1
basketbolda son yıllardaki yönetim başarısızlıklarımızdan biri. en büyüğü diyemiyorum çünkü ortada kapı gibi bir "basketbolcularımıza ücretlerini ödememe" skandalımız mevcut...
rekabet ettiğimiz anadolu efes ve fenerbahçe ülker'in bütçelerine kıyasla çok daha küçük miktarda bütçe sağlıyoruz(hatta sağladığımız bütçeyi dahi ödeyemiyoruz). ergin ataman'dan bu iki takımla, hatta euroleague'deki(bu sezon gidemesek de, ki bunun en büyük sebebi geçen sene oyuncu ücretlerini ödemememiz) dev bütçeli birçok takımla rekabet etmemizi, onları geçmemizi bekliyoruz.
bütçenin hedeflere oranla veya rakiplere kıyasla yeterli olmaması da ergin ataman'ı az alayım öz alayım düşüncesine itiyor. bu sebeple de sürekli dar rotasyonla oynamak zorunda kalıyoruz. etkin oyuncu miktarındaki sınırlılığımıza rağmen bile rakiplerin yıldızlarına verdikleri paraları veremiyoruz. basketbol takımımız 12-15 kişi değil de 6-8 kişi oluyor. birçok kulvarda uzun süreli yarışan takımımız da hem mental hem de fiziksel yorgunluklardan ve bunların getirdiği sakatlıklardan nasibini alıyor...
hadi fiziksel yorgunluk yine bir derece tolere edilebilir(oyuncuyu birkaç maç dinlendirmeyle vs...) ama oluşan mental yorgunluk verimliliği ve performansı düşürür. bunu hepimizden iyi bilen ergin ataman da doğal olarak maç seçiyor. ligdeki birçok maça bırakın oyuncuları hazırlamayı kendi bile kafa olarak hazırlanamıyor. oyuncuları da özellikle zihinsel olarak dinç tutmak istediğinden hedef maçlar hariç takımı çok zorlamıyor.
ben ise bu karara saygı duyuyorum. uzun vadede de doğru olanın bu olduğuna inanıyorum. bence sonuç olarak sene sonunda baktığımızda bu yöntemle daha çok başarılı olmuş olacağız.
sadece burada değil, sık sık her yerde görüyorum bu tarz eleştirileri. bu yüzden de biraz yazmak istedim. ergin ataman'in saha içi koçluğunu çok beğenen biri değilim ama transferleri büyük oranda çok çok iyi. bu sene de eurocup için müthiş transferler yaptı. eurocup'ı kazanabilecek bir kadro kurmayı başardı. özetle lig maçlarındaki ve eurocup'ta bazı maçlardaki mağlubiyetler(eurocup'ta henüz yenilmemiş olsak da) veya kötü oyun için kendisine yüklenilmesini doğru bulmuyorum.
yazıya bir ek yapmak gerekirse de;
mental yorgunluğu birçok maçta teodosic'te gözlemlemek mümkün. geçmişin izleri birike birike yüzüne, hatta ruh haline yansıyor adeta böyle zamanlarda. henüz 28 yaşında, fiziksel olarak da çok dinç olduğu zamanlarda bile mental yorgunluğu ve bunun etkisini, önemini gözlemlemek mümkün.
rekabet ettiğimiz anadolu efes ve fenerbahçe ülker'in bütçelerine kıyasla çok daha küçük miktarda bütçe sağlıyoruz(hatta sağladığımız bütçeyi dahi ödeyemiyoruz). ergin ataman'dan bu iki takımla, hatta euroleague'deki(bu sezon gidemesek de, ki bunun en büyük sebebi geçen sene oyuncu ücretlerini ödemememiz) dev bütçeli birçok takımla rekabet etmemizi, onları geçmemizi bekliyoruz.
bütçenin hedeflere oranla veya rakiplere kıyasla yeterli olmaması da ergin ataman'ı az alayım öz alayım düşüncesine itiyor. bu sebeple de sürekli dar rotasyonla oynamak zorunda kalıyoruz. etkin oyuncu miktarındaki sınırlılığımıza rağmen bile rakiplerin yıldızlarına verdikleri paraları veremiyoruz. basketbol takımımız 12-15 kişi değil de 6-8 kişi oluyor. birçok kulvarda uzun süreli yarışan takımımız da hem mental hem de fiziksel yorgunluklardan ve bunların getirdiği sakatlıklardan nasibini alıyor...
hadi fiziksel yorgunluk yine bir derece tolere edilebilir(oyuncuyu birkaç maç dinlendirmeyle vs...) ama oluşan mental yorgunluk verimliliği ve performansı düşürür. bunu hepimizden iyi bilen ergin ataman da doğal olarak maç seçiyor. ligdeki birçok maça bırakın oyuncuları hazırlamayı kendi bile kafa olarak hazırlanamıyor. oyuncuları da özellikle zihinsel olarak dinç tutmak istediğinden hedef maçlar hariç takımı çok zorlamıyor.
ben ise bu karara saygı duyuyorum. uzun vadede de doğru olanın bu olduğuna inanıyorum. bence sonuç olarak sene sonunda baktığımızda bu yöntemle daha çok başarılı olmuş olacağız.
sadece burada değil, sık sık her yerde görüyorum bu tarz eleştirileri. bu yüzden de biraz yazmak istedim. ergin ataman'in saha içi koçluğunu çok beğenen biri değilim ama transferleri büyük oranda çok çok iyi. bu sene de eurocup için müthiş transferler yaptı. eurocup'ı kazanabilecek bir kadro kurmayı başardı. özetle lig maçlarındaki ve eurocup'ta bazı maçlardaki mağlubiyetler(eurocup'ta henüz yenilmemiş olsak da) veya kötü oyun için kendisine yüklenilmesini doğru bulmuyorum.
yazıya bir ek yapmak gerekirse de;
mental yorgunluğu birçok maçta teodosic'te gözlemlemek mümkün. geçmişin izleri birike birike yüzüne, hatta ruh haline yansıyor adeta böyle zamanlarda. henüz 28 yaşında, fiziksel olarak da çok dinç olduğu zamanlarda bile mental yorgunluğu ve bunun etkisini, önemini gözlemlemek mümkün.
