nin guney afrikadan da arkadasi. nadhir, picin onde giden. tunuslu.. santiyelerde is guvenligi uzmani olarak calisiyor. tamar ise insaat/yol muhendisi. nere asilli oldugunu bilmiyorum ama fransiz.

    gecenin ilerleyen saatlerinde nadhir ile aramizda muhabbet koyulasiyor, brad soguk davranirken, tamar ise yorgun gozukuyor. ben, ozellikle ozamanlardaki got kalkmisligimin etkisiyle tamar’in yanina gidiyorum;

    - hey dude whats up? you look tired. everything is ok?
    - heyy.. yea everything is ok you know im kinda tired as i woke up at 6 am due to work.
    - look dude, if you are looking for a girl then let me know. i can do something ;)
    - no no thanx, i need to go.

    diyip mekani terk ediyor. ona da hak vermiyor degilim, sabah 6 da kalkiyor. bir de yol insaati zordur, bilen bilir.

    sonra dagiliyoruz.

    roxanne fas’a uctu.

    bizim ev arkadasinin filipinli hostes kiz arkadasi vardi, onun arkadaslariyla berber disari ciktik, iclerinden bir tanesi ilgimi cekmisti ama roxanne gibi degil. jonette. kendisi de guney afrikali ama hristiyan kesminden, roxanne ise musluman. jonette sarisin, roxanne esmer.

    diger hafta persembe aksami disari cikmak icin sozlestik.

    persembe gunu geldi catti.

    arap ulkelerinin persembe’si buranin cumartesi’si…

    roxanne ucaktan inip yanimiza gelecek, biz ise sheraton - irish pub’da onu bekliyor olacaktik. jonette’i evinden alip ev arkadasimla bulusmak uzere irish pub’in yolunu tutuyorum.

    - olm manyak misin? ne bok yiceksin roxanne gelince.(bizim ev arkadasi)
    - ozaman dusunuruz.

    baya pictik o donemde, ne bilim gormemistik etrafimizda okadar guzel kizlari bir arada(schoodisco’dakiler haric ;)

    roxanne topuklu ayakkabilari, deri tayti ve leopard desenli kiyafetiyla mekana giris yapti. tek kelimeyle mukemmeldi.

    bir yandan kendi hostes arkadaslarinin yanina gidiyor, diger yandan da benim yanima gelip opusup koklasiyorduk. jonette’in roxanne ile iliskimizden haberi vardi.

    (bu arada yeri gelmisken belirteyim; burda benim anlattiklarima bakip doha’ya filan gitmeyi sakin dusunmeyin, inanilmaz derecede hayal kirikligina ugrayip sovebilirsiniz bana)

    roxanne bisilerin dondugunu anlamisti.

    - honey, my battery died. can i use your phone for a moment?

    ne dedigini anlamak icin biraz bekledim. harfleri yutmuyor adeta cumleleri yutuyordu.

    - oh yea , sure

    slakkkkk.

    orta okul turkce ogretmenimden sonra yedigim en sert tokat suratimda patladi. jonette mekandan ayrildi, pesinden kosup kendisinden ozur dileyip taksiye bindirdim.

    roxanne, yazismalarimizin hepsini okumustu.

    saat 2’de mekandan ayrildik. roxanne’den ozur dilesem de umrunda olmadiginin farkindaydim. eve gitmek istiyordu.

    kavga gurultu derken saat 3’u gecti.(qatar airways hosteslerinin saat 3’ten once evlerinde olmalari gerek, aksi taktirde kovulma riski var)

    hep beraber benim eve geldik. benim yastik ve yorgani alip koltuga dogru hareketlenme blofum her zamanki gibi yine tutmustu.

    sohbet ettik. sonra uyuduk.

    ertesi gun kendisini evine biraktim. ise dondum.

    aksama dogru nadhir’den mesaj;

    - roxanne has been dating with my best friend for a long time. she just wanna make him jealous over u.
    - …

    gel de cik isin icersinden bakalim.

    roxanne’e bisi soylemedim. hareketlerinde bi anormallik yoktu ama icim icimi yiyordu. aksam yemegini beraber yedikten sonra evinin onune geldik. arabada opusurken icimden gecenleri daha fazla tutamadim;

    - fuck off !! get the fuck out of my car and do not ever think to call me again bitch
    - why
    - read this text from nadhir.
    - it is not true , it is a fuking lie.
    - fuck off.

    her nekadar ertesi gunlerde hic aramasam da kendisini kopek gibi merak ediyordum. 2 gun aramasam dayanamayip kendi arardi. artik aramiyordu. evine cicek bile gondermis olsamda nafile, bir daha benimle hic konusmadi…

    xx.08.2004

    kizlarin konusmalarindan hicbir bok anlamasam bile aksamki home party davetlerine hayir demek aptallik olurdu. oha. hayatimda ilk defa bir home party firsati ama ablamin izin verme gibi ihtimali hic yok.

    belki bir ugrayip kacsam?

    cesaret edemiyorum tabii ki.

    home party yerine charring cross da ki odeon da gala si olan i-robot filmine gidiyorum. yani filime gidiyorum dediysem disardan bir ihtimal will smith’i gorme umuduyla kalabaligin arasinda beklemeye gidiyorum.

    o gun ablama hasta oldugumu bahane edip kursa gitmiyorum.

    ablamin gozunde, bana kurs icin verdigi parayla kursa gitmeyip kizlarla paralari yiyen bir tipim. hic alakasi yok.

    ben daha cok kendi halinde, sabah 10 gibi evden cikan, bisikletini kitleyip hizli tren’e atlayan, yolda giderken teoman’dan “sus konusma” sarkisini dinleyen sakin bir tiptim. kursu asmadim mi evet astim. usul usul kurslarimi aksatmadan her sabah tin tin tin gidiyordum taaa ki o.cocugu ispanyol onu iki yanagindan opmeye calistigim icin beni ibne sana kadar. lan yavsak biz turkler boyle selamlasiyoruz, qatarlilar gibi uc defa burnumuzu tokusturarak selamlassaydik daha mi iyiydi?

    roxanne ile tanistiktan sonra birbirimizi facebooktan ekledik. ister istemez aklima ispanyol cocuk geldi, roxanne’nin soyadi onun adi ile ayniydi.

    20.10.2016

    bu aralar bulusacagim, yazinin ilk basinda bahsettigim kiz hos kiz. ama buram buram bagiriyor ben besiktas’liyim, uzak dur diye. henuz tanistiktan 3-4 gun sonra; senin turk bir erkek arkadasin vardi ve ayrildiniz, o yuzden turklere cok guvenmiyorsun dedim. kiz sokta, aaa nerden bildin, nasil bildin.

    - 6. hissim kuvvetli.

    (lan ne 6. hissi, baku’de yasayan azeri bir kizin besiktas’in adini bile duymasi mucizeyken sen besiktaslisin :)

    ilk bulusmamizda, en sevdigin bira hangisi diye sordugunda 1.si hoegaarden 2.si stella artoist dedim. nasil dedim biliyormusun; stella ar-to-ist.

    - biliyorsun dimi stella artoist’i, ingiliiz birasi?
    - hayir hatirlayamadim simdi.

    beraber can ile stella iceli 12 yil olmus.

    ulan adam simdi mi soyler onun stella artoist degil stella artua diye okundugunu.

    kim bilir kac kizin karsisinda gozlerinin icine bakarak hafif bir tebessumle stella ar-to-ist diyerek icler acisi duruma dustum. ustelik ingiliz birasi da degilmis, belcika birasi.

    sonra yok kiz bjk’li yok arsenal’li yok fenerli…

    ne alakasi var abi.

    ha bu arada;

    roxanne gectigimiz yil tamar ile evlendi.

    barda uzgun duran tamar.

    istiyorsan sana bi kiz ayarlarim, bozma moralini dedigim tamar.

    karma’ya inanin beyler.

    iki kiza ayni barda ayni anda randevu veriyorsan, onun sana aynisini coktan yapmis oldugu ihtimalini kucumsemeyin :)

    roxanne kesin marsilya’yi tutuyor.

    sinem’in dogum gunu roxanne’nin dogum gunuyle ayni gun, hala her nisan ayinda ikisininkini de dogum gununu ayri ayri kutlarim.

    insagram’da ki kiza gelince.

    sallamiyor abi.

    kiz bjk’li.

    not: tam olarak hatirlanmayan kisimlar x harfi ile simgelenmistir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın