1695
ben de güzel anıları olan spor kanalı.
şu an cebimdeki b+a2 ehliyetini kendilerine borçluyum.
kısaca anlatayım mı? *
8 şubat 2011 salı günü sabah kalkınca, daha elimi yüzümü bile yıkamadan, ntvspor.net adresinden 5'te 5 isimli yarışmaya başvuru yaptım. taa playstation 3 verdikleri zamandan beri ara ara başvuru yapıyordum ama bir türlü katılamıyordum yarışmaya.
aynı gün öğleden sonra telefonum çalıyor. bir istanbul numarası. açtım; "veli bey bugün saat 18.45'te 5'te 5 programında ikinci yarışmacı olarak yer alacaksınız, sizin için uygun mudur" diyor telefondaki hanım efendi. ne demek, tabi ki uygunum dedim.
heyecanlı bekleyiş başladı, facebook duvarında paylaştım yarışacağımı *, aileme söyledim, eşe dosta kim varsa söyledik. risk büyük, ailemin gözünde bilgi köpüyüm, 18-19 sene okuşum, yüksek lisans yapıyorum, dünyada bilmeyeceğim şey yok onlara göre!!
saat 18.00 gibi mümkün olduğunca çeşitli spor dallarıyla ilgilenen altı arkadaşı topladım, iki tanesine bilgisayar verdim. atletizmle ilgili bir arkadaş vardı, o memleketi trabzon'a gitmiş, bir arkadaşa telefon verdim, o arkadaş ile telefon üzerinden konferans halindeyiz.
18.45 gibi telefon çaldı, hatta bekletiyorlar beni ve ilk yarışmacı geldi, çatır çatır beş soruyu da bildi, ödülü aldı gitti. bu saatten sonra o ödülü kaybedersem insan içine çıkamam artık diye düşündüm.
ercan taner ile biraz tanışma faslında * sonra sorularımız başladı.
1. soru: a milli futbol takımımız 9 şubat çarşamba günü hangi ülkeyle hazırlık karşılaşması oynayacaktır.
ee az çok futbol gündemini takip ediyoruz. zaten soru da çok kolay.
9 şubat 2011 türkiye güney kore maçını soruyor.
hemen yanıtladım.
geçtik 2. soruya: hafta sonu oynanan akhisar belediyesi - karşıyaka mücadelesinin skoru nasıldır?
aha dedim ikinci soruya bak. adamlar kazanmamızı istemiyor herhalde.
her hafta iddaa oynayan anadolu çucuğu yer mi böyle numaraları? tabi iddaa sayesinde sonucun 1-2 olduğunu söyledim hemen.
ercan abimizin değişik değişik soruları devam ediyor.
3.soru: ümit milli futbol takımımızı kim çalıştırıyor?
tamam gündemi takip ediyoruz da ümit milli takımla alakam yok ne yazık ki. şıklar geldi, hepsi birbirine yakın seçenekler. göz ucumla bilgisayarı kullanan çocuklara bakıyorum, bulamıyorlar. baktım en cazip seçenek raşit çetinerdi. ne zaman duysam ümit milli takımı çalıştıyor adam. bir ara bursaspor'a falan gitmişti diye tereddütte kalsam da doğru cevabı bulmuştum. bilmedim, tamamen tesadüf buldum.
ercan abi kafaya koydu ödülü vermeyecek.
4. sorumuz geldi: 1500 metre dünya erkekler rekoru kimdedir?
aha dedim boku yedik. atletizmde tek bildiğim isim elvan abeylegese. hemen telefondaki arkadaşa baktım. trabzondaki arkadaş yanıtladı anında. vallahi helal olsun dedim. afrika kökenli bir abimizdeymiş rekor. o soruyu da bildik.
ercan abi bravo, tebrik ediyorum dedi. kolay soruydu ercan bey dedim. arkadaşlar gülmekten ölecek.
geldik son soruya. ercan abi yemin etmiş vermeyecek ödülü. ödül de nintendo wii oyun konsolu. ödül falan umrumda değil, kazanamazsak rezil olacağız.
