2021-22 EuroCup Kadınlar Yarı Final Maçı
21:00 Palais Des Sports Du Prado
69 - 67
  • 4
    mac kadromuzda, kisa zaman once yasanan problemlerden oturu lig maclarina cikmayan ama eurocup'da oynayacagi soylenen kelsey plum da bulunuyor. bu bizim acimizdan isleri olumlu yonde etkileyecek bir faktor tabi ki, ama sportif acidan esine az rastlanir bir durum. disaridan bakinca hos bir olay degil, kabul edilebilecek bir olay da degil aslinda buyuk kulupler icin. ama malesef basketbol subemiz buyuk kulup isminin altinda yer alan bir lise takimi edasinda oldugu icin, bildim bilesi bu tarz fiyaskolarla ozellikle yabancilari, hatta yildiz yabancilari elinden kacirir. bu sebepten suclayamiyorum plum'u. umarim ritmini biraktigi yerden yakalar ve bize bu aksam finali getirir.

    final four'un diger eslesmesinde venezia, bir diger turk temsilcimiz olan mersin'i yendi ve finale cikti. 2018'deki eurocup finalimizde de venezia'ya karsi oynayip kupayi almistik, takimimiz umarim yine tarihi tekerrur ettirir. heyecanla bekliyorum maci.
  • 6
    ilk ceyregi 17-18 onde tamamladik. 15-10daki moladan cok iyi donduk. tina ve plum'dan sayi bulamadigimiz ceyrekte, 2 tane pelin 1 tane de merve'nin uclugu cok kritik oldu. evans da pota altinda iyi mucadele ediyor, kritik hucum ribaundlar cikardi, bu sayede ceyregi onde bitirdik. guvendigimiz yabanci oyuncularimizin artik devreye girmeleri sart, surpriz katkilarla bir yere kadar gidebiliriz sadece.
  • 7
    iste bu! ikinci ceyregin basinda plum ritmini buldu, ust uste 7 sayi bularak rakibe molayi aldirdi. 20-27 ondeyiz.

    edit: devrenin bitmesine 22 saniye kaldi. plum alev almis vaziyette, malesef tina cok verimsiz. ama isler istedigimiz gibi gitti, farki da cift hanelere cikariyorduk ama ustuste 2 ucluk buldular uzun oyuncularindan, biraz ekstra oldu. 32-38 ondeyiz, son hucum bizde.

    edit2: son hucumda 2 serbest atis kazandik, tina 0/2 atti, maca gelememis abla hala, top kayiplarinin ve bitiremedigi hucumlarin haddi hesabi yok, simdi de serbest atislari kacirdi. neyse, devre skoru 32-38, boyle devam.
  • 9
    biraz izleyeyim dedim, 3.ceyrek topu getiren oyuncuyu tuzaga cekip ikili sikistirma yaparak savunma yapan bourges oyuncularini izleyen bir coach'la gecti. 8 sayi ondeyken geri dustu takim. cok basit, geri cekileni tuzaga cek, ikili skistir, alani daralt. bunu gordugu anda mola almasi gereken koc 10-0 seri yedikten sonra mola aldi, muhtesem.

    topu hizli dolastir, geri cekilme surekli penetre et, bir suru cozum olabilirdi ama ayni seyi yapip 10 sayi yedik.

    insallah kazaniriz.
  • 11
    3. çeyrekte rakip iyi bir geri dönüş yaptı ve öne de geçti, ama neyse ki toparladık ve tekrar kontrolü aldık, tina sonunda kendini hatırladı ve güzel katkı verdi. hadi kızlar, final için son 10 dakika, 49-56 öndeyiz.

