yine çıktılar karşımıza. 2001'de de yine türkiye'de finalde çıkmışlardı. şu an kadrolarının çekirdeğini oluşturan jenerasyonla altyapılarda da finallerde karşılaşırdık. en son izmir'deki ümitler avrupa şampiyonasında finalde yenmişlerdi ersan'lı, cenk'li, semih'li, oğuz'lu kadromuzu. bize bu kadar ters gelen başka bir takım hatırlamam.
bu sefer kağıt üstünde ufak bir detay var. onlardan daha iyi takım oyunu oynuyoruz. hem de kadrolarında teodosic, krstic, velickovic, savanovic gibi yıldızlara sahipken. kulüp takımı gibi hareket ediyoruz. hatta yıllar önceki efes pilsen gibi. bu kadar iyi savunma performansı gördüğüm maç sayısı oldukça azdır ki iyi savunma bize sayı olarak geri dönüyor. örneğin son 2 maçımızda yani fransa ve slovenya karşısında 95'er sayı attık ve turnuvanın belki de en iyi hücum takımı olan slovenya'yı 70 sayının altında tuttuk.
savunma dışında bana göre en büyük artımız sadece ersan ve hidayet'e bağımlı bir takım olmaktan çıktık. ömer onan hayvani savunmasının yanında her maç istikrarlı bir biçimde hücum performansı gösteriyor. normalde hücum özellikleri kısıtlı olan sinan güler çift hanelere çıkması, basketbol bilgisi kısıtlı olan semih erden'in hiç beklenmeyen şekilde kapasitesinin üzerinde oynaması kesinlikle takım oyununun ürünü. aslında benim için en önemli kriter ersan ilyasova. ersan her zaman organizasyonun en önemli parçalarından biri olmuştur. kendisinin iyi oynaması takımın iyi oynamasına bağlı ve ersan milli takımın en skorer oyuncusu.
sırplar finallerin takımıdır. grup maçlarında yenseniz de
*karşınıza bir daha çıkmasını istemesiniz. kendilerine olan şanssızlığımızı yeneceksek daha iyi bir ortam olamaz heralde. bir dünya şampiyonasında amerika ile final oynamak. kulağa güzel geliyor hani.