ilk 25 dakika bundan önceki çoğu
fenerbahçe maçı gibiydi, sahada
benim takımım yoktu da topun peşinden oradan oraya koşturan bir çoluk çocuk sürüsü vardı. fenerbahçe reklam icabı artistlik goller atacak da, sanki etrafına rakip olsun diye sarı-kırmızı formalı adamlar lazımmış... 20. dakikaya kadar hissettiğim duyguları, ettiğim küfürleri tarif edemem. özeti şuydu belki; "
galatasaray gibi oynayalım, isterse 5-0 bitsin maç!"
sow efendi
pele,
alex de souza efendi de
maradona kesildi başımıza anasını satayım jeneriklik gol atacakları tuttu. ah bu
fenerbahçe taraftarı, ölüyü diriltirler ha yaptıkları psikolojik baskı ve destek ile. fakat şu da bir gerçek ki
captano'nun da değinmiş olduğu üzere
fenerbahçe futbol takımı her daim içerisinde becerikli oyuncular barındıran bir takım olmuştur. kazma ve görece daha ortalama oyuncular oransal olarak bizdeydi son sezonlara şöyle bir baktığımıza. kağıt üzerinde ilk defa, hücumuyla defansıyla çok ama çok güçlü ve tam bir ekip ile sahadaydık...
25. dakikadan itibaren sazı elimize bir aldık, son saniyeye kadar sadece kaçırdıklarımıza üzüldüm artık... şu mücadelenin üzerine yensek elbette daha güzel olurdu ama her işte
* bir hayır varmış, 1 sene beklemeyeceğiz belki de bu sefer :) elimizde altın bir fırsat var içeride ve dışarıda tokatlamak için, nasıl olsa yeniler de görmüş oldu kadıköy denen yerin kocaman bir balondan ibaret olduğunu ve 15 dakikadan sonra psikolojik olarak herhangi bir deplasmandan hiçbir farkının kalmadığını...
destek arkanda ise ve yetenekli oyuncuların varsa, 15 dakikada iki güzel gol atarsın, adamlar attı yani sinirden kendime hallendim ama gerçek bir takım olmuş isen 70 dakika tecavüze razı olacaksın, ben maçın ilerleyen bölümlerinde her zamanki topunu korkmadan, çekinmeden, beraberliğe değil de duman etmesine oynayan takımımı tekrardan gördüm ya tamam artık en büyük dileğim buydu zaten.
belki de bazı şeyler yavaş yavaş olmak durumunda, sonuçta öyle veya böyle rakibimizin sistem ve kadrosu bize göre daha oturmuş durumda. biz kaç senedir sürekli sıfırdan takım kuruyoruz ama bu sefer iyi oldu iyi... içeride yenerken bile zorlanıyorduk, şimdi önce 11 yıl aradan sonra deplasmanda golsüz de olsa bir beraberlik (0-0), içeride mokoko (3-1), deplasmanda bu sefer gollü beraberlik (2-2)... yavaş yavaş geliyoruz yahu ne diyelim,
playoff'un en azından bir anlamı var artık benim için...
kısa zamanda katettiğimiz yolu göstermesi açısından bu maç efsane bir örnektir benim için.
son olarak, yahu harbi ne berbat oynadık, hatta top bile oynayamadık o ilk başta yahu... zaten
fatih terim de dememiş miydi;
http://www.youtube.com/...;v=nz70gxycQmk#t=43s (u: 1. dakikadan itibaren 10 kişi "oynamamız" çok önemli, top oynayacağız!)