    edit: harika harika harika! son çeyreğe de muazzam başladık, rakip iyice demoralize halde, molayı aldılar. 49-62, çift hanelere çıkardık farkı tina'nın sayılarıyla.
  • 19
    türk takımlarının basketboldaki kronik hastalığıdır maçın tamamına yakınını üstün götürüp son dakikalarda maçı vermek. arada maçkolik’ten skoru takip ettim, bitime 8 dakika kala fark 13’e çıktığında bile umutlanamadım. final-four’un diğer ayağındaki türk temsilcisi yenişehir kadın basketbol takımı da ilk çeyreği 24-9 önde kapadığı mücadeleyi 85-80 kaybetmiş. yenişehir ile 3.’lük maçına çıkacağız. bilerek izlemiyorum bu tür maçları, izlemediğim halde sinir krizleri geçirtmeyi başarıyor, izlesem bir de tansiyon, kalp zarar görecek diye bakmıyorum.
  • 20
    insanin butun keyfini kaciran mac, biraz sakinlesmek istedim yazmadan once. acikcasi son ceyregin basinda farki 14'e cikarip rakibe molayi aldirdiktan sonra tamam demistim, zira rakip cidden demoralize olmus gorunuyordu. moladan sonra ya herro ya merro diyerek butun eforlarini harcadilar, agresiflestiler, koclari da dahil olmak uzere. o noktada dahi salladiklari sutlardan isabet bulamiyorlardi, yapmamiz gereken tek sey sakin kalip sureye oynamak, plum ve tina'nin tecrube koymasini beklemekti. yerli oyuncularimizin zaten kapasitesi belli, ciddi anlamda bu seviyelerin oyuncusu degiller, onceden de boyleydi, bu oyuncular da boyle. rakipte hic boyle daha top surerken bile eli ayagi titreyen, ne yapacagini bilmez halde oyuncu gormuyorum, bizim nerdeyse tum yerlilerimiz boyle. rakibin bu agresif doneminde yaptigi tum tam saha preslerde de hata yaptilar, topu bir guzel ikram ettik. bir de uzerine haddinden fazla hucum ribaundu verdik, kenar yonetimimiz de bizim gibi bir guzel izledi. panik yapmasi gereken rakipken biz panige dustuk, son 8 dakikada anca 4 sayi atabildik. buna ragmen mac elimize geldi, 67-67, son 20 saniye ve top bizde, rakibin faul hakki dolmus. plum 9 saniye kala driblinge basladi ve topu kaybetti, hizli hucumdan da sayiyi yedik ve maci verdik. kimse kusura bakmasin, burada resmen baltalama var. basta da yazdigim gibi, normal sartlarda plum'un yaptigina tamam demememiz lazimdi, koca camiayiz, avrupa sampiyonluklari olan bir takim bu. ama facia halde yonetilince, oyuncunun parmaginda oynuyorsun boyle. takimin geri kalaniyla butunlesmesi, takimi sahiplenmesi, kocun bakis acisi ne olabilir ki boyle bir oyuncuya? 3 ceyrek yine mucadelesini verdi, katkisini verdi, ama mac sonunu tamamen sabote etti. boyle bir kulup zaten en ufak basariyi haketmiyor, piyangodan eurocup cikmisti, onu da boylelikle yemis olduk. koc zaten cabalarini takdir etmemize ragmen yetersiz, loser bir adam olma yolunda ilerliyor, allah sonunu hayir etsin bu bransin.

    rakibi tebrik etmek istiyorum, vallahi 14 sayidan cok guzel donduler, muthis mucadele ettiler. dortlu finalin ev sahibi durumundalar ama tribunde abartmiyorum 40 yasin altinda insan sayisi cok azdi. haliyle atmosfer avantajlari falan da yoktu, ama pes etmeden, oyunu da pislestirmeden oynadilar, son saniyede de one gecip finale ciktilar. tv basindan izleyen bize ve salondaki 10-15 gurbetci taraftarimiza da sinir bozuklugu kaldi.
  • 21
    elimize gelen kupa fırsatını korkunç bir şekilde teptiğimiz maç. kaç dakikadır yazıp yazıp siliyorum, hayal kırıklığımı nasıl tarif edeceğimi bilemedim. yaklaşık 8 dakika kala 13 fark varken 20-5 seri yiyemezsin. plum bile olsa tek oyuncuya bu kadar yüklenemezsin. bu sürede sanırım tek saha içi basket var, doğru düzgün set bile yok. çok isterdim efe hoca başarılı olsun ama yine eksi yazdı bugün hem de çok büyük. venezia da yenilmeyecek takım değildi yazık oldu.
  • 22
    üzüntüden bok gibi bir gün geçirmeme vesile olan maç. aslında bu takımı hiç izlememiş kimseler için epik bir final falan denilebilir ama bu takımın taraftarı artık iyice alıştı bu akışa. bu sezon avrupa'da da ligde de böyle 3-4 maçı verdik bize denk ya da bir tık yukarda olan takımlara karşı.

    aslında rus takımları turnuvadan ihraç edilmeseydi biz euroleague gruplarında avrupa sezonunu iki ay önceden kapatmıştık. şubeden sorumlu bikem kanık'ın ismi fatih terim'in gönderilmesi olayında geçip de terim özel harekat mentalitesindeki kamuoyu bu kadar laf etmeseydi kelsey plum, shante evens, kaela davis gibi transferler sırf göz boyamak için yapılmayacaktı. tüm bunları düşününce herhangi bir şey kaybetmekten bahsetmek biraz fazla olur.

