gececiler pek karamsar ama
galatasaray sözlük sabah vardiyası geldi açın koridoru :(
beyler tüm yorumlarınızı okudum, maç tahminlerinizi gördüm ve ekran görüntüsünü aldım, maçtan sonra nick altınızda paylaşacağım.
şaka lan şaka bana ne! kendinizden utanın yazdıklarınız için :(
bir kere
galatasaray adının olduğu her yerde umut vardır diyerek klasik mottomuzu yazalım. benim de dahil olduğum, barnebeu kupası maçı geyikleri hala başlık altında duruyor ama oyuncularımızın o maçtaki konsantrasyonu ve oynama isteği maçı bizim için oldukça keyifli hale getirmişti.
bu tarz vitrin maçlarında bizimkiler her zaman iyi oynar isterse u15 takımı çıksın sahaya...
kaldı ki bu maç vitrinden de öte, galatasaray'ın kuruluş amaçlarından birinin gerçekleştirilmeye çalışılacağı gün. (bkz:
türk olmayan takımları yenmek)
evet takım çok kötü oynuyor, evet takım gol atma özürlü, evet takımın kondisyonu yerlerde ama bu maçta herkes 2 gün yürüyemeyecek raddeye gelene kadar mücadele edecektir.
(bkz:
i always want to win because i am winner)
atletico madrid 4-5 yıldır belli bir oyun planıyla oynuyor, buna sadıklar ve bu onları uefa avrupa ligi, uefa süper kupası, la liga, kral kupasına sahip bir takım yaptı, son dakika golü olmasa şampiyonlar ligi şampiyonluğunu da aliyorlardi.
aynı hoca kemik bir kadro, her sene 2-3 yeni oyuncu, değişen forvetler.
ileride muhtemelen real madrid ya da barcelona'yı çalıştırabilecek bir simeone gerçeği var. iyi bir taktisyen ve oyunculardan maksimum verimi almayı biliyor. taş gibi takım yaptı ama yenilmez değiller. avrupa'nın en iyi 5 liginde son 10 yılda şampiyon olup da topla oynama yüzdesi sezon ortalaması %50'nin altında olan tek takım atletico madrid. sanırım bu her şeyin, maçın da özeti.
arda'nın demeci vardı, "vicente calderón'daki maçlarda bile topu özellikle rakibe verdiğimiz çok maç oldu" diye.
olayları rakip topla çıkarken baskı yapıp topu orta sahaya yakın bölgelerde kapıp hızlı hücumlarla gol aramak ve tabi ki duran top.
kendi yarı sahamızda faul yapmadan, fazla duran top şansı vermeden oynamalıyız. çünkü bu maçın sonunda "çok iyi oynadığımız(ya da öyle zannettiğimiz) maçı bir duran topla kaybettik" diyebiliriz.
kendi evimizde de oynasak ileride çok basmadan sahaya iyi yayılarak,
bloklar arası mesafeyi (u: ömer abi'ye selamlar :( ) açmadan, orta sahayı tutarak oynamalıyız.
savunma arkasına atılacak toplara dikkat, bu sebeple denayer'in bu maçta oynayacağını düşünüyorum, aslında ben olsam mersin maçında oynatıp bu maça hazırlardım ama neyse şimdi şu güzel ortamı bozmayayım :/
kendimizi fazla kötülemeye, yüzümüzü düşürmeye gerek yok. wesley the winner sneijder, fernando the kedi canını yediğim muslera, lukas panzer podolski, sabri the back to the future sarıoğlu gibi uluslararası oyunculara sahipken iyi bir günde burada kaybetmeyiz. bence burada nahtar kelime kaybetmemek zaten.
gruba direkt rakibine kaybederek başladığında toparlamak oldukça güç oluyor, biz bu maçı kaybetmezsek atletico'nun benfica maçları daha farklı olur. kaybetmeyince deplasmanda da beraberlik seni üst tura çıkarabilecek duruma getiriyor ama kaybedince kazanmak zorunda kalabiliyorsun.
bizim bu grupta olayımız içeride maç kaybetmeden en az 5 puan alarak, astana'yı da deplasmanda yenerek, benfica ile ikili averajda üstün olmak üzerine kurulu bir plan olmalı. 2 astana galibiyeti 2 benfica ve bir atletico beraberliği bizi 9 puanla gruptan çıkarır. o alınacak 1 puan resmen kelebek etkisi yapıyor sonraki maçlar için. a.madrid mesela bizi yenemezse evinde benfica'yı yenmek için her şeyi yapacak... amaçları gruptan 1. çıkmak çünkü.
bugün sakin ve yavaş bir tempoda gerekirse 0-0'a oynayarak rakibi de uyutup atarsak bir gol ile maçı kazanma yoluna gitmeliyiz. stadyumdakilerde maçı bu gözle izlesin bu maç puan maçı, kaybedersek sıkıntı büyüyor, puan çok önemli.
neyse tekrara geçmeden entryi bitireyim, beklenen biraz inanç ve biraz destek. aşkımız kişilere değil armaya bunu unutmayın, biler arma aşığıyız, formaya, renklere aşığız, bu takım galatasaray. başkanlar, hocalar değişir ama tarih değişmez.
(bkz:
galatasaray sinerjisi)