5.soru: dünya kupası finallerinde düdük çalan ilk afrika kökenli hakem kimdir?
dış ses: hmmmmmm
iç ses: hay ben senin.
süre kaç saniyeydi hatırlamıyorum. dıt dıt dıt geriye doğru sayıyor.
bilgisayardaki çocuklara bakıyorum, sanki hakem benmişim gibi anlamsız ifadelerle bana bakıyorlar. son umut telefonu omzuma aldım kendim bakıyorum artık, klavye sesleri ekrandan geliyor. herkes gülüyor. ercan taner "son on saniyeniz" dedi, "bi dakka" dedim istem dışı. gülmemek için kendimi zor tutuyorum.
derken süre bitti.
cevabınız var mı dedi. saniyenin binde biri hızında şıkları düşündüm taşındım b şıkkı dedim. adamın ismi de telefuz edilecek gibi değil, geveledim ismini. artık ercan taner de gülüyordu.
b şıkkı önce turuncu oldu, 5-6 saniye sonra yeşil olunca, allaaaah. ortam karnaval yerine döndü. 70 milyon * seslerimizi duymuş.
ortam çok gürültülü tabi. herkes bağırıyor.
daha ercan taner bravo soruyu nasıl bildiniz diyecek, ben de ilgi alanım bunlar, o hakemin yönettiği maçları izlemiştim diye hava atacağım ama telefonu kapattım mecburen.
neyse 15 dakika sonra yine bir hanım efendi aradı, adres bilgilerini aldı. 90 gün içinde elinizde olur dedi.
daha önce bahar şenliklerinde en hızlı şut yarışmasında katılıp 600 kişi arasından 1. olmuştum, o zamanki değeri 550 lira olan fotoğraf makinası kazanmıştım, ikinci kez bir şey kazanıyorum ve 70 milyon buna şahit oldu. heyecanla bekliyorum.
89. günün şafağında doğudan kargomuz geldi.
açtım bak, nintendo wii. daha önce sadece teknoloji mağazalarında görmüştüm ama hiç ilgimi çekmemişti.
kutu içinde 3 tane oyun var, tüplü televizyona bağladım, çalışıyor. sıkıntı yok.
kapattım kutuyu, bornova'da playstation satan, film vs kiralayan bir abimiz var.
gittim yanına.
bunu sana vereyim, daha hiç kutusunu bile açmadım, sende bana sürümü kırılmış bir tane ps3 var aradaki farkı anlaşırız dedim. 450 daha istedi üstüne. yuh dedim 350'ye anlaştık.
600 kiraya da bir tane full hd televizyon aldım. ohh sabah akşam pes serileri, god of war oyunu, araba yarışları bir hafta sürekli oynadım.
internetten oyunlar indiriyorum ama 120gb'lık hafiza olduğu için ayrıca harddisk bağlıyorum falan, eziyete döndü iş.
gittim 180 lira 500gb'lık notebook hardiski aldım, playstationu açtım, içine 500gblık hd koydum, kurulumunu yapıp tam 500gblık oyun attım içine.
piyasadaki tüm oyunlar vardı içinde. tek tuşla istediğin oyunu aç. eski aterilerde 1 kasette 9999 oyun olurdu ya aynı onu gibi. ama onlarda 9999 oyunun hepsi aynı oyun olurdu amk.
tabi öyle bir zamanda yaptım ki bu işleri, yüksek lisansta sınıfta kalarak tarihe geçen ilk insan oldum. hocalar arıyor, olum ödevi getir, boş kağıt ver geçersin diyorlar, okula gitmeye bile üşeniyordum.
2 ay sabah akşam oynadıktan sonra yazın ortasında içindeki oyunlarla birlikte 800 liraya sattım playstationı. sıkılmıştım artık. bir işe yarasın dedim, gittim 800 lira ehliyete yazıldım, b'yi kazanınca a2'yi de yazılıp şimdi cüzdanımdaki ehliyete sahibim.
bu da böyle bir anımdır işte.
kısa olmuş gerçekten.