    ama yine de ağır favori çukurova kaybedip üzerine de 8 dakika kala çift hane fark varken son topta kaybedince insan ister istemez üzülüyor. ha avrupa kupası bir şekilde müzeye gelseydi maddi manevi anlamda sıfır katkısı olacaktı şubeye, o da ayrı bir konu. yani aslında her şey o kadar absürd ki, neye üzülüp neye sevineceğini kestirmek de zor.

    bir adım geriye gelip bakınca, sezon boyu yapılan idari hataların ceremesini çektiğimiz bir maç oldu. sadece futbol taraftarının sesini kesmek için hiçbir kulvarda iddiamız kalmamışken transfer edilen(!) kelsey plum'ın eline baktık 40 dakika boyunca. o plum maaş alamadığı için takımdan ayrılmış ve sırf 2 eurocup maçı için amerika'dan "bir şekilde" getirtilmişti. oysa sadece plum'ın yarı maliyeti ve yarı kalibresinde bir oyuncu kasım ayında, yani ihtiyaç anında transfer edilseydi mesela; biz belki de euroleague f4'üne hazırlanıyorduk. ligde de en azından 2-3 savaşı yapıyor olurduk. üstelik iki sezondur çok verim aldığımız steinberga da sakatlanmamış ve sahada olurdu. belki merve ve melis de ağır sakatlıklarla boğuşmamış ve görece daha iyi bir formda olabilirdi.

    takımı ayda yılda bir ya da ilk defa izleyince tepki "son 8 dakikada 13 sayıdan maç mı verilir" oluyor. asıl şaşılması gereken bizim son 8 dakikaya 13 sayı önde girebilmemiz. idarecileri başkanın seçim pazarlığında koltuk verdiği isimler, koç desen orada olduğu için görevde ve bazı saha dışı konulardan dolayı destek verebildiğimiz bir konumda, kaptanı mecburiyetten oyun kurucu gibi oynamaya çalışan bir şutör guard. yıldızı(!) desen gezme için amerika'dan kalkmış gelmiş. yedek rotasyonu yok, yerlilerin kalibresi buralar için düşük.

    kazansak da basketbolun ruhuna ve adaletine aykırı olurdu...

    40 dakika plum ile oynamak, her topu ona kullanırmak aslında eleştiri konusu gibi görünebiliyor ama bir yandan da mecburiyet. son 8 dakikada maçı döndüren ikili baskı boyunca her oyuncuyla topu çıkartmaya çalıştık. tina ve shante topu kaybetti, diğerleri pası alamadı bile. top sürüp yürümeyi geçtim bile. merve'nin kalibresi belli, sadece menajerlik şirketinin ilişkileriyle gelmiş bir oyuncu. pelin desen zaten kariyeri boyunca yedek bir şutör olarak oynadı, sezon başı yönetim oyun kurucu almadığı için zoraki şekilde hazırlanıp bu mevkide oynamaya çalışıyor. hal böyleyken bu şekilde bir baskının rakip adına sonuç vereceği bir sır değildi. hatta sezon boyunca daha düşük kalibre baskıyla bile afalladığımız onca sekans var.

    galatasaray'da mesela gizem başaran diye bir oyuncu var. devamlı izleyen azınlığı geçtim efe güven ve ekibine bile sorsan bu kızın nerede ne oynayabildiği konusuna cevap vermekte zorlanabilir. o derece yokluktan oynatılan bir oyuncu. ancak rakip takımın koçu gizem'in bile nereden ne yapabileceğini molada takımına anlatacak kadar dersine çalışmış. kuvvetle muhtemel maçın ve skorun bu şekilde akmasını kurgulamış bile olabilir. kendi takımının ne kadar süre baskı yapabileceğini, ne kadar süre rölantide gideceğini hesaplayıp ona göre bir planını hazırlamış olabilir. zaten son çeyreğin ilk kısmında rakibin 4-5 şutunu pota geri atmasa zaten çok daha önce kopacaktı maç.

    efe güven de yani dünyanın en iyi koçu değil elbette. hatta kimilerine göre iyi bir koç bile değil. son 8 dakikada uyumuş gibi bir görüntü ve kanı var ama yani uyansa da ne yapabileceği merak konusuydu. sude'yle, melis'le, pelin'le hangi baskıdan hangi koç top çıkartabilirdi işin bir de orasına bakmak lazım...
App Store'dan indirin Google Play'den alın