589
(bkz: #1900578)
ilgili entryde haklıdır veya haksızdır bilemem ancak haklı olma ihtimali üzerine yorum yapamayız. zira entry ispatlayamayacağınız bir isnat içeriyor. öyle olunca da adı iftira oluyor. insanların genel zaaflarından bir tanesi inanmaya meyilli oldukları yalanlara çok kolay inanmaları. örnek olarak sıkı bir fenerbahçeli takımının şike yaptığına asla inanamaz. karşısına bir milyon tane delil koyun yine de başkanının söylediği tek yalana tutunur. çünkü hayatını adadığı ve mutlak büyük saydığı takımının şike gibi yüz kızartıcı bir suçu işlediğine inanmak istemez. neverfall'un entrisi ve bu entriye inananların durumu da buna benziyor. başlıkta sevmedikleri bir oyuncu var ve o oyuncuyu neden sevmediklerine dair çıkan ekstra bir delil, yarın birgün kendilerine karşı olanlara sunacakları yeni bir argüman kazanıyorlar. o zaman şöyle düşünelim. bir an podolski'nin yarın çin'e transfer olduğunu düşünelim. ben de geldim şöyle bir entry gidim. "zaten bütün devre arasını ülkesinde geçirdi. o zamandan ayarlamış transferi. bir de transfer döneminin bitmesini bekledi ki kendisinin değeri anlaşılsın". buna nasıl tepki verirdiniz? çoğunuz önemsemezdiniz bile belki. saçma sapan bir görüş çünkü. ama özne değişince inanma eğiliminiz birden artıyor işte. peki bu neden oluyor?
burada joseph goebbels'i anıyoruz. şöyle buyurmuş kendileri "ne kadar saçma olursa olsun bir yalanı yeteri kadar tekrarlarsanız insanlar inanır". trabzonspor'un iskelet kadrosunu komple transfer ettiğimizden beri medyada bir yeniçeri algısı yerleştirildi. bu algı zamanla öylesine oturdu ki bugün 100 galatasaraylıdan 90'ı buna inanıyordur. yani bugün siz galatasaray'da futbolcular arasından bir gruplaşma yok derseniz muhtemelen alaycı bir gülümsemeyle "nası yok yaa?" diye aptalca bir tepki alırsınız. diyelim ki gerçekten de böyle bir grup var takım içerisinde. eğer böyle bir bilginiz varsa argümanlarınızı ortaya koyar ispat edemeseniz de en azından iddianızı savunacak birkaç somut gerçeklikten bahsedersiniz. bugün bu yeniçeri sistemininin olduğunu iddia edenlerin yüzde 99.99'unun elinde bir delil yok. ne burak'ı ne selçuk'u tanırlar. hayatları boyunca canlı görmemişler onları ama iddialarında adlarından daha eminler. işte böyle sevgili kardeşler. insan ne yazık ki çok kolay manipüle edilebilen bir canlı. aklı olan da kullanıyor bunu. bak 4 yılda 3 kere şampiyon olan takımın kendisi bile nasıl inandı kötü bir takım olduğuna.
ilgili entryde haklıdır veya haksızdır bilemem ancak haklı olma ihtimali üzerine yorum yapamayız. zira entry ispatlayamayacağınız bir isnat içeriyor. öyle olunca da adı iftira oluyor. insanların genel zaaflarından bir tanesi inanmaya meyilli oldukları yalanlara çok kolay inanmaları. örnek olarak sıkı bir fenerbahçeli takımının şike yaptığına asla inanamaz. karşısına bir milyon tane delil koyun yine de başkanının söylediği tek yalana tutunur. çünkü hayatını adadığı ve mutlak büyük saydığı takımının şike gibi yüz kızartıcı bir suçu işlediğine inanmak istemez. neverfall'un entrisi ve bu entriye inananların durumu da buna benziyor. başlıkta sevmedikleri bir oyuncu var ve o oyuncuyu neden sevmediklerine dair çıkan ekstra bir delil, yarın birgün kendilerine karşı olanlara sunacakları yeni bir argüman kazanıyorlar. o zaman şöyle düşünelim. bir an podolski'nin yarın çin'e transfer olduğunu düşünelim. ben de geldim şöyle bir entry gidim. "zaten bütün devre arasını ülkesinde geçirdi. o zamandan ayarlamış transferi. bir de transfer döneminin bitmesini bekledi ki kendisinin değeri anlaşılsın". buna nasıl tepki verirdiniz? çoğunuz önemsemezdiniz bile belki. saçma sapan bir görüş çünkü. ama özne değişince inanma eğiliminiz birden artıyor işte. peki bu neden oluyor?
burada joseph goebbels'i anıyoruz. şöyle buyurmuş kendileri "ne kadar saçma olursa olsun bir yalanı yeteri kadar tekrarlarsanız insanlar inanır". trabzonspor'un iskelet kadrosunu komple transfer ettiğimizden beri medyada bir yeniçeri algısı yerleştirildi. bu algı zamanla öylesine oturdu ki bugün 100 galatasaraylıdan 90'ı buna inanıyordur. yani bugün siz galatasaray'da futbolcular arasından bir gruplaşma yok derseniz muhtemelen alaycı bir gülümsemeyle "nası yok yaa?" diye aptalca bir tepki alırsınız. diyelim ki gerçekten de böyle bir grup var takım içerisinde. eğer böyle bir bilginiz varsa argümanlarınızı ortaya koyar ispat edemeseniz de en azından iddianızı savunacak birkaç somut gerçeklikten bahsedersiniz. bugün bu yeniçeri sistemininin olduğunu iddia edenlerin yüzde 99.99'unun elinde bir delil yok. ne burak'ı ne selçuk'u tanırlar. hayatları boyunca canlı görmemişler onları ama iddialarında adlarından daha eminler. işte böyle sevgili kardeşler. insan ne yazık ki çok kolay manipüle edilebilen bir canlı. aklı olan da kullanıyor bunu. bak 4 yılda 3 kere şampiyon olan takımın kendisi bile nasıl inandı kötü bir takım olduğuna.