şu an cebimdeki b+a2 ehliyetini kendilerine borçluyum.
kısaca anlatayım mı? *
8 şubat 2011 salı günü sabah kalkınca, daha elimi yüzümü bile yıkamadan, ntvspor.net adresinden 5'te 5 isimli yarışmaya başvuru yaptım. taa playstation 3 verdikleri zamandan beri ara ara başvuru yapıyordum ama bir türlü katılamıyordum yarışmaya.
aynı gün öğleden sonra telefonum çalıyor. bir istanbul numarası. açtım; "veli bey bugün saat 18.45'te 5'te 5 programında ikinci yarışmacı olarak yer alacaksınız, sizin için uygun mudur" diyor telefondaki hanım efendi. ne demek, tabi ki uygunum dedim.
heyecanlı bekleyiş başladı, facebook duvarında paylaştım yarışacağımı *, aileme söyledim, eşe dosta kim varsa söyledik. risk büyük, ailemin gözünde bilgi köpüyüm, 18-19 sene okuşum, yüksek lisans yapıyorum, dünyada bilmeyeceğim şey yok onlara göre!!
saat 18.00 gibi mümkün olduğunca çeşitli spor dallarıyla ilgilenen altı arkadaşı topladım, iki tanesine bilgisayar verdim. atletizmle ilgili bir arkadaş vardı, o memleketi trabzon'a gitmiş, bir arkadaşa telefon verdim, o arkadaş ile telefon üzerinden konferans halindeyiz.
18.45 gibi telefon çaldı, hatta bekletiyorlar beni ve ilk yarışmacı geldi, çatır çatır beş soruyu da bildi, ödülü aldı gitti. bu saatten sonra o ödülü kaybedersem insan içine çıkamam artık diye düşündüm.
ercan taner ile biraz tanışma faslında * sonra sorularımız başladı.
1. soru: a milli futbol takımımız 9 şubat çarşamba günü hangi ülkeyle hazırlık karşılaşması oynayacaktır.
ee az çok futbol gündemini takip ediyoruz. zaten soru da çok kolay.
9 şubat 2011 türkiye güney kore maçını soruyor.
hemen yanıtladım.
geçtik 2. soruya: hafta sonu oynanan akhisar belediyesi - karşıyaka mücadelesinin skoru nasıldır?
aha dedim ikinci soruya bak. adamlar kazanmamızı istemiyor herhalde.
her hafta iddaa oynayan anadolu çucuğu yer mi böyle numaraları? tabi iddaa sayesinde sonucun 1-2 olduğunu söyledim hemen.
ercan abimizin değişik değişik soruları devam ediyor.
3.soru: ümit milli futbol takımımızı kim çalıştırıyor?
tamam gündemi takip ediyoruz da ümit milli takımla alakam yok ne yazık ki. şıklar geldi, hepsi birbirine yakın seçenekler. göz ucumla bilgisayarı kullanan çocuklara bakıyorum, bulamıyorlar. baktım en cazip seçenek raşit çetinerdi. ne zaman duysam ümit milli takımı çalıştıyor adam. bir ara bursaspor'a falan gitmişti diye tereddütte kalsam da doğru cevabı bulmuştum. bilmedim, tamamen tesadüf buldum.
ercan abi kafaya koydu ödülü vermeyecek.
4. sorumuz geldi: 1500 metre dünya erkekler rekoru kimdedir?
aha dedim boku yedik. atletizmde tek bildiğim isim elvan abeylegese. hemen telefondaki arkadaşa baktım. trabzondaki arkadaş yanıtladı anında. vallahi helal olsun dedim. afrika kökenli bir abimizdeymiş rekor. o soruyu da bildik.
ercan abi bravo, tebrik ediyorum dedi. kolay soruydu ercan bey dedim. arkadaşlar gülmekten ölecek.
geldik son soruya. ercan abi yemin etmiş vermeyecek ödülü. ödül de nintendo wii oyun konsolu. ödül falan umrumda değil, kazanamazsak rezil olacağız.
