• 276
    salon atmosferinde 10 küsür bin kişiyle 'ne de güzel oluyor fenere de koyması' tezahüratını yapmanın zevkini son damlasına kadar aldığım bir basketbol müsabakasıdır. allah'ın izniyle bu tezahüratı kadıköy'de de yaptık mı tamamdır. benim için hayatın anlamı o değildir ama vereceği zevk tartışılmayacak derecede büyüktür takdir edersiniz.
  • 278
    inanılmaz bir atmosferde geçen maç. 10 sayı gerideyken de 10 sayı öndeykende 1 saniye bile susmadı kimse. istisnasız 10 bin kişi 20 bin kişiymiş gibi bağırdı. euroleague takımı fenerbahçe'nin avrupa'da göremeyeceği bir seyirciyi gösterdik onlara. kendi adıma bende gırtlaklarımı abdi ipekçi'de bırakıp geldim. kulaklarımda çınlama falan oluştu maç sonunda. feda olsun bu aslanlara. asıl eğlence ise maçtan sonra topkapı'ya gelen boş metrobüsteydi.100 tane galatasaray taraftarı aynı metrobüse binerse neler olur onu gördük hep beraber. *
  • 280
    ribaundlardaki inanılmaz konsantrasyonumuz maçın kazanılmasına çok fazla etki ettiğini düşündüğüm maç. maça tutuk başladığımız ilk dönemden sonra oktay mahmudi'nin 4 hatta 5 kısaya dönüşü ile beraber mirsad, lavrinovic ve hatta ömer onan gibi isimlerin bize ribaund sıkıntısı yaratacağını düşünmüştüm fakat herkes o kadar istekli ve arzuluyduki 1 yada 2 pozisyon haricinde o kısa takım ile sorun yaşamadık. sorun yaşamayıncada alınan ribaunlardan sonraki hızlı hücumlarla oyunda dengeyi kurduk ve maçı öyle götürdük. son 6-7 dakikadaki arzuylada maç kazanıldı.

    taraftar içinse söylenebilecek tek şey, muhteşemdi !
  • 283
    izlemek için saat 12'de yollara düşüp 02:00'da evime tekrar giriş yaptığım maçtır.ama sesimin kısılmasına,çıldırırken 2 sıra öne düşüp ayağımı burkmama,"yendik olmmm" diye kendini kaybeden bir arkadaşımın suratıma patlatmasına değdi.

    25 yıl sonra yine bir fenerbahçe maçı için salona gelen captano reyiz'e ayıp olurdu zaten.*

    spajiha'nın açıklamaları var.
    "%56 ile serbest atış attık,bu tip maçlarda serbest atışlar çok önemli olabiliyor.ömer onan'ın faulü ve benim teknik faulüm haklıydı.konsantrasyonumuzu neden kaybettik bilmiyorum.galatasaray'ı tebrik ederim"

    ben neden kaybettiklerini biliyorum sanırım içerdeki 12-13bin seyircinin bir an bile durmaksızın her fenerbahçe atağında,serbest atışında kulakları çınlatan ıslık ve yuhlamalarından olabilir mi?*

    evet biliyorum,söylenmiş çokça.ama bir kez daha söylemeden edemeyeceğim.

    koyduk mu
  • 284
    wasabi, substance, hagi, bayan denmez kadın de, copido ve lari ile birlikte özellikle son kısmında geberdiğimiz maç oldu. sesler zaten travesti sesine dönüşmüş bağırmaktan, uzun süre sonra göreceğimiz bir fenerbahçe galibiyetinin heyecanı ile yardırdık iyice.

    benim gördüğüm en kalabalık ve organize seyirci desteği vardı bu maçta. özellikle ikinci yarıda çılgın savunma yapan takım, euroleague'de çok iyi sonuçlar alan fenerbahçe'yi 56 sayıda tuttu ve bana göre müthiş bir olaydı bu. hücum anlamında ise son çeyrek hariç çok vasat performans göstersek de maçın son bölümüne rahat girerek kopardık.
  • 286
    bilet bulamadım, maça giremeyeceğim falan derken son anda patronumun sağlam kıyağıyla galatasaray benchinin hemen arkasında, saha içinde, basketçi yakınları ile birlikte, cillop gibi yerde izlediğim maç olmuştur.

