"hakikaten dövüle dövüle sindirildik, yönetimimiz tek kelimeyle rezillik" dediğimiz durumun bir başka ispatıdır. benim takımım euroleague'de maç yapıyorken daha bir hafta önce yine çakışma olunca "yerel-uluslararası durumdur , kırk yılda bir olur" gibi cümleler ile geçiştirildi ama iki yerel kurumun bunu yapması aymazlıktır. hocana köy kahvesinde sorulmayacak sorular sorulur sadece soruyu soranı akreditasyondan çıkartırsın, hakemler gelir ince ince doğrar medyum vari açıklamalar ile iyi niyetli olmadıklarını düşünmeye başladığını söylersin, adamlar 1 haftada senin taraftarını aynı saate iki maç koyarak ikiye böler gıkın çıkmaz... ne bekliyorsun galatasaray kulübü yönetimi, neyi bekliyorsun? kapıya çilingir getirip sen içerideyken açmaya çalışmalarını mı? bu uykudan o tıkırtılar bile kaldıramaz gerçi sizleri, iş işten geçmiş olur. o soruyu soranı değil, sorduranı spor camiasında alt yazı bile yazamayacak hale getirmeden, senin taraftarına bile isteye her türlü cefayı reva gören, takımlarının haklarını hakemleri ile ellerinden alan federasyonları titretip kendilerine getirmeden sen galatasaray kulübü yönetimi tanımlamasına uyamazsın. parasızlıktan en çaresiz durumlara düştüğümüz, basketbol takımımızın play-out oynadığı zamanlarda dahi aynı saatte maç konmuyordu böyle arka arkaya. taraftar tepki koyuyordu, sen bir itibar sahibi olarak durumu değiştirtiyordun. yapılsa dahi basketbol maçları 14:30 ya da 15:00 olarak değiştiriliyor ve sen taraftarına aynı günde iki maç yaşatıyordun. bakıyorum da, şimdi nerede sizde o vizyon (bkz:
dursun aydın özbek) ve yönetim kurulu üyeleri...