5.soru: dünya kupası finallerinde düdük çalan ilk afrika kökenli hakem kimdir?
dış ses: hmmmmmm
iç ses: hay ben senin.
süre kaç saniyeydi hatırlamıyorum. dıt dıt dıt geriye doğru sayıyor.
bilgisayardaki çocuklara bakıyorum, sanki hakem benmişim gibi anlamsız ifadelerle bana bakıyorlar. son umut telefonu omzuma aldım kendim bakıyorum artık, klavye sesleri ekrandan geliyor. herkes gülüyor. ercan taner "son on saniyeniz" dedi, "bi dakka" dedim istem dışı. gülmemek için kendimi zor tutuyorum.
derken süre bitti.
cevabınız var mı dedi. saniyenin binde biri hızında şıkları düşündüm taşındım b şıkkı dedim. adamın ismi de telefuz edilecek gibi değil, geveledim ismini. artık ercan taner de gülüyordu.
b şıkkı önce turuncu oldu, 5-6 saniye sonra yeşil olunca, allaaaah. ortam karnaval yerine döndü. 70 milyon * seslerimizi duymuş.
ortam çok gürültülü tabi. herkes bağırıyor.
daha ercan taner bravo soruyu nasıl bildiniz diyecek, ben de ilgi alanım bunlar, o hakemin yönettiği maçları izlemiştim diye hava atacağım ama telefonu kapattım mecburen.
neyse 15 dakika sonra yine bir hanım efendi aradı, adres bilgilerini aldı. 90 gün içinde elinizde olur dedi.
daha önce bahar şenliklerinde en hızlı şut yarışmasında katılıp 600 kişi arasından 1. olmuştum, o zamanki değeri 550 lira olan fotoğraf makinası kazanmıştım, ikinci kez bir şey kazanıyorum ve 70 milyon buna şahit oldu. heyecanla bekliyorum.
89. günün şafağında doğudan kargomuz geldi.
açtım bak, nintendo wii. daha önce sadece teknoloji mağazalarında görmüştüm ama hiç ilgimi çekmemişti.
kutu içinde 3 tane oyun var, tüplü televizyona bağladım, çalışıyor. sıkıntı yok.
kapattım kutuyu, bornova'da playstation satan, film vs kiralayan bir abimiz var.
gittim yanına.
bunu sana vereyim, daha hiç kutusunu bile açmadım, sende bana sürümü kırılmış bir tane ps3 var aradaki farkı anlaşırız dedim. 450 daha istedi üstüne. yuh dedim 350'ye anlaştık.
600 kiraya da bir tane full hd televizyon aldım. ohh sabah akşam pes serileri, god of war oyunu, araba yarışları bir hafta sürekli oynadım.
internetten oyunlar indiriyorum ama 120gb'lık hafiza olduğu için ayrıca harddisk bağlıyorum falan, eziyete döndü iş.
gittim 180 lira 500gb'lık notebook hardiski aldım, playstationu açtım, içine 500gblık hd koydum, kurulumunu yapıp tam 500gblık oyun attım içine.
piyasadaki tüm oyunlar vardı içinde. tek tuşla istediğin oyunu aç. eski aterilerde 1 kasette 9999 oyun olurdu ya aynı onu gibi. ama onlarda 9999 oyunun hepsi aynı oyun olurdu amk.
tabi öyle bir zamanda yaptım ki bu işleri, yüksek lisansta sınıfta kalarak tarihe geçen ilk insan oldum. hocalar arıyor, olum ödevi getir, boş kağıt ver geçersin diyorlar, okula gitmeye bile üşeniyordum.
2 ay sabah akşam oynadıktan sonra yazın ortasında içindeki oyunlarla birlikte 800 liraya sattım playstationı. sıkılmıştım artık. bir işe yarasın dedim, gittim 800 lira ehliyete yazıldım, b'yi kazanınca a2'yi de yazılıp şimdi cüzdanımdaki ehliyete sahibim.
bu da böyle bir anımdır işte.
kısa olmuş gerçekten.