mayıs 2008...
her zamanki gibi yine bilgisayar başındayım. o akşam, ilginç bir şeye değindiğimi hisseder gibiyim...
*****
http://upload.wikimedia.org/...db/1999_CL_final.jpg aslına bakılırsa, o sezon şimdiki zamanlara göre çok farklılık gösteren bir sezondu. daha çok format açısından.
1997-98 ve 1998-99
şampiyonlar ligi sezonlarında a, b, c, d, e ve f harflerinden oluşan 6 grup bulunmaktaydı. bazı takımlar bu prestijli turnuvaya kalabilmek için 1 veya 2 ön eleme turu oynuyorlardı. o zaman sadece 2 ön eleme turu bulunmaktaydı. yani bir faroe adaları'ndan tutun, azerbaycan, estonya, litvanya gibi ülkelerin takımlarının da kupaya kalma şansları yakın sayılırdı.
grupta 3. olan takımın
uefa kupası'na gitme gibi bir lüksüde bulunmamaktaydı. kısacası durumlar tamamen cl'ye endeksli kalıyordu.
galatasaray'da bu turnuvaya 2. ön elemede isviçre'nin
grasshopper club zürich takımını eleyerek katılmaya hak kazanmıştı.
**ardından o 6 grup içerisinden b grubuna düştü.
juventus (italya)
rosenborg (norveç)
athletic bilbao (ispanya)
takımları bu grupta bulunan diğer takımlardı.
ilk maçta juventus'u
delle alpi'de geriye düştüğümüz maçta, tam anlamıyla elimizden kaçırmıştık. bilirsiniz hani
filippo inzaghi'nin o volesi ile geriye düşer, ardından
hakan şükür ilk yarı berabere bitirmemizi sağlar ve 63'te
ümit davala füzesi ile bizi öne geçirir, 68'de
alessandro birindelli'ye engel olamazdık ve maç 2-2'lik beraberlikle sonuçlanırdı.
*cehennem'de oynanan ikinci maçta
athletic bilbao karşısında
okan buruk ile öne geçmemize rağmen, 1 dakika sonra
ismael urzaiz durumu eşitlerdi. ama 90. dakikada sahneye
gheorghe hagi çıkar ve o muhteşem golüyle galatasaray'a son dakika zaferini getirirdi.
*norveç'in trondheim kentinde oynanan o 3. maç öyle saçmasapan bir maçtı ki, o maçı izlerken sinirimden evdeki kültablasını kırdığımı hatırlıyorum.
* o zamanların biraz formda olan
rosenborg'una
sigurd rushfeldt'in 3 golüyle 3-0 boyun eğmiş, adeta donup kalmıştık. aslına bakılırsa
vedat inceefe'nin kırmızı kart ile oyundan atılması, bu maçtan önce ligdeki
adanaspor maçına 5 dakika kala adelesi çeken ve bu maçta sakat sakat oynamak zorunda kalan hagi'nin yetersiz kalışıda bu nedenlerden biri olarak gösterilebilirdi ama, kimse bu kadarını beklemezdi elbet.
*neyse efendim bunlardan 4 kasım 1998 tarihinde öcümüzü aynı skorla çok pis alıyorduk. hakan şükür'ün 2, arif'in 1 golü ile bu sefer skor bizim lehimize idi.
*juve bu sefer bize geldiğinde yine terör olayları bahane edilmeye çalışılmış, uefa'ya yaltaklanılarak maç yurtdışına alınmaya çalışılmıştı. anlamsız anlamsız italyan paranoyaları sonucunda, maç normal tarihi olan 25 kasım 1998 tarihinden bir hafta ileriye yani 2 aralık 1998'e alınmış ama hala deli saçması oyunlar devam etmişti. (bu iki tarih size bir yerden daha tanıdık gelmiyor mu ? bu dejavunun tıpkısının aynısı yine tam 5 yıl sonra yaşanmıştı!) maç istanbul'da oynanacaktı buna rağmen.
nicola amoruso 76'da juventus'u öne geçirdiğinde, herkes artık avrupa macerasının bu sezon bittiğinden yanaydı. ama efsane adam
suat kaya son dakikada sahaya çıkmış ve maçı 1-1'e getirerek, tüm avrupa ve dünya'ya en iyi cevap verilmişti.
*eğer athletic bilbao maçı kazanılsa gruptan lider çıkılacak ve
olympiacos ile eşleşilecekti. bu maçın deplasmanda oynanıyor olması dezavantajlı tek durumdu. aynı zamanda italyan yaltaklanmaları sayesinde 1 haftada arayla 2. cl maçına çıkıyorduk. tek kale oynadığımız maçta
fatih akyel'in inanılmaz hatası ile
julen guerrero'nun 44. dakikada atmış olduğu bu gol ile kaybediyor ve avrupa defteri sadece gol averajı ile kapanıyordu.
juventus'un bizden 2 averaj üstün olarak çıktığı bu grubu ikinci tamamlamıştık. ama asıl olaylar alt satırda.
http://img228.imageshack.us/...5702/199899clyn3.jpg şimdi bu yukarıdaki tablo, o sezonun grup ikincilerini göstermekte.
real madrid, 12 puanla en iyi ikinciler sıralamasında 1. olup geçmiş, o sezonun şampiyonu
manchester united ise en iyi ikinciler sıralamasında 10 puan ile 2. olup çeyrek finale çıkan takımlar olmuşlardı.
bize baktığımız zaman, averaj farkıyla 3. sırada yer alıyorduk. altımızda bulunan diğer 3 takımın averajı negatif olunca ki biz 0 averajda kaldığımızdan dolayı en iyi ikinciler sıralamasında 8 puan ile 3. olmuştuk.
bu gerçekten de 'ah ah' dedirttiren, özellikle birçok sakatlığa ve olumsuzluğa karşı mücadele verilen, ama son maçlara doğru meydana getirilen bizans oyunları ile kaybedilen bir savaştı.
bu sezonda manchester united'ın yerine en iyi ikinciler sıralamasında bizim ikinci olmamız kaçınılmazdı. deplasmanda yenildiğimiz athletic bilbao maçını anlasamda, beni en çok üzen 3-0 kaybedilen rosenborg maçıdır. bu maçtan keşke 3-0'lık yenilgi yerine 0-1'lik lehimize bir galibiyet çıkarılabilse manchester united'ın önünde 11 puanla galatasaray'ın adını görebilirdik. ''yani bu efsane final format ve resmiyet açısından hiçbir zaman olmazdı.''
veya yenilseydikte skor 1-0 rosenborg lehine olsaydı, o gruptan averaj farkı ile lider çıkar ve olympiakos ile eşleşip ileriki maçlara bakabilirdik.
ama bu sezondan öğrenilen birşey var ki;
''galatasaray, 98'den sonra avrupa'da yazmaya başlayacağı destanların altyapısını bu sezon vesilesiyle kurmuştu.''
*****
- - - geçmiş zaman olur ki... - - -