342
deprem sonrası gidip 3 gün boyunca canlı olarak o yıkımı gördüm. kuzenim oğlu ile beraber zemin kattaki evinin balkon kapısında el eleymiş, belki bir kaç adım daha atabilselerdi şuan hayatta olacaklardı. diğer 2 çocuk odalarında yataklarının kenarında bulunmuş. ben gittiğimde hala yengem enkaz altındaydı. 6. gün gidip yardım ettim enkaza. 4 katlı evin zemin katında ulaşılamayan son bir oda kalmıştı. oradaydı yengem. tavanı balyoz ile kırmaya başlayıp ilk delik açıldığında gelen kokuyu ömrümün sonuna kadar unutamam. her şeye alışan insanoğlu bu kokuya alışamaz. deliği bir kişi girecek kadar büyüttük. yengemin abisi girdi önce. 6 gündür uyuyamayan adam koca koca parçaları alıp alıp dışarı attı.yatak odası dolabını vura vura parçaladı.fotoğraflar, baş örtüleri, kıyafetler çıktıkça ağladı. artık içeriye 2 kişi girebilecek durumdaydı. diğer kuzenim indi yardıma. elden ele eşyaları boşalttık. kuru temizlemeden gelmiş poşetli halde dolaba asılmış takım elbise, kızlarının pullu elbiseleri, minik efe nin bayramlığı. hepsini ayırdım kenara. sonra ulaştık yengeme. kolon üzerine düşmüştü.
yetkililere haber verdik. geldiler. görüntü mü var diye sordular. görüntü. evet vardı görüntü. 40 yaşında 3 çocuk annesi bir kadının görüntüsü vardı gözümüzün önünde. geçen bayram iskenderun'a gittiğimde oturup kahve içtiğim, çocukların eğitimi için ne yapabiliriz diye konuştuğumuz yengemin görüntüsü vardı. bana daha 6-7 ay önce kahve yaptığı elleri şişip 2 katına ulaşan yengemin görüntüsü vardı.
indirdiler bizi enkaz alanından. 4 saat sürdü çıkarmaları. anne babasına, teyzeme kimseye göstermediler. o halini görmesin istediler. güzel hatırlansın dediler. hastaneye gidip doktor ve savcı gördükten sonra defnettik. yıkanmadan defnedildi yengem. kuzenimden 15 metre uzağa açtılar mezarını. aradan geçen 3 günde 15 metre ileriye kadar yeni mezarlar açılmıştı çünkü. teyzem başındaki örtüyü alıp verdi bana. gittim mezarının başındaki tahtaya bağladım. dua edip ayrıldık mezardan. taziye evi yoktu o da enkazdı. herkes dağıldı. ben teyzemi, eniştemi ve 2 kuzenimi aldım ankara'ya geldim.
annem babam hala orada. 2+1 evde 10 kişi kalıyorlar. kalıyorlar dediğime bakmayın. gece yarısına kadar bahçede ateş yakıp oturuyorlar. evde bir hasar görünmüyor ama evin içine girmek istemiyorlar. amcamın 2 kızı eve girdiklerinde montlarını, berelerini çıkartmadan kapıya en yakın yerde oturuyorlar. ben gittiğimde 5 gündür arabada yattıkları için ısrar ederek eve aldım gece uyumaları için. saat 3 civarı artçı deprem olunca çıkıp tekrar arabaya gitmişler. geceleri en ufak sallanmada deprem oluyor çığlıkları ile uyandım. uyuyor görünüyorlar ama hiç biri uyumuyor.
ankara'ya pazar günü döndüm. 3 gün boyunca sıktım kendimi ağlamamak için. ama yola çıkacağım zaman tutamadım kendimi. annemi, babamı, amcamı, kuzenlerimi, sevdiklerimi orada bırakmak çok koydu. o çaresizlik ortamını görüp elimden bir şey gelmemesi oturdu yüreğime. eldivenimi, ayakkabımı, montumu babama bıraktım orada ruhumla birlikte . terlik ile geldim ankara'ya ama gram üşümedim. üstüme başıma sinen duman kokusu hala üzerimde.
az çok demeden yardım edin. her şeye ihtiyaçları var. uzunca bir süre ihtiyaçları da olacak. olayın sıcağıyla bugün hatırlayıp yarın unutmayın o güzel insanları.
yetkililere haber verdik. geldiler. görüntü mü var diye sordular. görüntü. evet vardı görüntü. 40 yaşında 3 çocuk annesi bir kadının görüntüsü vardı gözümüzün önünde. geçen bayram iskenderun'a gittiğimde oturup kahve içtiğim, çocukların eğitimi için ne yapabiliriz diye konuştuğumuz yengemin görüntüsü vardı. bana daha 6-7 ay önce kahve yaptığı elleri şişip 2 katına ulaşan yengemin görüntüsü vardı.
indirdiler bizi enkaz alanından. 4 saat sürdü çıkarmaları. anne babasına, teyzeme kimseye göstermediler. o halini görmesin istediler. güzel hatırlansın dediler. hastaneye gidip doktor ve savcı gördükten sonra defnettik. yıkanmadan defnedildi yengem. kuzenimden 15 metre uzağa açtılar mezarını. aradan geçen 3 günde 15 metre ileriye kadar yeni mezarlar açılmıştı çünkü. teyzem başındaki örtüyü alıp verdi bana. gittim mezarının başındaki tahtaya bağladım. dua edip ayrıldık mezardan. taziye evi yoktu o da enkazdı. herkes dağıldı. ben teyzemi, eniştemi ve 2 kuzenimi aldım ankara'ya geldim.
annem babam hala orada. 2+1 evde 10 kişi kalıyorlar. kalıyorlar dediğime bakmayın. gece yarısına kadar bahçede ateş yakıp oturuyorlar. evde bir hasar görünmüyor ama evin içine girmek istemiyorlar. amcamın 2 kızı eve girdiklerinde montlarını, berelerini çıkartmadan kapıya en yakın yerde oturuyorlar. ben gittiğimde 5 gündür arabada yattıkları için ısrar ederek eve aldım gece uyumaları için. saat 3 civarı artçı deprem olunca çıkıp tekrar arabaya gitmişler. geceleri en ufak sallanmada deprem oluyor çığlıkları ile uyandım. uyuyor görünüyorlar ama hiç biri uyumuyor.
ankara'ya pazar günü döndüm. 3 gün boyunca sıktım kendimi ağlamamak için. ama yola çıkacağım zaman tutamadım kendimi. annemi, babamı, amcamı, kuzenlerimi, sevdiklerimi orada bırakmak çok koydu. o çaresizlik ortamını görüp elimden bir şey gelmemesi oturdu yüreğime. eldivenimi, ayakkabımı, montumu babama bıraktım orada ruhumla birlikte . terlik ile geldim ankara'ya ama gram üşümedim. üstüme başıma sinen duman kokusu hala üzerimde.
az çok demeden yardım edin. her şeye ihtiyaçları var. uzunca bir süre ihtiyaçları da olacak. olayın sıcağıyla bugün hatırlayıp yarın unutmayın o güzel insanları.