    gözlemlerim şu şekildedir efendim;

    - dışarıda kalan ve biletsiz baya kalabalık bi tayfa vardı.
    - salon gördüğüm kadarıyla tamamen doluydu ve ultraslan'ın bulunduğu yer full ayakta olduğu için o kısımda 2 kat fazla insan vardı.taraftar birbirine yapışmış haldeydi çünkü.
    - maçta sadece bir kez mirsadın annesine, bir kez de hepsinin annelerine öpücük gönderdi taraftar.bireysel küfürleri saymazsak, toplu halde küfür zaten yok denecek kadar azdı.
    - gerizekalı bir hayvanın sahaya koltuk fırlatması ve o koltuğun sahaya ulaşamayıp, yine ultraslanın içindeki bi elemanın kafasına inmesi sonucu çocuğun kafası yarıldı.elemanı hemen çıkış tünelinden içeri aldılar müdahale için.baya bir kan akıyodu kafasından.bir defa da pota arkasından torpil attılar.arkasından anons geldi zaten.bu, maçın ilk ve tek anonsuydu.
    - taraftar çoğu zaman baskıyı fena hissettirdi fb ülker'lilere.yalnız şu basket maçlarında "bizim için fenere de koooooyy, cimbom gooool, cimbom goool" olayını bıraksın artık taraftar.basketbol maçlarında ani tepki ve bir anda ses düzeyini artırıp top onlardayken gürültü yapmak falan daha etkili oluyor bence.top bizdeyken de diğer tribünlerle koordine tezahürat yapmak şart.yine de taraftar son zamanlardaki en iyi işini çıkardı.bu bana fenerbahçe maçlarının anlamını tekrar hatırlattı.

    maçın magazin boyutu ile ilgili aklıma gelenler bunlar.teknik boyutuna daha sonra değiniriz.ilk önce şu zevki doya doya bir yaşayalım değil mi?maçtaki son tezahürat ile satırlarıma son veriyorum:

    (bkz: söyle fener söyle, söyle ne oldu?)
  • 288
    bu önerme galatasaray basketbol takımı pivotu erman kuqo’ya ait. twitter hesabından derbi galibiyeti için bu yakıştırmayı yaptı. kazandıkları ve hatta destan yazdıkları bir maçtan sonra galibiyet kutlamak, döktükleri alın terinin karşılığında bu denli sevinmek onların hakkı.

