UEFA Kupası Ön Eleme Rövanş Maçı
Ali Sami Yen Stadyumu
1 - 1
  • 1
    1995-1996 sezonu uefa kupası ön eleme turu 2. maçıdır. maç sonucu 1-1 berabere olması bize yetmemiş zira ilk maçı 3-1 kaybetmişizdir. golümüzü yine ilk maçta tek golümüzü atan dean saunders atmıştır. yediğimiz golde nezihi boloğlu nun hatası büyüktür.

    ilk maç için;
    (bkz: 8 ağustos 1995 sparta prag galatasaray maçı)

    ukdeyi yearn kişisi 27.04.2010 15:28 tarihinde vermiş. ayrıca "nezihi, venison, nedved..." gibisinden bir şeyler demiş.
  • 2
    ilk golü yanlış hatırlamıyorsam baya erken atmıştık. 4 yada 5. dakikaydı saunders atmıştı. ulan dedik devrede 2 olsa dadından yinmez. amma velakin ilk yarının son çeyreğine denk gelen bir zaman diliminde nedved 30-40 metreden asılmış, nezihi de sağolsun ellerini topun geçebileceği kadar açarak golü yemişti. sonra ne oldu tabi hiçbişey. biz biraz bastırdık, sparta prag rölantide devam etti. sanırım venison'un bu son avrupa maçıydı, gittiği takımlarda bir daha avrupa kupası maçı oynadığını zannetmiyorum.
  • 3
    o dönemler müdavimi olduğum yeni açık üstte * izlemiştim maçı. maçın başlarında saunders'in golü ile ciddi anlamda umutlanmıştık, zira atacağımız bir gol bizi bir üst tura çıkarmaya yetiyordu ama yediğimiz anlamsız bir golle bütün ümitlerimiz tükendi. her ne kadar bağırmaktan maçı fazla izleyemesem de 5 nisan 1989 steaua bucharest galatasaray maci ve 19 nisan 1989 galatasaray steaua bucuresti maci'ndan sonra doğu bloku diye tabir edilen ülkelerinin takımlarının ne derece nalet(!) bir futbol oynadığına bizzat şahit olduğum maçlardan biriydi. o gün bugündür ne zaman bir çek, romanya, rus vb. ülkelerin takımı ile karşılaşsak huzursuz olurum, darlanırım. en yakın örneği için; (bkz: 27 kasim 2008 galatasaray metalist kharkiv maci)

    not : nalet(!)ten kastım, rakibi bozan, oynamasına izin vermeyen, fizik gücü çok yüksek, dayanıklı ve sert futbol oynayan takım.
  • 7
    taraftara zirveyi ve dibi kısa sürede arka arkaya tattırmış maç.

    yeni açıkta kapalı tribün tarafına doğru olan yerde seyretmiştik. o yıllar yeni açıkta sahaya doğru bakıldığında biraz büyükçe sağ tarafta, bir de çok küçük ve sadece tek kapıyı alacak şekilde sol tarafta demirlerle ayrılmış yerler vardı. bu soldaki demirle ayılmış yerde seyrettiğim tek maçtı ve sonrasında da hiç bir zaman bu maçı hatırlatacağından dolayı bir daha oraya gitmedim. o maçta oraya gitmemizin sebebi de keyiften değildi. maça saatler olmasına rağmen tek boş yer orada görünüyordu. iç kısımda demirlerden atladık ve geçtik. hava çok sıcaktı, ufak bir esinti bile yoktu ve açık tribün işte; güneş, ter, taş zemin vs. maç öncesi coşku müthişti. saatlerce süren coşkulu tezahüratlar güneş altında geçmeyen zamanı hızlandıran tek şeydi.

    ilk maç 3-1 mağlubiyetle bittiğinden tribünde bütün kritikler "ilk on beş dakikada bulunacak bir gol" şeklinde diye başlıyordu. buna çok odaklanmıştık ve 3. dakikada saunders karşı taraftaki kaleye golü attı. biz de bir süreliğine başka bir evrene gittik. coşku, sevinç, çığlıklar, tepinmeler belki de hiç bir gol için bu kadar uzun sürmemiştir. dediklerimiz olmuş ve maçın başında gs öne geçmişti. bundan sonrası artık kolaydı bir gol için 87 dakika daha vardı. ama takım bu erken gelen golün etkisiyle oyunu rakibe bırakmaya başlamıştı. bir iki tehlike atlatıldı ve sonrasında nedved ( ulan nezihi!) bizim olduğumuz taraftaki kaleye doğru müthiş sert vurdu. önce ölüm sessizliği sonra kaleciye dönük küfür ve bağrışmalar. bir kaç dakika önce yaşananların diyetiydi galiba. ne kadar zirve yaptıysak sevinçte, aynı derece dipteydik şimdi. işin kötü yanı o andan itibaren takım hiç ümit vermedi turu geçeceğine. aynı şekilde taraftar da ateşini kaybetmişti o dakika. maç da tur da o golle gitmişti.

    maçtan sonra venison tepki görmüştü ancak ön libero olarak oynamış ve maça asılmaya devam eden az sayıda oyuncudan biri olmuştu. asıl rezalet avrupa kupalarında bir önceki yıl aldığı ceza nedeniyle bu maçlarda oynayamayan mike marsh'ın durumuydu. ayrıca souness transfer sürecinde bunu bildiğini ama sakladığını çünkü ilk turda sparta prag gibi güçlü bir rakip ile karşılaşmayı beklemediğini itiraf edişiydi.
  • 8
    çocuk aklımla ilk darbeyi yediğim avrupa maçı olabilir :).
    iki sezondur şampiyonlar ligine giden, yenilse de ezilmeyen, onlara kafa tutan, dişediş mücadele eden takımımız maalesef bu sezon uefa kupasında olacaktı. o zamanın geyikleri mütamadiyen aynıydı... o zamana kadar gidilmiş en uzak nokta olan "hedef yarı final", "deplasmanda atılan 1 gol çok mühim", "ilk 15 dakikada atılacak 1 gol bize turu getirir" vs...
    maçı izlediğimiz kahvede dayıların geyikler bu çerçevedeydi. hakikaten saunders ilk dakikalarda golü de atıverince herkes bir keyfe geldi ama adamlar hem oyunu hem de o yıllardaki kabusumuz nezihi sayesinde skoru da eşitledi ve turu bize bırakmadı. bir de yanlış hatırlamıyorsam aynı gece fenerbahçe de dandirik bir takımla oynamış ve farklı kazanmıştı ki bu moralleri daha da bozmuştu.
    şimdi intikam zamanı :)
  • 9
    nedved'i avrupa piyasasinda iyice gorunur yapan ikinci mac. ilki de ne yazik ki 8 ağustos 1995 sparta prag galatasaray maçı idi. bu maclardan sonra bizimkiler hemen nedeved'in pesine dusmustu ama avrupa'nn devleri megersem coktan beri haberdarmis adamdan.

    sonra juventus efsanesi oldu cikti ama bize de cocukluk travmasi yasatti bu macta.

    bu arada ilk 10 dakika icinde bir tane atarsak, bu turu ceviririz geyigi o kadar cok yapilmisti ki, saunders ucuncu dakika civari kornerden bir karambolde golu atinca turu gecmis gibi sevinmistik. nasil bir sartlanmaysa. sonra dogru duzgun baski bile kuramamistik. ama o donemin sparta'si gayet iyi ve tempolu bir takimdi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın