1
sözlükte bugüne kadar başlığının açılmamış olmasına şaşırdığım başlık.
29 ekim 1925'ten beri her yıl kutlanan, tbmm'nin 1923 yılında açılmasını ve cumhuriyetin ilanını müjdeleyen bayramımızdır. içinde bulunduğumuz dönem içerisinde her ne kadar kutlanmasına mani olanlar ve coşkumuzu azaltmaya çalışan yöneticiler olsa dahi biz ulu önder ve arkadaşları tarafından kurulan bu cumhuriyeti korumak ve kollamak görevini bizzat onlardan aldık.
"türk genci, devrimlerin ve rejimin sahibi ve bekçisidir. bunların lüzumuna, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır; rejimi ve devrimleri benimsemiştir. bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve bir hareket duydu mu, bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır demeyecektir. hemen müdahale edecektir. elle, taşla, sopa ve silahla, nesi varsa onunla kendi eserini koruyacaktır. polis gelecektir; asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. genç, “polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, fakat asla yalvarmayacaktır. mahkeme onu mahkum edecektir. yine düşünecek: “demek adliyeyi de islah etmek, rejime göre düzenlemek lazım!” onu hapse atacaklar. kanun yolundan itirazlarını yapmakla beraber; bana, ismet paşa'ya, meclis'e telgraflar yağdırıp haksız ve suçsuz olduğu için tahliyesine çalışılmasını kayrılmasını istemeyecek. diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin icabını yaptım. müdahale ve hareketimde haklıyım. eğer buraya haksız gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmek de benim vazifemdir!” iste benim anladığım türk genci ve türk gençliği!"
ulu önderin bize yüklediği vazife bilinciyle, atatürk'ün devrimlerini benimsemiş, rejimine sadık kalmış ve onun emanetine sahip çıkan tüm renkdaşlarımın bayramını erkenden de olsa kutluyorum.
''efendiler yarın cumhuriyeti ilan ediyoruz'' mustafa kemal atatürk
29 ekim 1925'ten beri her yıl kutlanan, tbmm'nin 1923 yılında açılmasını ve cumhuriyetin ilanını müjdeleyen bayramımızdır. içinde bulunduğumuz dönem içerisinde her ne kadar kutlanmasına mani olanlar ve coşkumuzu azaltmaya çalışan yöneticiler olsa dahi biz ulu önder ve arkadaşları tarafından kurulan bu cumhuriyeti korumak ve kollamak görevini bizzat onlardan aldık.
"türk genci, devrimlerin ve rejimin sahibi ve bekçisidir. bunların lüzumuna, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır; rejimi ve devrimleri benimsemiştir. bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve bir hareket duydu mu, bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır demeyecektir. hemen müdahale edecektir. elle, taşla, sopa ve silahla, nesi varsa onunla kendi eserini koruyacaktır. polis gelecektir; asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. genç, “polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, fakat asla yalvarmayacaktır. mahkeme onu mahkum edecektir. yine düşünecek: “demek adliyeyi de islah etmek, rejime göre düzenlemek lazım!” onu hapse atacaklar. kanun yolundan itirazlarını yapmakla beraber; bana, ismet paşa'ya, meclis'e telgraflar yağdırıp haksız ve suçsuz olduğu için tahliyesine çalışılmasını kayrılmasını istemeyecek. diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin icabını yaptım. müdahale ve hareketimde haklıyım. eğer buraya haksız gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmek de benim vazifemdir!” iste benim anladığım türk genci ve türk gençliği!"
ulu önderin bize yüklediği vazife bilinciyle, atatürk'ün devrimlerini benimsemiş, rejimine sadık kalmış ve onun emanetine sahip çıkan tüm renkdaşlarımın bayramını erkenden de olsa kutluyorum.
''efendiler yarın cumhuriyeti ilan ediyoruz'' mustafa kemal atatürk