    maç analizine gelelim, galatasaray maça fenerbahçe karşısında oldukça tutuk ve oyunun her iki alanında da kötü başladı. aslında iki yarının başına da aynı şekilde başladı diyebiliriz. rahat pozisyon bulamıyor, savunmada ise rochestie’nin ukic’e her pozisyonda yenilmesinin ve rahatça geçilmesinin sonucu olarak sürekli boş atışlar veriyordu. hatta öyle bir durum oldu ki; uzun oyuncuyu bile perdeye çağırmamaya başladı ukic, çünkü zaten rakibi rochestie’yi rahatça geçip gidebiliyordu. rochestie ukic savunmasında yenilince 5′e 4 kalan galatasaray savunması da çaresiz yardımlar götürüyor ama fenerbahçe kısaları özellikle de ukic, boş adamı rahat buluyordu. işte bu anlarda fenerbahçe’nin boş atışları kaçırması ve saha içi isabet yüzdesinin düşük olması galatasaray’ı oyunda tutan etkendi. bunu gören oktay mahmuti centerı radoslav rancik olan ve daha önce denediğine sahit olmadığım 4 kısa 1 power forvetli beş sürdü sahaya. bu ya çok ters tepecekti yada başarılı olacaktı. sonuç olarak oktay hoca’nın bu taktiği başarılı oldu, hatta öyle verim verdi ki; oktay mahmuti momentumu kaybettiği dakikalarda tekrar bu sisteme başvurdu. bu taktiğin tutmasındaki en büyük etken, rakibi galatasaray bu hamleyi yapmışken, neven spahija’nın guard tercihinin lynn greer olmasıydı. amerikalı oyuncu ne kadar iyi bir skorer olursa olun kesinlikle bir point guard değil, zaten geldiği takım olan olympiacos’ta da shouting guard oynuyordu. fenerbahçe’de biraz da mecburiyetten oynadığı point guard mevkii, onu ve takımını her maçta çok zor durumda bırakıyor. greer’in point guard oynamasını fırsat bilen oktay hoca, takımına tam sahada baskılı bir savunma yaptırdı ve 3 savunma üst üste top çaldı galatasaray. hatta 4. savunmada top çembere atıldığı için salondan kısa süreli uğultu yükseldi, o anda yapılan savunmayı ve piskolojik baskıyı tahmin edin. ilk çeyrek sonunda oyuna dönen galatasaray ikinci çeyrekte rakibiyle başa baş bir mücadele gösterdi. galatasaray şu anda avrupa’nın en iyi savunma yapan 2-3 takımından birisi kesin olarak. oktay mahmuti ile yerleşen bu disiplin ve bilinç 3. çeyreğin başında biraz sekteye uğrasa da, çeyrek sonunda takım kendisini toparlamayı başardı ve fenerbahçe’ye ciddi fark yapma şansı vermedi. son periyottaysa inanılmaz bir galatasaray savunması vardı sahada. o çeyreğe kadar boş atışlar bulup değerlendiremeyen fenerbahçe oyuncuları, o çeyrekte potayı göremediler desek yeridir. eğer yanılmıyorsam ilk saha içi isabetlerini yaklaşık 6.30 dakika geçtikten sonra bulabildiler. son çeyrekte rakibine hiç şans vermeyen bir galatasaray takımı vardı sahada. bütün maç fenerbahçe kaçmış, galatasaray direnç gösterip rakibini yakalamıştı. ancak son çeyrekte galatasaray oyuna ağırlık koydu ve rolleri değiştirdi. savunmada da vitesi arttırınca fenerbahçe rakibini yakalayamadı. fenerbahçe gibi hücum potansiyeli yüksek iyi bir euroleague takımını 56 sayıda tuttu ve maçı 67 sayı atarak kazandı.

    maçın 3. çeyreğinde maç adına kritik bir an yaşandı. ömer onan topla dribbling yapıyordu ama galatasaray savunmasına takıldı. arkasından inanılmaz bir şiddette itiraz etti, faul bekledi. ömer’in şiddetinden daha büyük bir tepkiyi ise coach neven spahija gösterdi. hatta hırvat coach tepkiyi abartmıştı ki; teknik faul gecikmedi. aslında o pozisyonda ömer onan’da teknik faul almalıydı ama hakemler sağduyu göstererek ömer’i es geçtiler. tartışmalı pozisyonu bende 2-3 kamera açısından evimde etüd edebildim. o pozisyonda ömer’e gerçekten faul var, haluk yıldırım savunmadayken elleri yana açık duruyor ve ömer bu ele kafa hizasından takılıyor. arkasından da alttan top temiz bir şekilde çalınıyor. ancak pozisyon çok karambol ve o anda yakalamak gerçekten zor. bende tekrar tekrar gösterildikten sonra yakalayabildim. bu pozisyon maça etki etti demek galatasaray’a büyük haksızlık olur zira o olaydan sonra hatrı sayılır bir süre vardı fenerbahçe için. zaten coach spahija’da o pozisyonun maçı bitirmediğini, galatasaray’ın maçı hakettiğini kesin bir dille belirtti maç konuşmasında. bu pozisyonun fenerbahçe cephesinde bu kadar infaal yaratmasının en büyük nedeni, maçın o dakikalarında artan galatasaray baskısı ve bu baskının sonucu olarak fenerbahçe’nin kendi oyununu oynayamamasıdır. yoksa spahija ve ömer gibi tecrubeli isimler teknik faul pahasına bu kadar itiraz etmez, konsantrasyonlarını oyuna verirlerdi.

