122
dün konuştuğum bayan yazar arkadaşlardan bir tanesi gelme ihtimalinin olduğunu söyledi. tabi buyur gel dedim. ilk buluşmadaki ben dahil herkesin, oğlum hatun yazar gelir mi acaba hayalleri suya düşmüştü. bu tarz bir buluşmada hatun yazara bu kadar aç bir topluluk görmek, beni düşüncelere sevk etti. ben bu bayan arkadaşa kafasını hiç takmamasını ve asla ona karşı bir yanlışımız olmayacağını söyledim. yani kendi adıma ona güvence verdim. fakat olay beni içten içe kemirmeye başladı. kafamda şöyle bir film oluştu, izmirli arkadaşlarım ve benim kişiliğimi göz önünde bulunduraraktan. galatasaray maçı alır ve o sırada alkolün bokunu çıkaran yazarlardan biri olan ben işemekle uğraşmaktayımdır. tam o sırada kordon civarlarından duyduğum bağrıltılarla olayı yarıda bırakıp hemen deniz kenarına koşarım. bir hatun çığlığı gelmektedir denizden. bu arada maçın sevinci ve alkolün vermiş olduğu kafası bir milyonluk hissiyatıyla arkadaşlarım deniz kenarında durmaktadır. bayan yazar arkadaşı göremeyen ben şüpheyle sorarım: ''oğlum kız nerde lan?'' cevap nkfvas adlı fırlama yazardan gelir: ''abi deniz kenarında galibiyeti kutluyorduk, kafalar zaten bir milyon, kızı omuzlara aldık, bir üçlü çekip mutluluktan denize attık.'' bu arada biranın idrar torbalarında yaptığı tazzikle yazarlar denize işemektedir. ayrıca işenilen yer bayan yazar arkadaşımızın boğulmakta olduğu bölgedir. hemen bu arkadaşlara yönelen ben: ''oğlum napıyorsunuz lan manyakmısınız?'' diye sorarım. alkolün etkisiyle kendinden geçen arkadaşlarım: ''abi noldu ya işiyoruz işte!'' derler cevap olarak. benim onlara verdiğim cevap ise son derece anlamlıdır: ''oğlum rüzgara karşı işenir mi? rüzgarı arkanıza alın, o zaman nereye hedef aldıysanız rahatlıkla tuturursunuz. bakın böyle!'' şakası biryana, gerçekten bayan arkadaşımız gönül rahatlığıyla gelebilir. izmir erkeği her ne kadar piç olsa bile emanete asla hıyanet etmez.