    galatasaray taraftarı galibiyet ve liderlik coşkusunu sonuna kadar yaşadı dün akşam. bunu sonuna kadar da hakettiler. spahija itiraz ederken sahaya atılan (galatasaraylı oyuncular ve mahmuti hemen engelledi) maddeler dışında rakibe oyunun kuralları dışına çıkacak bir saldırı gerçekleşmedi. dönem dönem küfürler oldu, keşke olmasaydı ama geçmiş derbilere bakarak üzecek olayların oldukça az olduğunu ve hatta hiç olmadığını gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz.

    galatasaray bugün lider olabilir ancak bunu sürdürmek ve şampiyonluğa oynamak için mutlaka rochestie’den kurtulup yerine gerçek bir point guard almak zorunda. ayrıca pota altınında takviye edilmesi gerekiyor.

    edit: http://tamsaha.wordpress.com/...-kimse-basa-cikamaz/
  • 290
    ne yazık ki salona çok geç girdiğimiz için sözlükçüleri bulamadık. hagi arkadaşımızın telefonu ben de vardı ama maç öncesi konuşmamızdan bileti olmadığı için maça giremeyeceğini anlamışım, neyse her türlü aksilik oldu ve maçı salonda iki farklı yerde ayrı ayrı arkadaş gruplarımız olmasına rağmen yalnızca iki kişi izledik. dışarıda maça giremeyen çok taraftar vardı, biletsiz gelen ve de girmeye çalışan. açıkcası bilet bulamadığı için biletsiz kalan taraftarlarımızı istisna tutarak; biletsiz bedava izleyebileceğini düşünen kişilerin girememesine sevindim, çünkü daha önce bu gibi kişiler yüzünden ben biletimle girememiştim derbiye, benim gibi 1000 kadar kişi de. salona girdiğimizde 7-8 sayı gerideydik; gittik oturduk, skorboarda baktım 3-15 ya da 5-15 gibi bir şey yazıyordu, dedim herhalde kopacağız maçtan erkenden. ama öyle olmadı, ne şanslıyız ki işk periyotta o farkı erittiğimiz serinin heyecanını yaşadık. tüm maç boyunca heyecan duyulmayan bir an bile yoktu, öne geçtik, geride kaldık, her periyotu da 2 sayı geriden kapattık. ama takımı gördükçe yeneceğimizi tüm taraftar anlamıştı. potaya asılan ve saygısızca sallanan (ikinci kez) basketçinin (adını vermeyeceğim, neyse...) sebebi ile tribün kızdı, küfür edildi, bir de üzerine patlayıcı madde atıldı ama neyseki olaylar büyümedi. birkaç an hariç toplu küfür de olmadı pek (he işler kötü gitseydi böyle olur muydu bilmiyorum) ama taraftar da agresifti. eleştirebileceğim tek tarafı rakip oyuncu serbest atış kullanırken, ısrarla besteleri kesmemeleri (futboldan alışkınız gerçi) ve de biz serbest atış kullanırken de aynen besteye devam edilmesi (hani sessiz olmak gerekir, konsantrasyon filan); yine de salonda bu seslerle baş edebilecek kadar basketbol izlemeyi bilen taraftar da vardı. her şeyi ile dengeli bir maç oldu. darısı diğer branşların başına. *
  • 291
    yerinde tanıklık ettiğim beko basketbol ligi 12. hafta karşılaşması.

    öncelikle maç öncesine gidelim. saat 18.45 civarı otopark tarafındaki kapıdan salona girmeye çalışan taraftarlarımız arasında birden bir hareketlilik yaşandı. sebebi polislerin talimatlarına uymamaları ve izdiham oluşmasına neden olabilecekleri için polislerin cop vurmalarıdır. cop darbelerine maruz kalan taraftarlarımız polisten gerisin geriye kaçmaya çalışırken kalabalıktan kurtulamayıp ezilenler olmuştur. fakat ilerleyen dakikalarda başka herhangi bir tatsızlık yaşanmamıştır.

    cadde boyunca bir çok çevik kuvvet ekibi vardıi fenerbahçeli taraftarların salon etrafına yaklaşması neredeyse imkansızdı.

    salon içine gelecek olursak; hava atışının yapıldığı esnada salonda boşluklar göze çarpıyordu. tribünlerin üst kısımlarındaki boşluklar ilk çeyreğin sonunda tamamen dolmuştu.

    zaten bütün sözlük yazarları izlemiştir, maçı anlatmaya gerek yok. analizini yapmamız gerekirse, bu maçı taraftarımız kazandırmıştır. sahadaki oyuncularımız ellerinden gelebilecek performansın en iyisini ortaya koymuş ve fenerbahçe ülker'i bu maçta sadece 56 sayıda tutmayı başarmıştır. ilk çeyrekte skor bir ara 15-5'e çıkmıştı. bu andan itibaren 24-12'lik bir seri yakaladık ve maçın ellerimizin arasından gitmesini önledik. ilk yarı iitbari ile dış şutlarda başarısız olan takımımız özellikle son çeyrekte iyi bir yüzde ile oynadı.

    tutku'nun attığı 12 sayının yanı sıra yaptığı 7 asisti de es geçmemek lazım.
  • 292
    basketten anlamam zaten maç hakkında fazla yorumda yapamam ama şu bir gerçek ki; galibiyete hasret kalmışım a.q. ulan futbolda aldığımız mağlubiyetler ve buna canlı canlı şahit olmalar yemiş bitirmiş beni. rakip de fener olunca ve maçı kazanınca için huzurla doldu. zaten bunu maç sonunda diğer taraftarların suratına bakınca da anladım. galibiyet güzel şey lan hemde fenere karşı.
  • 293
    --- alıntı ---

    hayatımda kaçırdığıma yandığım maçlar sıralamasında tepeye oturmuştur bu maç. antrenmanım olduğu için televizyondan canlı da seyredemedim. eve geldiğimde gs tv'de bant yayın vardı, ikinci yarıyı yakaladım. neyse sadede gelelim. maç öncesi yazımda iki noktaya değinmiştim; birisi guard, ikincisi pivot mevkii. takımın guardı kadar oynadığı tezi bu maçta gerçekten ispatlandı.

    --- alıntı ---

    devamı için; http://thisisthebesttillwedobetter.blogspot.com/...7-56-fenerbahce.html

    *
  • 297
    geleneksel fenerbahçe hakeme sallama şenliklerinin devamı olmuştur maç sonrası.fenerbahçe basketbol şube sorumlusu nedim karakaş hakemlerin oyunu koparmalarına izin vermedikleri ve skora etki ettiklerini söylemiş.

    yahu size yalancı sayılan düdükleri geçtim,toplam 27 serbest atışın 12 tanesini kaçırmışsınız.

    istatistikler herşeyin aynası oluyor bazen.
  • 300
    geleceğe dair umut maçıdır, sezon başından beri bu takım karkaterli oyunu ile izleyenleri tatmin ediyordu etmesine de bu tip bir test maçına da ihtiyaç vardı...yenilseydik bile savunma azmi gelecek adına umut vermeye yeterdi.

    ben yönetimin yerinde olsam kayıp bir futbol takımı yerine devre arasında takımın uzun rotasyonu için bir çalışma yapardım. biraz kurnaz olsalar kabus gibi bir yılda, bu takım final bile oynayabilir. ancak bu sene için beklentileri sadece oyunsal anlamda yüksek tutmak daha sağlıklı olacaktır. ilk sene final beklentisi ağır bir yüktür, oyunculara da teknik ekibe de yazık ederiz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın